ÇÖP

1.5K 7 0
                                    

        Temmuz sıcağının ortalığı kavurduğu bir öğlen saatinde oldu her şey. Birden bahçe duvarından içeri siyah, düğümlü bir çöp poşeti atılıverdi. Kim diye bakmaya gittiysem de sanki ortadan yok oluvermişti. Öfkeyle geri döndüm. İnsanlar artık iyice saçmalamaya başladı diye düşünüyorum. Neden mi? Davranışları asıl sorun. Kaba, saygısız, bencil ve en sevmediğim özellikleri cahillik. İlginçtir ki okuma alışkanlığı olmayanlar bile her şeyi bildiklerini sanıyor, kulaktan dolma bilgi kırıntılarıyla herkesi, her olayı eleştiriyor. Üstelik o alanla ilgili bilgisi yokken. Tabii bu sözlerim saydığım kriterleri taşıyanlar için. Yoksa çok güzel insanlarımız da var. Benim sözünü ettiklerim, çok başka tipler. Orada burada ahkâm satarlar ama, gizli gizli bir şeyler yapmaktan da hoşlanırlar. Belki inanmayacaksınız ama, apartman girişini tuvalet yerine kullananlar var. Hiçbir şeye saygısı ve sevgisi olmayanlar var. Aslında korkunç bir dünyada yaşıyoruz, anlattığım yönüyle oldukça tehlikeli. Bu bölümde de onlardan birini anlatıyorum. Hem de hiç görmediğim birini. Böyle insanları görmemek, görmekten daha hayırlı olmalı.

          Sözünü ettiğim o sıcak öğle saatinde kimseyi göremeyip öfkeyle geri döndüğümde bir şeyi hayretle fark ettim, merakım öfkemin önüne geçiyor birden. O düğümlü, siyah, duvardan içeri atılan poşet hafifçe kıpırdıyor sanki. Ürkerek yaklaşıyorum, yavaşça onu uygun gördüğüm bir yerinden yırtıyorum. O yırttığım anda gözlerim doluyor aniden. Avucuma sığan pembe beyaz, tüylü bir kedi yavrusu. Gözleri kapalı ama, göz yaşlarını görüyorum. Göbek bağı daha duruyor, tam anlamıyla tüyleri çıkmadığı için karnının pembe etleri görünüyor. Önce ölmüş diye düşünsem de belli belirsiz nefes aldığını fark ediyorum. Onunla beraberliğimiz böyle iç acıtıcı başlıyor. Ardından yaşaması için verdiğimiz mücadele. Çünkü en fazla üç dört günlük. İnternetten araştırmalar, veteriner tavsiyeleri derken ufaklık paçayı kurtarıyor ve hayata tutunuyor. İlk iki haftamız oldukça zor geçti. Tıpkı bir insan yavrusu gibi biberonla mama veriliyor, ardından gazı çıkarılıyor, altı temizleniyor. En zoru da kendini ısıtamadığı için sürekli kucağınızda tutmak ya da uyurken size sokulmasına izin vermek. Ufacık bir şey ama, beni bağlamıştı. Bütün gün kucağımda taşıyorum, uyurken yanıma yatırıyorum ve uyku sırasında ezebilirim tehlikesiyle yattığım halde kıpırdamadan kalmaya çalışıyorum. On beş günümüz böyle geçti. Bu arada gözleri açıldı, hafiften yaş mama yemeğe başladı. Şimdilerde yetişkin bir güzellik. Nasıl ölmedi hâlâ hayret ediyorum.

        O zor günleri çoktan unuttum ama, sürekli aklımda olan onu atan yaratık. Evet yaratık diyorum ona. İnsanlıktan nasibini almamış bir ucube. Ona yoğunlaştığımda kafamda tek bir görüntü beliriyor. İğrenç kokular salan bir çöp yığını. Kadın mı erkek mi? Her kimse! Kimin hakkı var ki bir canlının hayatını elinden almaya? Hem ufacıkken annesinden ayır hem de ölsün diye uğraş. Her ne kadar insan görünümünde olsa da benim kafamda pisliklerin kaynaştığı bir çöp yığını. Attığı, konuşamaz ama, ben onun yerine çok şey saydım döktüm hatta beddua ettim. Doğanın, canlıların güzelliğini göremeyenin, diğer insanlara da hayrı olmaz. Onlar sadece gizli saklı her şeyi yapabileceklerini zannederler. Belki biz insanlara bunu yapabilirler ama, her şeyi görüp bilen yüce güçten nasıl sakladıklarını sanıyorlar bilmem!..

BİRAZ GARİP ÖYKÜLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin