Unutmak diye bir lanet var. İnsan her şeyi unutabilir; anıları, mekânları, isimleri ve yüzleri. Fakat insan duygularını unutamaz asla sanırım. Duygular zihinle değil kalple ilişkili olduğundan mı?
Bir insan kalbinin en derinlerine sirayet etmişse şayet onu unutturmaya ne zaman yeter ne de başka insanlar.
Gecenin bir yarısı uyandığım da sessiz bir kış akşamında. Başımda yorgun yüzü, morarmış göz altları ile uyuyan bir adam varsa ve bu adam kalbinize işlemişse onu unutsanız bile yüzünü gördüğünüz kokusunu soluduğunuz ilk anda yeniden ona olan hisleriniz kabarır ve unutkan zihniniz bunu inkar bile edemez.
Asaf! Biz neyiz seninle bilmiyorum ama kalbim sana her batığında delicesine çırpınıyorsa bunun tek bir anlamı olabilir.
Ses çıkarmadan hastane yatağından kalktım ve çıplak ayaklarım ile soğuk zemine bastım. Adımlarım sokak lambasının içeri vurduğu cam kıyısına kadar götürdü beni.
Lapa lapa yağan karın sessiz görüntüsü hüzünlü bir ayrılık sahnesini anımsatıyordu. Beklide gerçekten hüzünlü bir sahneydi.
Sokak lambasının aydınlattığı bankta oturan kadının sarsılan omuzlarını buradan bile anlayabiliyordum ve gecenin bu saatin de ayrılıktan başka bir şey bu kadar ağlatamaz bir şeyi. Ve ayrılıkların kavuşması en zor olanı ölümle kutsanmışsa hayatlar işte bu ağlamak için geçerli ve iyi bir sebep kuşkusuz.
Kendimi bomboş hissetmem normal mi? sanki hayatımın amacını kaybetmiş gibi hissetmem. Ne istediğimi bile bilmemem.
Komodinin üzerindeki telefonumu elime aldım ve şifresini girerek rehbere girdim. Ayağıma giydiğim terlik ile sessizce odadan çıkarken Asaf'a çok küçük bir bakış attım ve çatıya gitmek için bindiğim asansörde uzun uzun arayacağım numaraya baktım.
Asansörden indikten sonra ir kat merdiven çıktım ve çatının ağır kapısını zorlanmadan araladım. Sıcaktan soğuğa çıkmam ve üzerimin ince olmasından dolayı bir an kalakalsam da bu çok uzun süremedi.
Sonunda üzerinde durduğum numaranın üzerine tıkladım araması için. Kulağıma götürdüğüm telefon uzun uzun çaldığında tam açılmayacağını düşünürken nefes nefese açıldı telefon.
"İşini bölüyorum sanırım."
"İki elim kanda olsa senin telefonlarını açarım biliyorsun."
Sanırım hiç değişmemiş. Beş yıllık süre zarfında kaç kere görüştük bilmiyorum ama hala eskisi kadar yavşak olduğunu bilmem sinir bozucuydu.
"8. Masa kurulsun."
Küt diye bir ses geldiğinde yataktan düştüğünü tahmin ettim. Çünkü devamında fazlasıyla rahatsız edici küfürler kullanmıştı.
"Emin misin, en son sorduğumda düşünmen gerektiğini söylemiştin."
"Eminim, birini bulmam gerekiyor. Onu bulmam için masadakilere ihtiyacım olacak."
"Tamam ayarlayacağım, ne zaman?"
"En yakın zaman ne zamansa o zaman."
"Ancak iki hafta sonra toplana bilir."
"Uygun."
"Bir sorun mu var kraliçem? Sesin her zamankinden daha soğuk!"
"Bir sorun mu bilmem ama akması için can attığım bir kan var Tevfik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 3; KARACA (Ara Verildi)
General Fiction"Elif dedim, be dedim Amman, Kiz ben sana ne dedim. Elif dedim, be dedim Amman, Kız ben sana ne dedim." Sazın sesi içerime işlerken babam ile söylediğimiz bu parçada sanki yeniden babamla söylüyormuş gibi benim nakaratım da Ali'nin sesini bastırdı s...