KURNAZ GEÇİNEN

1.3K 9 3
                                    

         Kurnaz geçinen tiplerden. Hani kendilerini çok akıllı zannedip de diğerlerini uyuttuklarını sanırlar, tam da o kişilerden. Yan binadaki daireyi almak için uğraştığı zamanlar, biz onu insan sanıyorduk. Zaten ne olduysa ondan sonra oldu. Adamın içindeki zorbalık, tepeden konma canavarı ortaya çıktı. Bizim ve arkadaki iki binaya ait ortak yaşam alanına sahip çıkmaya çalıştı bir süre. Önce birkaç zeytin ağacı dikti. Bu güzel ve faydalı ama sırf bu yüzden ortak alanın tek sahibi olamazdı. Ardından plastik bir masa ve birkaç sandalye ekledi ağaçların yanına. Ama durmadı. Gariban sokak kedilerini, oynayan çocukları da kovalamaya başladı oradan. Tam Ali kıran baş kesen oldu adeta başımıza. Herkes gibi durup dururken başımıza bela almayalım diye idare ediyoruz bu arada.

       Kendince sahiplendiği alanı her gün süpürüyor, ağaçları suluyor, oraya gelmek gafletinde bulunanlara bağırıp çağırıyor. Bununla da kalmıyor. Kendi evinin önü temiz kalsın diye ne kadar eskisi varsa bir gün benim penceremin altına yığıyor. Artık dur demenin zamanı gelmiştir diyorum. Hemen aşağıya iniyorum ve penceremin altına yığdıklarını hiç üşenmeden onun kapısının önüne bırakıyorum. Şu öfke öyle bir güç ki hiç yorulmuyorum bunu yaparken. Birkaç gün daha geçiyor aradan. İşten döndüğümde eski bir masa ile sandalyelerin yine penceremin altına bırakıldığını görüyorum ve ben yine hepsini kapısının önüne bırakıyorum. Çünkü onların orada durması pislik, sinek ve böcek demek. E benim penceremin altında kalırsa ilk uğrak yerleri benim odam olacak. Bu iki geri püskürtmenin ardından mesajı almıştır diye düşünüyorum.

        Düşünüyorum da pek öyle olmuyor sonrası. Kışın başında aldığı odunları yine penceremin altına diziyor. Bunu gördüğümde sanırım cinnet denen şeye benzer bir durum yaşıyorum. Yine sinirle kapısını çalıyorum, açılmıyor. Bunu kabul edemem ki! O an aklıma çare olacak birisi geliyor. Telefonla arıyorum şahısı, anlatıyorum hali. O günün akşamı odunlarını alıp kendi evine taşıyor. Bir ton odunu ben taşıyamam, kusura bakmasın!

        Kışın ayazında, yazın sıcağında bize sığınan birkaç gariban kediye takılıyor bu sefer. Penceremin altında yemek ve su tabakları hep doludur, bir deri bir kemik zavallıları bekler. Her gün de temizlerim, taze su ve yemek bırakırım. Zatı şahane  bu sefer de hayvanların tabaklarını atmaya başlıyor. İnanamıyorum! Bu kadar kötü nasıl olunur?! Yiyecekleri birkaç lokmayı onlara çok görüyor. Yalnız tüm bunlar olurken benimle hiç konuşmuyor. Sanıyorum ki kendini ifade etmeyi beceremiyor. O günlerde de bizim binanın arkasındaki boşluğa birileri giriyor ve gider borularını deliyor. Bunun üzerine karşı daireyle anlaşıp arkamızdaki bir buçuk metrelik koridora benzeyen yere demir bir kapı yaptırıyoruz. Kapısı hep kilitli. Artık ortak alan dışındaki yerlere el atamıyor. Birkaç zavallının karnını doyurmasına engel olamıyor. Diktiği ağaçların yanında kalıyor sadece.

       Merhametten maraz doğar, ne kadar doğru bir söz! Atalarımızın hiçbir sözünde yanıldığını görmedim bugüne dek. Zamanında bir ev sahibi olsunlar diye yardım etmiştik. Ne kadar hata etmişiz de bu belayı başımıza almışız! Aldığımız önlemler biraz haddini bilmesini sağladı ama, huylu huyundan geçmez! Hâlâ kendi istediğini yapmak için fırsat kovaladığına adım gibi eminim...

BİRAZ GARİP ÖYKÜLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin