İYİ OKUMALAR ARKADAŞLAR... YENİ BÖLÜMLER SİZLERİN YORUM VE BEĞENİLERİNE GÖRE GELİYOR... BOL KEYİFLER...
Kuran malikânesini çevreleyen büyük ağaçlık ve karla kaplı alanda durdular. Blake, bir ağacın altına karların üzerine oturdu ve sırtını ağaca yasladı. Karşısındaki kadının varlığı onun için ağır gelmişti. Bir yanı çok mutluydu bunca zaman sonunda onu yeniden görebildiği için. Ancak diğer yanı geçmişte olanlar için acı ve utanç içindeydi.
Ellerini saçlarının içinden geçirdi ve başını öne eğdi. "Yaşadığını bilmiyordum" dedi. "Senin de güneşe yürüdüğünü düşünmüştüm."
Tuhaf bir söylemdi. Vampirler güneş ışığından etkilenmiyorlardı. Ancak gelişmiş duyularını rahatsız ediyordu güneş. Onları kör edebilecek kadar güçlüydü. Bu yüzden güneşe çıkamıyorlardı. Ancak ölüm için kullandıkları tabir buydu.
Güneşe yürümek...
Rebekah, sırtını onun karşısındaki ağaca yasladı. Başı öne eğikti. Koyu renk gözleri beyaz karlara dikilmişti. "Düşünmüştüm" diye mırıldandı sessizce. "Çocuklarımı ve kocamı izledim. Ölümlerini gördüm. Ailemin yok oluşunu ve yıllar içinde geriye kimsenin kalmayışını." Başını kaldırdı. "Sadece bir nedenden ötürü yapamadım sanırım. Hep benden sonra gelenlerin bana ihtiyaçları olacağını düşündüm. Annenizin bıraktığı hasarı temizlemek için bir milenyum yetersiz bir süre"
Bu konuda kesinlikle haklıydı. Bunca zaman geçmişti ve hala annesinin arkasını toplamaya çalışıyordu ve verdiği hasar çok büyüktü. Ancak Elizabeth Vitkova, vazgeçmeyecek kadar inatçı ve güçlüydü.
Bunlar hakkında konuşmak istemiyordu doğrusu. Kendi klanı bütün bunlardan yeterince mustaripti. "Neden döndün?" diye sordu en sonunda başını kaldırıp ona bakarak.
Kadın hafifçe omuz silkti. "Bir yaşlının geri döndüğünü duydum" dedi en sonunda. "Bilmiyorum, belki de kendime bir amaç istiyorum. Sadece tanıdık ya da aşina bir yüz istemiş olabilirim. Leydi Sybill ile karşılaşmayı bekliyordum. Siz olduğunuzu bilmiyordum."
Demek Sybill'in öldüğünü bilmiyordu. Blake, ona bakarken ne kadar güzel olduğunu görebiliyordu. Rebekah'ın bütün hayatı annesine hizmet etmekle geçmişti. Onun yaşattığı bütün acılara katlanmak zorunda kalmıştı. Çünkü yapabileceği başka bir şey yoktu.
Hala o kıyafetleri giyiyordu. Belinin sağ tarafından karnına inen bir yara izi olduğunu biliyordu. Bir tanesi sol göğsünün hemen altındaydı ve diğeri de sağ baldırındaydı. Bunların hepsi bıçak iziydi. Dönüşümünden sonra sırtındaki kırbaç izleri silinmişti.
Rebekah, kendisinden bile daha güçlü olabilirdi. Annesinin dönüşümü sırasında o, oradaydı. Annesinin saldırısının üzerinde sadece dakikalar vardı. Dönüşümünün hemen ardından Elizabeth Vitkova büyük bir açlığa düşmüştü. O gece bütün kaleyi kan gölüne çevirmişti.
Asla unutmayacağı bir şeydi. Rebekah, dönüşümünden sonra bir daha ailesinin yanına gidememişti. Onlara zarar vermekten korkmuştu. Bütün bunların hepsi Blake'in gözleri önünde olmuştu ve Blake onu hiçbir şeyden koruyamamıştı.
Rebekah, etrafına bakındı. Çam ağaçları karla kaplıydı. Söylenene göre yılın bu zamanları Moskova'nın en sıcak zamanlarıydı. "Kuran soyadını duymuştum" dedi sessizce. "Ancak size ait olduğunu bilmiyordum. Neden kendi adınızı taşımadınız?"
Çünkü bu annesinin de adıydı. Çünkü bu ad lanetliydi. Gerçi bunları ona söylemenin bir anlamı yoktu. Ne de olsa o her şeyi birinci elden yaşamıştı. Blake, omuz silkti. "Karımın adıydı" dedi sessizce. "Benim kanımdan gelenlerin ismimle lanetlenmesini istemedim."
![](https://img.wattpad.com/cover/220671350-288-k815847.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LANETLİ EVLİLİKLER 3- LANETLİ GEÇMİŞ
FantasíaSessizlik uzun bir süre devam etti. Elbette ki onun varlığı muhteşem olurdu. Rebekah güçlü ve bilinçli bir kadındı. Ama... "Benimle yan yana durabilecek misin?" diye sordu en sonunda Blake. "Acı çekmeden" Genç kadın kollarını göğsünde birleştirdi ve...