Yüzleşme
Maçı kazanmanızı ardından bir hafta geçmişti. Yarın okulun son günüydü ve Almanya da yapılacak olan maça gitmemiz içinse sadece iki hafta kalmıştı. Tam iki hafta sonra geldiğim noktaya geri dönecektim ama bu seferki dönüşüm daha farklı olacaktı. Bu kez başarmış bir şekilde dönecektim. Babam bu haberi duyunca bana pek belli etmese de çok sevinmişti. Kısa süreliğine de olsa onu yeniden görecektim. Geçen bu zamanda yokluğunu fazlasıyla hissetmiştim. Ama orada uzun süre kalmayı hiç düşünmüyordum. Buraya alıştım ve burayı çok seviyorum. Belki de buraya gelmem benim açımdan daha olmuştur.
Günler ilerlemeye devam ederken rakip takım hakkında hala bir şey öğrenememiştim. Ferhat hoca takım daha belli değil diyordu ama bu zamana kadar çoktan belli olması gerekiyordu. Belki de haklıdır bilemiyorum.
" Hocam bir şey sorabilir miyim? Bu rakip takım gerçekten hâlâ belli değil mi?"
" Evet Yağmur yalan söylediğini mi düşüyorsun."
" Hayır tabiki de ama şu ana kadar belli olması gerekmez miydi?"
" Emin ol öğrenince ilk sen öğreneceksin."
" Anladım hocam."
" Hadi çalışmaya devam bu sefer ülkeyi temsil edeceksiniz"
Çalışmalar hızla devam ederken içimden bir his rakip takımın eski takımım olduğunu düşünmeye başlamıştım. Umarım düşündüğüm şey olmazdı. Evet onlara geri döneceğim konusunda büyük laflar etmiştim ama artık o kadar da umursamıyorum bu konuyu ben onları geçmişte bıraktım.
Ertesi gün takımın son hazırlıkları tamamlanmak üzereydi son iki günümüz kalmıştı ve yaklaştıkça heyecanım daha çok artıyordu. Zamanımızın çok kısa olmasına rağmen içimde bu takımın kazanacağına dair büyük bir inanç vardı. Bu kısa zamanda yeni takımıma çok çabuk adapte olmuş ve onları iyi yönlendirmiştim. Selin de bu durumu kabullenmiş ve kaptanlığı bana devretmişti. O basketbol da iyiydi ama yönlendirme e taktik verme konusunda biraz zayıf kalıyordu kendisi de bunun farkına varınca çokta soru etmedi. Bu yüzden kendimi sorumlu hissediyordum ama o da bunun onun için sorun olmayacağını söyleyince rahatlamıştım.
Ve nihayet beklenen gün gelmişti. Sabah erkenden kalkıp deniz kenarında yürüyüs yapmaya indim güneş daha yeni doğmaya başlıyordu ve çok sakin bir hava vardı. Bu güzel havanın tadını çıkardıktan sonra son hazırlıklarımı yapmak üzere eve gittim. Üç saat sonra uçağımız vardı. Bugün bir otele yerleşecek ve ertesi günde kazanan takımın okuluna gidip maçı orada gercekleştirecektik. Bu maçı da kazanırsak önümüzde bir tur daha olacaktı ve o maçı kazanan takım da farklı yerler de yükselme şansı yakalayacaktı. Çıkmadan Nehir i uyandırıp onunla son kez konuşup sonra gidecektim. O bu seferlik benimle gelemeyecekti ama onun desteğini hep yanımda hissediyordum.
" Nehir hadi kalk bakalım uykucu."
" Yağmur çıkıyor musun yoksa?"
" Bir yarim saatim daha var eğer acele edersen yetişebilirsin. Seninle kahvaltı yapıp öyle çıkacağım."
" Tamamdır hemen iniyorum aşağıya zaten bana haber vermeden gidemezssin."
" Hadi çok konuşma iniyorum ben."
Nehirle beraber güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra on dakika kadar bahçe de çaylarımızı içip biraz sohbet ettik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YOLA DEVAM (TAMAMLANDI)
Novela JuvenilAlmanya da yaşayan Yağmur için spor bir tutkuydu. İstediği üniversitenin spor bölümünde hayallerine kavuşmak üzereydi ama tam o sırada sınıftaki arkadaslarının kurdukları planlar yüzünden üçüncü sınıfın sonlarinda okuldan atılmak zorunda kaldı. Bi...