22. Bölüm

197 38 0
                                    


Yıllar sonra tesadüfen babamla annemin tanışmış oldukları lokantayı bulmuştum. O günkü gibi yağmurlu bir hava yoktu ama sanki hiçbir şeyin yeri değişmemiş gibiydi. Babamın bana gösterdiği resimlerle neredeyse aynıydı. Sanırım Ali usta mekanı eski büyüsünü yitirmesin diye değistirmemişti.

"Sen Ali ustayı nereden tanıyorsun evlat ben seni buralarda hiç görmedim."

" Uzun bir hikaye şu adamlardan bir kurtulalım buraya sonra tekrar uğrayıp konuyu size daha ayrıntılı olarak anlatacağım. Bize yardım edebilir misiniz?"

" Tabii ki. Size yardım edeceğim."

" Bak Mert onları polise gerçekten şikayet etmek istiyorsun değil mi?"

" Evet tabii ki. Baksana hâlâ beni arıyorlar. Aklında ne var bilmiyorum ama sana yardım edeceğim."

" Güzel. Aklımda bir plan var eğer doğru şekilde yapabilirsek onları yakalayabiliriz."

Onlara planımı açıklamaya başlamıştım. İlk önce onları lokantaya çekmemiz gerekiyordu bu iş için adının Mehmet olduğunu öğrendiğimiz, lokantanın sahibi olan adama, onlara bizim burada olduğumuzu söylemesini isteyecektim. Tabii kendimizi emniyete almalıydık bu adamlar kesin yanlarında silah taşıyorlardır.

Ben ve Mert mutfağa saklanıp içeri gelenleri bayıltıp bağlayacaktık. O sırada Mehmet usta da önceden konuştuğumuz gibi polisi arayacaktı. Nehir i bu işe bulaştırmak istemediğim için onun bir yerlerde saklanıp beklemesini istedim. Eğer planımı yolunda gitmezse o bize yardım edecekti.

Herkes yerini alınca Mehmet amca dışarı çıkıp adamlara burada saklandığımızı söylemeye gitti.

"Aradığınız gençler burada saklanıyor. Neden arıyorsunuz bilmiyorum ama belli ki önemli bir şey gelin çabuk."

Adamlar içeride olduğumuzu öğrenince hemen bizi yakalamak için lokantaya dalmışlardı. Allah'tan lokanta daki son müşterilerde çıkmışlardı.

Tam dört kişilerdi. Geçen sefer onları dövmüştüm ama bu sefer korumam gereken insanlar olduğu için daha temkinli davranmam gerekiyordu. Mutfak kapısı iki taraflıydı birinin arkasına Mert diğerine ise ben geçmiştim. Adamlar içeri girmeye başladıklarında kafalarına elimize ne geçtiyse vurmaya başladık. Ama bu adamlar ikisi kafasını tutarken arkadan gelen diğer iki kişi bizi yakalamaya çalışırlardı. Onları dövdükten sonra kollarını bağlamaya başladık. O anda biri ayağa kalkıp silahını çekmiş yerdekileri bırakmamız için bize bağırıyordu. Tam adamları bırakacaktık ki o sırada adam birden yere yığıldı. Arkasında da Nehir vardı.

" Yaşa Nehir kurtardın bizi. Hadi hemen kendilerine gelmeden bağlayalım şunları."

Elimizi çabuk tutup onları hemen bağladıktan sonra polisler de gelmişlerdi. Mert onlara durumu bir bir anlattı. Zaten poliste bir süredir bu çeteyi arıyormuş. Durum bizim sandığımızdan çok daha fazlasıymış ama sonunda onlardan kurtulmayı başarmıştık polisle birlikte karakola gidip ifade verdikten sonra kamyoneti bıraktığımız yerden alıp gitmeden önce sıcak kalplere uğradım ve Mehmet amcanın adresini ve numarasını aldıktan sonra yeniden görüşmek üzere oradan ayrıldım.

Çiftliğe vardığımızda her şey yolunda görünüyordu. Biraz ileride oturan dedemi fark edip ürünleri teslim ettiğimi söyledim.

"Aferin kızım bence artık bu çiftliği almayı hak ettin."

"Öyle bir şey yapmakla çiftliği bana devredeceksen işimiz var seninle dedeciğim. Bu çiftliği idare etmek kolay mı öyle."

" Yaparsın sen. Çünkü sen benim torunumsun."

" Tabiki senin torununum."

Dedeme sıkıca sarıldıktan sonra dinlenmek istediğimi söyleyip at çiftliğine geçtim. Geldiğimde atların dışarı da otladığını fark ettim. Onları izlemek için çitlerin karşısındaki banka gidip oturdum. Biraz sonra bir sesle kafamı çevirdim ve bir atın koşarak yanıma geldiğini gördüm. Bu Rüzgardı. Yanıma gelip kafasını bana doğru salladı ve eğilip kalkmaya başladı. Sanırım üzerine binmemi istiyordu.

"Rüzgar oğlum bakıyorum da alışmışsın bana. Gel bakalım o zaman seninle dolaşalım biraz."

Rüzgarın üzerine binip çiftliğin sonundaki tepelere kadar birlikte çıktık. En sonunda Köyceğiz in neredeyse her yerini görmemizi saglayan bir tepeye çıkıp Rüzgarla beraber etrafı izledik. O bir kenarda yerdeki yeşillikleri yerken ben de sırtımı bir ağaca verip bugün olanları düşündüm. Başıma ne zaman kötü bir şey gelse arkasından hemen güzel bir olay oluyordu. Sanırım bu döngü hayatım boyunca sürüp gidecekti.

Yıllar sonra tesadüfen annemle babamın ilk karşılaştıkları sıcak kalpleri bulmuştum. İsmi ve mekan neredeyse hâlâ aynı geçmişte olduğu gibi duruyordu. Tıpkı babamın eski resimlerin de gördüğüm gibi. Bu haberi en kısa zamanda babama vermeliydim. Ama öncelikle Ali ustaya ulaşmam gerekiyordu. Sonrasında babamı Türkiye'ye gelmesi için ikna etmeye bakacaktım.

Bir anda aklıma annemin sıcak kalpleri alıp işletmeyi düşündüğü aklıma gelmişti. Bu onun hayaliydi. O bu hayalini gerçekleştirememişti ama neden ben onun yarım bıraktığı hayali tamamlamıyordum. Hem böylelikle babama iki mutluluğu bir arada yaşatma fırsatım olacaktı. Evet bunu kesinlikle yapmalıydım. Ama Ali ustayla ilgili elimde hiç bir bilgi yoktu. Öğrenmek için tekrardan İstanbul a gitmem gerekiyordu ama daha yeni oradan geldiğim için dedemin buna müsade edeceğini hiç sanmıyordum. Bu konuyu ona açarsam bana kesin izin vereceğini düşünüyordum. Gidip dedemle bu konuyu hemen konuşmalıydım. Bu sayede onlarda babamı tekrardan kazanma şansı yakalayabilirlerdi.

Hemen Rüzgara binip tekrardan çiftliğin yolunu tuttum. Ama gittiğimde dedem çoktan Fethiye' ye dönmüştü. Bunu onunla telefonda konuşmak istemiyordum. Bu şekilde izin vermezdi.

Aklıma Mert geldi. Onu çiftlikte arayıp bulduktan sonra aklımdakileri ona da anlattım.

"Mert sen hâlâ babanın hayali olan çiftliği kurmak istiyor musun?"

" Evet de neden sordun?"

"Bu uzun bir hikaye ama şimdilik sadece şunu bil. Benimde annemin bir hayali vardı ve o da bunu gerçekleştiremedi. Ben de onun hayalini gerçekleştirmek ve onun anısını yaşatmak istiyorum. O girdigimiz lokanta vardıya, sıcak kalpler, babamla annemin ilk tanıştıkları yer ve oranın sahibi Ali usta da buna şahit olan kişi, babam onu yıllardır görmemişti. Onun yaşadığını bile bilmiyordu. O yüzden ben de onları bir araya getirmek istiyorum. Anladın mı beni?"

" Anladım da peki benden ne istiyorsun?"

" Eğer sen bana onu bulmamda yardımcı olursan bende dedemin bana teklif ettiği bu çiftliği alıp istediğin gibi düzenlemeni sağlarım. Buraya ortak olabiliriz seninle."

" Sana yardım etmek isterim ama burası da senin annenin anılarıyla dolu."

" Tamamen sana bırakmıyorum ki seninle ortak olalım diyorum. Böylelikle sen benim annemin hayalini ben de senin babanın hayalini gerçekleştirmiş olacağız. Ne dersin bunu kabul ediyor musun? İyi düşün öyle karar ver. Ben çok ciddiyim."

"Tamam ama öyle kolay bir şekilde bir emeğim bile olmadan bu çiftliği alamam."

" Tamam. Dedem benden bu çiftliği düzenlememi istemişti. Sen düzenlemeleri yaparsın böylelikle senin de bir emeğin olmuş olur. Hem sen bana daha fazlasını vermiş olacaksın onun yanında bu ne ki."

" Tamam. Teklifini kabul ediyorum. Yapalım şu işi."

" Anlaştık o zaman."

" Anlaştık."

Yarın ilk iş gidip dedemi ikna etmeye çalışacaktım. ve o da bu teklife sıcak bakacaktı.

YOLA DEVAM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin