Devasa hastanedeki uzun arayışımın ardından doktorumun odasını en nihayetinde bulabilmiştim.Kapıyı tıklatarak gelen komutla içeri girdim.Onun aksine bu kibarlığı gösterme zahmetinde bulunmuştum.
Telefonla konuşan doktor beni görmesiyle önemli bir işi olduğunu söyleyip kapatmıştı.Önemli iş olarak anılmak nedense hoşuma gitmişti.
"Sizi dinliyorum Bay Na?"
"Tahminlerime göre kırk dakika sonra yağmur başlayacak.Bu yüden hemen hastane çıkışımı vermeni istiyorum.Hastanede işin bittiğinde beni nehirin ordan alırsın."
İmzalamamı istediği kağıdı uzattım.Merakla kağıdı alıp mürekkebin renklendirdiği imza kısmına baktı.
"Ne yani,kabul ediyor musunuz gerçekten?"
"Sabahlar bu görselliğe uyanmayı kim reddeder ki doktor?"
Hoşnut bir gülümseme ile telefonunu aldı yeniden eline.Kurcaladığı telefona bir şeyler yazıp bana uzattı.
"Çıkışını vermeleri için mesajı attım.Numaranızı girin ki çıktığımda sizi bulabileyim."
"Ben telefon kullanmıyorum doktor.Her isteyenin her istediği an beni araması isteyeceğim bir şey değil.Geldiğinde bulana kadar dolanıp ararsın."
Şaşkınlıkla havaya kalkan kaşları ile yeniden konuşmaya yeltenmişti ki benim telefonu bırakıp odadan çıkmam ondan bu fırsatı almıştı.
İki alt kattaki odaya girerek dün gece üstümde olan kıyafetleri giyindim.Yağmur için biraz fazla ince sayılan gömleğinin önünü üstten bir kaç düğme açık kalacak şekilde ilikleyip danışmadan çıkışımı onaylattım.Sonunda çıkıyordum bu mide bulandırıcı cehennemden.
Doktorla konuştuğumuz ve karar vermem için beni yalnız bıraktığı sırada büyükannemle kararımı paylaşıp onu eve yollamıştım.Doktor beni aldıktan sonra benim eve gidip eşyalarımı alacağım sırada da büyükannem beklediği uzun açıklamayı alacaktı.Mutlu olacağına inanıyordum zira beni yetiştirdiği 10 yıllık hayatında hakkımdaki tek isteği uyuşturucuyu bırakmam olmuştu.
Hastanenin önündeki otobüs durağında beklemeye başladığım gibi otobüs gelmişti.Bu gün şanslı günümdeydim.Nehre giden farklı otobüsler vardı tabii ve sık sık geçerlerdi lakin bindiğim otobüs en kısa yoldan götürüyordu.
Her zaman yanımda taşıdığım küçük müzik çalarım ve kulaklığımı çıkarttım.Çalma listesinden yağmur öncesi heyecanımı arttıran şarkılardan birine dokundum ve kısa yolculuğumun bitmesini bekledim.
Kol saatime göre yağmurun başlamasına üç dakika kadar bir süre kalmıştı.Bu konuda asla yanılmazdım ve gökyüzünü kaplayan kara bulutlar yeniden yanılmadığımı gösteriyordu.
Otobüsten iner inmez koşarak kendime mesken tuttuğum bölgeye ulaştım.Yağmuru burada karşılamak huyum olmuştu.Nehire damlarken çok saf görünürdü yağmur damlaları gözüme.Bu da inancımı körüklerdi,beni de masumlaştırdığına güvenirdim.
Genelde hiç kimsenin olmadığı tenha ve karanlık bir yerdi,bu yüzden burayı kendime atfetmiştim.Her zamanki gibi beni aldatmamış,tüm yalnızlığı ve çıplaklığı ile karşımdaydı.
Nehrin kenarı trabzanlarla çevriliydi ama benim bulunduğum noktada trabzan yoktu.Burayı sevme sebeplerimden bir diğeri de buydu,ayaklarımı buz gibi suya sokup huzur içerisinde vakit geçirebiliyordum.
Başta hafifçe çiseleyen yağmurun hızlanmasıyla hoşnutlukla gülümsedim.Hayatla ilgili sevdiğim çok az şey vardı ve bunların başında yağmurun altında ıslanmak en başı çekiyordu.Rahatlıyordum,bütün uzuvlarım gevşiyordu huzurla.