Bu bölümü yarın Milli Savunma Üniversitesi sınavına girecek olan herkese armağan ediyorum. Umarım her şey gönlünüzce olur....
...
Düşünmek eyleminin eylemsizlik ile sonuçlandığı anlar vardır. Kifayetsiz zamanların kıyısında, hataların sınırında birazda deliliğin uçlarında olduğumuz zamanlar. Ben hep o uçlarda deliliğe bir adım kala yaşadım hayatı. Ve fark ettim ki hala o sınırlarda emin adımlarla ilerliyorum. Ya batarım ya çıkarım orası ayrı bir mevzu lakin batmalara da bir doyamadım gitti vesselam.
Asaf'a uzattığım tatlı dilimi ile aramızda oluşan o derin sessizliği bozan şey parmaklarımın arasından alınan tatlıydı. Gözlerimi kırpıştırıp kendime geldim hemen.
"Allah sizi inandırsın tatlı muhteşemmiş komutanım. İlk günden mutlu ettiniz bizi, gönlü bol binbaşım. Oysaki Asaf komutanımız öyle mi? Bizden duymuş olmayın ama cebinde akrep olduğundan falan şüphelenmiyor değiliz hani."
Elimdeki tatlıyı almış bir yandan afiyetle yerken bir yandan da boş boş konuşan Samet'e hayretler içerisinde bakıyordum. Hayır bir insanda hiç mi gam tasa olmaz. Doğuştan rahat bu çocuk canım.
"Samet cebimdeki akrebi görmek ister misin?"
"Yooooğğğğ, kalsın abi sonra şey edersin şimdi tatlı yiyorum."
Kirpiklerimi ağırca kırpıştırıp Asaf'a karşı kullandığı lakayt tavırları hayret içerisinde seyrediyordum. Hayır, ben binbaşısı olarak böyle davranmaya götüm yemezdi. Adam beni gölgesiyle ezer.
Dudaklarımı birbirine bastırıp Asaf'ın gerilen çene kaslarını izledim alttan alttan. Zaten başımı kaldırarak bakıyorum adama. Ben miyim binbaşı o mu belli değil abi. Acaba şınav niyim çektirip üsten bakmanın tadına mı varsam? Neyse bunu daha münasip bir günde yapayım ben iyisi.
"Aklınızı başınıza devşirin binbaşı var karşınızda!"
Asaf'ın gür sesi odada yankılandığında tırsmadım değil hani amma ve lakin ben binbaşı olmam sebebi ile korkmadım. Allah'ım nasılda binbaşı oldum ama. Nasılda yakıştı. Dur aman tahtaya vurayım da nazar değmesin.
"Oturun tanışalım hadi."
Emrim üzerine hepsi yerlerine oturmuştu. Baştaki sandalyeyi boş bırakıp onun yanlarına oturduk. Sağ tarafta ben sol tarafta Asaf oturuyordu. Kısa bir sessizlik yaşandı. Ne diyeceğimi ne konuşacağımı bilemiyordum.
O kadar uzak kalmıştım ki böyle bir ortamda hem sıcak hem resmi. Yeri gelecek canımı bile emanet edeceğim insanlardı masamda oturanlar lakin o kadar güvensiz yaşamıştım ki evimde bile hala bir elimde silah bir gözüm açık uyuyordum. Birilerine güvenmem kolay olmayacaktı. Hem de hiç kolay olmayacaktı.
"Beni az çok tanıyorsunuz. Geçen hafta terfi aldım ve binbaşı oldum. İnanın bu hiç kolay değildi. Lakin şimdi buradayım. Ve umuyorum ki beraber güzel zamanlarımız olacak."
"Hayırlı olsun binbaşım, hoş geldiniz aramıza."
Hepsi tek tek tebrik etmiş ve hoş geldin demişti. Sıcacık gülümsedim. Yeri geldiğinde sert bir mizacım olsa da genel olarak yaşamaktan zevk alan ve sürekli tebessüm eden bir insandım. Eh ufak çapta da bir espiri yeteneğim vardı ama nedense herkes kaldıramıyordu bu esprilerimi. Neyse bu buranın konusu değil.
Açılan kapı ile hep beraber ayağa kalktık ve gelen albaya selam verdik. Sanırım beni tanışıp kaynaşmam için erken göndermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 3; KARACA (Ara Verildi)
General Fiction"Elif dedim, be dedim Amman, Kiz ben sana ne dedim. Elif dedim, be dedim Amman, Kız ben sana ne dedim." Sazın sesi içerime işlerken babam ile söylediğimiz bu parçada sanki yeniden babamla söylüyormuş gibi benim nakaratım da Ali'nin sesini bastırdı s...