Hırkamın fermuarını çekip son parçayı da çantama koyarken kollarını göğsünde bağlamış, hüzünlü bakışlarıyla beni izleyen adama bakındım. Jaehyun çıkmadan önce saçmalık olarak nitelendirdiğim pek çok şey söylemiş ancak öyle inandırıcı tavırlar takınmıştı ki diğer anlatacakları merak konum haline gelmişti. Bana elinde kanıtlar olduğundan bahsetmişti lakin bu akşam onunla buluştuğum takdirde sunacaktı. Ve şartlarından bir diğeri ise bu evden uzaklaşmamdı. Elbette doktordan ayrılacak değildim lakin benden bu fikre karşı onu gözlemlememi söylemişti. Kendince Jeno'nun bana karşı takıntılı olduğuna dair kuruntular yapmış, beni de zehirlemeye çalışıyordu ve kısmen başarılıydı ki gitmek üzere hazırdım.
Gözlerim sevdiğim adamın kırgın bakışlarında gezinirken çok izin vermeden kaçırdı siyah harelerini. Arkasını döndü, adımları camın önüne değin sürerken sorgulamalarımı kenara ayırıp yanına yaklaştım. Kollarımı arkasından beline dolarken burnumu ensesine sürttüm. Saçlarından gelen güzel koku bedeninde ki kendine has kokusu ile birleşiyor, baş döndürücü bir etki yaratıyordu.
"Bu kadar öfkelenecek ne var doktor? Büyükannemin yanında kalacağım yalnızca, ne bu asık suratının gizemi?"
Elleri belini sardığım kollarım boyunca gezinip benim ellerini kavramış, düğün yaptığım kollarımı bedeninden ayırmıştı. Siması yine benden taraf dönerken alnımdaki tutamları okşadı.
" Yarın seni almaya gelirim. "
Hafif tehditkar tavrını sezmiştim tonlamasından. Konuşmasına bir de o soğuk bakışları eklenince iş can sıkıcı bir hal almıştı nezlimde.
"Yarın geleceğimi söylemedim. Ne kadar istersem o kadar kalacağım."
Kollarımı ruhuma huzuru bahşeden adamdan ayırıp çantamı sırtımdaki konumuna getirdim. Gerilen bu ortamda daha fazla durmak istemiyordum zira konuşmanın devamı kırıcı hallere bürünebilirdi.
Eve girdiği andan beri farklı tavırlar takınıyor, gitmek istememe karşın çeşitli bahaneler üretiyordu. Jaehyun'un kafama taktığı hastane sorusunu sormam ise bana bambaşka Jeno ile tanışmamı sunarken aynı zamanda görüntüsündeki o mahvolmuş hal işleri daha tuhaf hale getirmişti. Jaehyun'a asla hak verip sevdiğim adamı yargılayacak değildim elbette lakin ister istemez gözüme batan garipliklere de göz yumacak değildim. Doktorda çözemediğim sırlar vardı.
Ayakkabılarımdan yalnızca birini çantama koyup bağcıklarımı bağladım. Kilitli kapının üç kilidi de metalin çıkarttığı o tüyler ürpertici ses ile açılırken kendime doğru çektiğim kapı büyük gürültü eşliğinde kapanmış, doktorun bedeni benimkine yaslanmıştı.
"Gitmeni istemiyorum."
Dişlerini sıkıyordu, lakin neden?..
"Gideceğim dedim, çekil."
Sakin tutmaya çalıştığım sesim doktorun sarhoş gibi attığı kahkahalar ile volum dengesizliğine giderken kulağımda gezdirdiği dili beni iyiden iyiye korkutmaya başlamıştı.
"Gitmeyeceksin Jaemin... Sen benden hiç gitmeyeceksin..."
"Jeno bırak, korkutuyorsun."
Elleri omuzlarımı hiç de masum olmayaraktan kavrarken özellikle canımı yakmak istermişçesine sıkmış, beni kendine çevirmişti.
"Söylesene Jaemin, benden korkmanı gerektirecek ne yaptım ben? Hm? Şimdi gitmek istemen sebep olacak ne yaptım!"
"Bana bağırma! Senden ayrılıp evi terk etmiyorum! Kendine gel! Büyükannemi görmeye gideceğim!"