İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNİZE GÖRE GELİYOR... OTUZ YORUMUN ALTINA BÖLÜM GELMEYECEKTİR... VEEEEE FİNALE İKİ ADIM KALDIĞINI DA BELİRTMEK İSTERİM... BOL KEYİFLER...
Hayatının gözlerinin önünden film şeridi gibi geçtiği o andı bu. Ne demek istediklerini çok iyi anlayabiliyordu ilk kez. Anne ve babası, ölümlü hayatındaki kocası, çocukları, Elizabeth Vitkova'nın hizmetçisi olduğu zaman, ölüp yeniden dirildikleri zaman, Transilvanya, Lord Blake, kaçtığı zaman, izole yaşamı, geri dönüşü, yeni Kuran Klanı ile tanışması ve yine Lord Blake...
Hayatının en önemli yerlerinde hep o vardı. Rebekah, değişimden haz etmezdi. Değişime adapte olmakta zorlanıyordu. Bir zamanlar en zayıf vampirlerden biriydi. Zaman bunu değiştirmişti. Lord Blake ile bu evrenin en yaşlı ve en güçlülerinden biri haline gelmişti. Buna rağmen hala o zayıf kadın gibi hissediyordu kendini.
Her zaman bu değişimlere adapte olmak için onun yardımına ihtiyaç duymuştu. Lord Blake, her zaman yanında olmuştu. Onu korumuş ve kollamıştı. Artık buna ihtiyacı olmadığını hatırlamak bile onun için çok zordu.
Ona karşı koyabileceğini kendisi söylemişti. Ancak gücünün etkisinden kurtulamıyordu. Bir şekilde her şeyin farkındaydı. Etrafında olup biten her şeyi biliyordu. O boş mahzendeydiler. Birkaç dakika önce Zeyn Hawkmore'un bedenini toza çevirmişti.
Şimdi orada kendi ruhunu sömürüyordu. Öldürmemişti. Bir şey yapmaya çalıştığını hissedebiliyordu. Ancak ne olduğunu anlayamıyordu. İçinden bir şeyleri çekip sökmeye çalıştığını hissediyordu.
Ah, zihninde beliriyordu. Gözlerinin önünde onun düşünceleri sanki kendi zihnindeymiş gibi beliriyordu. Yeteneğini istiyordu önce. Blake ile olan savaşında ortadan kaybolma özelliğini kullanacaktı. Çünkü çok özel bir güçtü ve kendisinde yoktu.
Buna izin veremezdi...
Rebekah'ın gözleri açıldı ve son gücünü toplayarak elini tıpkı onun yaptığı gibi Elizabeth'in alnına dayadı. Nasıl olduğunu bilmiyordu ama işe yaramıştı. Bu iğrenç bir histi.
Birbirlerinin içinden güçlerini çekmeye çalışıyorlardı. Düşünceleri ve anıları birbirinin içine geçmiş gibiydi. Ava'yı görebiliyordu. Acı çeken ve ağlayan kızının çengele asılı bedenini görebiliyordu. Elinde bir bıçak vardı ve o ağladıkça bundan keyif alıyordu.
Bunu seviyordu. Tüm kanını akıtması gerekiyordu. Küveti tamamen doldurmalıydı. Sonrasında o küvette yıkanmanın vermiş olduğu keyfe bayılıyordu. Sıcacıktı hep. Tenine çok iyi geldiğini hissediyordu.
"Bu çok iyiymiş, Raphael" dedi beğeniyle.
Raphael hemen arkasındaydı. Efendisine karşı saplantılı kadar büyük denecek bir âşıktı. Elizabeth Vitkova'nın güzelliğiyle büyülenmişti. Onun beğenisini kazanmak için her şeyi yapardı. "Beğeninizi kazanmış olmak benim için bir onurdur, Leydim" dedi.
Son kız Rebekah Evans'ın kızıydı. Bir süredir gözü bu kızdaydı çünkü Elizabeth'in onu beğeneceğini biliyordu. Ayrıca Rebekah bir süredir canını sıkıyordu. Bu şekilde onu yıkacağını biliyordu. O, gidince Elizabeth kendisine gerçekten sadık olan tek hizmetçisini hediyelere boğacaktı.
Gülümsedi memnun bir şekilde. Elinde tuttuğu bıçaktan kan akıyordu. Bileklerini sarıp aşağı damlıyordu. Ah, bu bile o kadar güzel bir histi ki tüyleri diken diken olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER 3- LANETLİ GEÇMİŞ
FantasySessizlik uzun bir süre devam etti. Elbette ki onun varlığı muhteşem olurdu. Rebekah güçlü ve bilinçli bir kadındı. Ama... "Benimle yan yana durabilecek misin?" diye sordu en sonunda Blake. "Acı çekmeden" Genç kadın kollarını göğsünde birleştirdi ve...