27. Bölüm

160 38 2
                                    


Sabah kalkıp küçüklüğümde yaptığım gibi kümesin kapısını açıp içeride ne kadar yumurta varsa topladım malum ev biraz kalabalıktı. Sonra Karadeniz'in o güzel havasını ciğerlerime soluduktan sonra kahvaltıyı hazırlamasına yardım etmek üzere babaannemin yanına mutfağa geçtim.

" Günaydın Fatma sultan bakıyorum da görüşmeyeli bayağı güzelleşmişsin."

Yanına gidip yanağına minik bir öpücük kondurduktan sonra sıkıca sarılıp ona kahvaltıyı hazırlaması için yardım ettim. Sofra hazır olunca gidip takım arkadaşlarımı uyandım. Hep birlikte bahçede hazırladığımız kahvaltı masasına oturduk. Bir tarafta Karadeniz'in güzel manzarası diğer tarafta ise babaannemin kendi elleriyle hazırladığı peynir, tereyağı, reçel, bal ve daha birçok yiyeceğin bulunduğu güzel bir sofra ve tabiki de Karadeniz'in enfes çayıyla harika bir manzara vardı.

Aslında Ferhat hoca bir otel ayarlayıp takımı oraya götürmeyi düşünüyordu ama tabiki de ben onları bırakmadım. Hem burada daha güzel vakit geçirme şansımız olacaktı. Nehir ve ben onlara rehberlik edecektik.

Zaten onlarda bu fikre sıcak bakıp burada kalmayı kabul etmişlerdi.

Maç saati yaklaşıyordu ve artık gitmemiz gerekliydi. Bu sefer beni izlemeye dedem ve babaannem de geleceklerdi. Şimdiye kadar hiç bir maçıma babam, halam ve Nehir dışında hiç bir tanıdığım katılmamıştı. O yüzden bugünkü heyecanım iki kat artmıştı. Ve tabi bir de Ali usta vardı. Ona daha önce söz verdiğim gibi maçımı izlemesi için getirmiştim.

Hazırlandıktan sonra otobüsteki yerlerimizi alıp maçın yapılacağı sahaya ulaştık. Sahanın bahçesi karadeniz e bakıyordu, diğer tarafındaysa Karadeniz'in yemyeşil doğası bizi karşılıyordu. İçeri girdiğimizde babamları izleyici koltuklarına uğurladıktan sonra bizde soyunma odasına gidip son hazırlıklarımızı yaptık. Maçın başlamasına son on dakika kalmıştı. O sırada rakip takımın oyuncularıyla tanıştık. Arkasına da gidip saha daki yerlerimizi aldık.

Hakemin düdüğüyle maç başladı. Ferhat hoca ileriden bizi izliyordu. İlk yarı biraz zorlu geçti ama maç bizim lehimize ilerliyordu. Kafamı çevirdiğimde babamın yüzünde büyük bir mutlulukla beni izlediğini fark ettim. Bunu farketmemle de maça daha iyi asılmam bir oldu ve büyük bir farkla öne geçtik. Sonraki yarıyı da alarak maçın galibi biz olduk.

Bundan sonrası için işimiz biraz daha zor olacaktı ama inancımızı yitirmez ve birlikteliğimizi korursak çok daha iyi bir takım olabiliriz.

****

Maçın sonunda herkes birbirini tebrik ettikten sonra dağılmaya başladılar en sona bizler kalmıştık. Babam, Ali usta ve diğerleri yanıma gelip beni tebrik ettikten sonra tam saha da çıkarken arkadan birinin gelip

" Tebrik ederim Yağmur." Dediğini duydum. Bu gelen Mertti. O Muğla ya dönmemiş miydi? Buraya ne zaman gelmişti.

" Teşekkür ederim. De sen ne zaman gelsin buraya."

"Bu sabah. Senin maçını izlemek istedim."

"Bunu yapmana gerek yoktu. Eğer geleceğini bize söyleseydin sen de bizimle birlikte gelirdin. Ama teşekkür ederim geldiğin için."

"Aslında sonradan karar verdim ama siz yola çıkmıştınız. Geri dönmenizi de istemedim."

"O zaman hadi gidelim arkadaşlar bence bir ödülü hak ettik."

Takımı ve diğer herkesi toplayıp Trabzon'da görülecek ve yapılacak ne varsa keşfetmek için otobüse bindik. İlk durağımız muhteşem görüntüsüyle Uzungöl oldu burası Trabzon'da ki en sevdiğim yerlerin başladı da geliyordu. Trabzon a ne zaman gelsem buraya mutlaka uğrardım.

YOLA DEVAM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin