BÖLÜM YORUMLARINDA SORDUĞUNUZ SORULARIN FARKINDAYIM... YAZDIĞINIZ BÜTÜN YORUMLARI OKUYORUM... EĞER BİR SORUYA CEVAP VERMİYORSAM BU SONRAKİ BÖLÜMDE CEVABI OLACAĞI İÇİNDİR... SPOİLER VERMEK İSTEMİYORUM ÇÜNKÜ... O YÜZDEN SANMAYIN Kİ YAZARINIZ SİZİ ÖNEMSEMİYOR... İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
Rebekah, dişlerini erkeğin boynundan çekti ve açtığı yarayı yaladı. Mutlu ve doymuş bir kadının ne kadar güzelleşebildiğinin en büyük kanıtıydı. Blake onun nasıl parladığını ve güzelleştiğini gördükçe kendisiyle gurur duymaktan başka bir şey yapamıyordu.
Nazikçe kadının saçlarını okşadı ve başını omzuna bastırdı. Onun kucağında böyle yatmasına bayılıyordu. Bu küçük göl kenarı onların buluşma noktasıydı. Dahası gerçekten her şeyden uzaklaşabilecekleri tek yerdi burası.
Genç kadın, ellerini onun sert göğsüne yasladı. Bu harika bir histi. Bir şekilde ellerini ondan uzak tutamıyordu. Onu hissetmek gerçekten de harikaydı. Genç kadın elinde olmadan hafifçe kıkırdadı.
"Ne oldu?"
Sesi çok yumuşaktı. Onunla konuşurken hep çok sevecen bir tonda konuşuyordu. Rebekah ona baktı ve ağzını açtı.
"Sizi buldum nihayet"
Genç kadın tedirginlikle doğrulmaya çalıştı ancak Blake onu tuttu ve kendisine bastırdı. Başını çevirerek gelen kız kardeşine baktı. Leydi Sybill neşeli bir şekilde onlara doğru yaklaştı ve hemen karşılarındaki ağaca yaslandı. "Gündüz vakti ortadan nasıl kaybolduğunuzu merak etmiştim" dedi neşeli bir şekilde.
Ne yazık ki Sybill gerçekten meraklı bir genç hanımdı ve bir şeyi öğrenmeden onun peşini bırakmıyordu. Muhtemelen kaleden buraya gelen gölgelik yolu keşfetmeyi başarmıştı.
Blake derin bir nefes alıp verdi. Artık kollarında doğrulmak için çırpınan kadını da daha fazla tutabilecek gibi değildi. Rebekah, bütün çabaları sonucunda doğrularak kalktı ve Sybill'in karşısında bağdaş kurmuş bir şekilde oturdu. "Çok romantik bir hayalim var" dedi çocuk gibi neşeli bir şekilde.
Bu kesinlikle Blake'in içinde olmaktan o kadar da hoşnut olacağı bir muhabbet değildi. Kız kardeşi ve sevgilisi gerçekten çok romantik kadınlardı. En ufak bir şeyde bile çığlık çığlığa heyecanlanabiliyorlardı.
Sybill, meraklanmış bir şekilde ışıldayan yeşil gözlerini ona dikti. Çok güzel bir fikir olduğuna emin olarak ona baktı. Rebekah, derin bir nefes alıp verdi. "Keşke" dedi onun gerilimini arttıracak bir şekilde. "Kan içtiğimiz kişiyle aramızda bir bağ kurulsa. Sadece onun kanını içebilsek ve o da sadece bizim kanımızı içebilse"
Blake bir anda çatık kaşlarla dönüp kardeşine baktı. Sybill'in de yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Kafası karışmış bir şekilde bir Blake'e bir Rebekah'a baktı. "Ama o zaman beslendiğimiz herkes bizim eşimiz olurdu" dedi.
Rebekah başını iki yana salladı. "Bu sadece üst sınıfta olmalı" dedi. "Bir çeşit biz vampirlere özgü bir evlilik. Bu şekilde safkanların diğer sınıftakileri engellemesini engelleyebilirdi" dedi.
Hem çok romantik hem de çok realistikti. Annesi bu yönle kendisine binden fazla köle yaratmıştı. Soyluları ve asilleri kendisine köle etmeyi seviyordu. Buraya gelmelerinden çok kısa bir süre sonra bütün kraliyet mensuplarını ona efendi diyen bir hale getirmişti.
Sybill, bir süre ona baktı. Ardından ağabeyine döndü. "Sadece kan takası yoluyla yapılabilecek evlilikler" diye mırıldandı. "Kadının, doğum yapabilmesi için erkekten sperm ve kan alması gerekecek şekilde olursa eğer" dedi fikrin heyecanıyla aniden ayağa kalktı. "Topluluk bir sınıfa ayrılabilir ve evlilikler kontrol altında olur"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER 3- LANETLİ GEÇMİŞ
Viễn tưởngSessizlik uzun bir süre devam etti. Elbette ki onun varlığı muhteşem olurdu. Rebekah güçlü ve bilinçli bir kadındı. Ama... "Benimle yan yana durabilecek misin?" diye sordu en sonunda Blake. "Acı çekmeden" Genç kadın kollarını göğsünde birleştirdi ve...