Bir tuhaflık var bu işte... Belki de akıl edemediğim bir şeyler var. Ama emin olduğum tek nokta, kıskançlık krizlerinin beni çok yıprattığı. Azlı, çoklu değişe değişe bir garip hal içindeyiz onunla. Sevmiyor muyum?! Elbette onu seviyorum ama beni içten içe rahatsız eden olaylar yaşıyoruz bazı bazı. Bunlara ben de şimdilik bir açıklama getiremiyorum. Arada onun kritiğini yapıyorum. Yakışıklı değil, hem de hiç. Benim tercihimdi bu. Her vakit dikkat çeken insanların egolarının yüksek olduğunu düşünmüşümdür ki bunun yaşatacağı sıkıntılar da ayrı bir konu. Ondandır ki güzellere, yakışıklılara pek yanaşmam. Sıradan ama, insan olmalı derim. Bu yüzden doğru seçimi yaptığıma inanıyorum da şu an durum değişik. O kadar kıskanıyorum ki onu... Adeta dünyanın en mükemmel adamı gibi görünüyor gözüme ve kimseyle paylaşmaya niyetim yok.
Uzun zamandır takipteyim, o da bunun farkında. Hatta o çıtkırıldım kadınlara benzedim neredeyse. Sulugözlü, zayıf, vs. Ara ara bu tavırlarıma üzülüyor olmalı ki bana güzel sözler de sıralıyor. Ama, ben bunlardan da şüpheleniyorum. Çünkü normalde anlayışlı, sevecen cümleler kuramaz. Aklımda devamlı dönen tek bir lafı var:" Hayatımda senden başka bir kadın yok." Yok da ben niye bunları hissediyorum?! Bir kadın duygularında yanılmaz. Gizli gizli telefonunu bile karıştırdığım oluyor. Ne şüpheli bir isim ne haklılığımı gösterecek bir mesaj. Yok, yok!. Çıldırmak işten bile değil! Adım kadar eminim ki başka birisi var. Nereden biliyorum?! Alışılmadık yeni huyları ortaya çıkıyor her gün. Eskiden ne bulduysa giyen adam, artık dolabının başında ne giysem bugün diye düşünür oldu. Biri bitmeden yenisi alınan parfümler, beslenmesine dikkat etmeler..... Önceden önüne ne koysam yiyen adam, kalori hesaplıyor neredeyse. Her ne kadar beni yok diye geçiştirse de onun için özel biri var.
Takipe devam. Beraber olduğumuz zamanlarda da göz hapsi. Bir süre sonra kıskançlığıma öfke eşlik etmeye başlıyor. Benden akıllı olamaz, öyle olduğunu sansa da! Vazgeçmiyorum ki elbet bir noktada açık verecek. En çok sinirlerimi bozan da olmayacak saatlerde telefonunun çalması. O ise gayet sakin, cevap veriyor ama, konuşmanın içeriği anlaşılmayacak tarzda. Buna illet oluyorum. Kim diye sorduğumda rahatça bana hem söylüyor kim olduğunu hem de son arayanın adını gösteriyor. Kahretsin ki içimdeki ses susmuyor, sürekli beni uyarıyor. Öfkem daha da artıyor. Ne zamana kadar diye tırnaklarını yiye yiye sabrediyorum.
Ve günlerden bir gün. Bir pazar sabahı.
-"Canım markete gidiyorum, istediğin bir şey var mı?!"
- "Yok hayatım."
Sesi derinden geliyor çünkü duşa girmesini beklemiştim. Dış kapıyı açıp sertçe tekrar kapatıyorum. Evdeyim, büyük vestiyerin ardındaki girintiye siniyorum ve bekliyorum. Birkaç dakika sonra suyun sesi azalıyor, duş keyfi bitmiş olmalı. Görünmekten korkarak iyice sırtımı duvara veriyorum. Islık falan çalıyor bir ara, sonra ses kesiliyor.
-" Nasılsın bir tanem?! Sana günaydın demek içimden geldi. Müsaitim ve arıyorum."
İşte işte! Haklıyım, ben biliyorum zaten! Kendimi zor zaptediyorum, dinlemeye devam.
Artık ne cevap alıyorsa karşıdan susmuş dinliyor. Ama bir tuhaflık var. Giyinmeye başlıyor ve telefonun sesini dışa veriyor. Körün istediği bir göz, Allah verdi iki göz! Yalnız bu, bir erkek sesi:
-" inan aklımdaydın, ne yapıyor şimdi acaba diye seni düşünüyordum."
Oha! Bu ses, bu ses... Bu sesi tanıyorum. İki üç ay evvel işe aldığı reklamcısı! Mehmet bu! Midem bulanıyor hem de şiddetli. Şimdi anlaşılıyor o sık yapılan iş görüşmelerinin sebebi.Benimki:
-" Biliyorum hayatım, ben de öyle."
-" Yarın buluşabilir miyiz?! Bana sarılmanı çok özledim." diyor öteki.
-" Ayarlayabilirsem, öğle yemeği yeriz. Sonra yalnız kalacağımız bir yere gideriz."
Bünyem daha fazlasını kaldırmıyor, kendimi bırakıveriyorum olduğum yere. Bir gürültü kopuyor, yerdeyim. Ağzımdan tek bir laf çıkmıyor. Ağlıyorum sadece. Bana yalan söylememiş, benden başka bir kadın Yok!.. Ama, bir erkek var....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİRAZ GARİP ÖYKÜLER
ContoYaşamdan kesitler.Karşılaştığım değişik insan portreleri. Aslında öyküler değil, kişiler biraz garip...