Bölüm 17

2.5K 327 42
                                    

İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... 30 YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... BOL KEYİFLER...


Beş safkan...

Böylesi bir savaş için son derece yetersizdi. Ancak hepsi de bir zamanlar soylu insanlardı ve hepsi de Elizabeth Vitkova'ya verilen savaşta ona karşı yer almayı seçmişlerdi.

Blake Vitkova ve Sybill Kourakin bu savaşta en önemli taşlardı. Onlar ölürse Vitkova soyunun bir devamı olmayacaktı. Anneleri de bunu çok iyi biliyordu. O kurmak istediği safkan toplumunda kendi varislerine ihtiyacı vardı.

Jelal Maitland en büyük destekçileriydi. Her şeyini bu savaşta kaybetmek pahasına öne sürmüştü. Samira Alaken en başında duruma tarafsız yaklaşmıştı. Ancak Jelal'ın onların tarafında olmasıyla birlikte isteksiz de olsa onlardan yana olmayı seçmişti. Zeyn Hawkmore ise Elizabeth Vitkova'dan en çok nefret edenlerdendi.

Dönüşümünden önce bir düktü. Ailesiyle mutlu mesut bir yaşantısı vardı. Ancak Elizabeth gözüne kestirdiği birini bırakmazdı. Ailesini öldürüp onu dönüştürdükten sonra bunu bir lütuf gibi görmesini beklemişti.

Zeyn'in en büyük özelliği diğerlerinden büyük olmasıydı. Blake, annesinin onu kendisine bir eş gibi gördüğüne inanıyordu. Bu yüzden onu dönüştürmek için bu kadar saçmalığa sebep olmuştu. Ancak her zaman her şeyi zor yolla kazanamayacağını da anlaması gerekiyordu.

İrade sahibi biri olan Zeyn için Elizabeth Vitkova'ya eş olmak gibi bir durum söz konusu bile değildi. Ona her baktığında sadece biricik eşinin ve çocuklarının katilini görüyordu. Her ne kadar ona bağlı olsa ve Elizabeth onun çok üstünde olsa da onun gibi bir kadının krallığında yer almaktansa bu krallığı yok etmeye çalışırken ölmeyi yeğlerdi.

Ellerindeki en büyük kozsa cadıydı. Sözünü tutmuş ve vampir ırkını Blake'in arzu ettiği gibi lanetlemişti. Eğer onlara yardım etmez ve Elizabeth'i tahttan indiremezlerse zaten çok büyük bir sorunu olacaktı. Çünkü Elizabeth'in onun yaptıklarından sonra cadı ırkından birini canlı bırakacağını düşünmek aptallık ötesi bir hayal olurdu.

Yine de hepsi öyle ya da böyle Elizabeth Vitkova'nın kanından geliyorlardı. Bu yüzden dikkat istiyordu. Cadının yaptığı bir büyü annesinin onları bulmasını engelliyor olsa bile sonuçta o Kanlı Barones'ti. Ne çıkacağı asla belli olmazdı.

Asıl sorun ise Samira'ydı. Onu bu savaşa katan şey Jellal'e duyduğu aşktı. Ancak bunun karşılığı var gibi görünmüyordu. Blake, saçma sapan gönül meseleleri yüzünden bu işin bozulmasına izin veremezdi.

Kollarını göğsünde birleştirdi ve Jellal'e baktı. "Samira konusunda ne yapmayı düşünüyorsun? Onun hislerini daha ne kadar görmezden geleceksin?"

Jellal, kaşlarını kaldırıp ona baktı. Yüzünde her zamanki o alaycı bakış vardı. Jellal bir şekilde durum ne kadar kötü olursa olsun işin komik yanını bulurdu. Bu onun olaylarla başa çıkış yolu gibi bir şeydi. "Görmezden gelmiyorum" dedi sakince. "Samira ve ben kuzeniz. Yani insanken kuzendik. Birlikte büyüdük. Ona başka bir şekilde bakamam. O da bunu biliyor" dedi omuz silkerek. "Bu konuyu defalarca konuştuk. Hala içinde bir yerlerde umut barındırıyor olması benim suçum değil"

Hiç belli etmediği bir yönü vardı ki Jellal doğrucu bir adamdı. Gözleri gerçekleri görmek konusunda çok başarılıydı ve bunları gizlemiyordu. Başını yana eğip yeni yoldaşına baktı. "Peki, sen?" dedi neşeli bir şekilde.

LANETLİ EVLİLİKLER 3- LANETLİ GEÇMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin