İlkokul diplomasını almanın heyecanı henüz bitmemişken ortaokula başlamanın sevinci ile hoplaya zıplaya eve girdi minik çocuk. Bir kaç bina ötede oturan büyükannesinin evinden havanın kararması ile ayrılmış, üvey abisinin yanına ulaşmıştı.
"Abiş, ben geldim."
Kendinden yaklaşık on yaş büyük abisinin yanına oturdu. Son bir haftadır olduğu gibi yine önüne şişeler dizmiş, beş karış suratı ile içiyordu genç adam.
Yanına neşeyle oturan küçük çocuğun kıvırcık saçlarını avuçladı.
"Nasıl hep bu kadar mutlu olabiliyorsun Jaemin?"
Araları her zaman iyi olmuştu ikilinin. Üvey kardeş de olsalar Jaehyun minik çocuğa hep iyi davranmıştı. Onu yedirmiş, okula götürmüş, oyuncaklar almıştı. Kendisi de oldukça hayat dolu biriydi, sevgilisinden ayrılana kadar...
Bir hafta önce uzun soluklu ilişkisi bitmişti genç adamın ve o günden beri çeşitli haplar kullanır, elinden ikisini düşürmez olmuştu. Dolayısıyla kardeşi ile de ilgilenmiyordu.
Kullandığı çeşitli maddeler simasını karartmıştı genç adamın. Ve yeniden yanındaki minik bedene tuhaf bakışlarını yönelmişti.
"Sen çok akıllı bir çocuksun Jaemin. Abişi mutlu etmek ister misin?"
Heyecanla kafasını salladı küçük olan. Abisini mutlu görmek istiyordu. Onunla oyunlar oynamak istiyordu.
"O zaman bir anlaşma yapacağız. Seninle birbirimizin vücudunu tanıma ve tahmin etme oyunu oynayacağız. Fakat ilk kural olarak gözlerini bağlamam gerekiyor."
Arkadaşlarıyla sık sık oynadığı tahmin oyunları canlandı minik çocuğun ve ellerini çırptı sevinçle. Kendi odasından getirdiği siyah çorabı abisine uzattı.
" Ben bu oyunda çok iyiyimdir abiciğim . "
Siyah çorap gözlerinin önüne bir perde olarak kapanırken doğru tahminlerde bulunup okulda kazandığı gibi küçük jelibonlardan kazanmayı umuyordu.
Kardeşi gibi gördüğü küçük çocuğa böyle bir durumu yaşatmak istemiyordu içten içe Jaehyun ancak beyninde bir tümör gibi büyüyen uyuşturucu etkisi onu bu iğrençliği yapmaya itiyordu.
Önce tişörtünü çıkarttı ve küçücük eli tutarak kendisine dokunmasını sağladı. Boynunu tahmin etti minik, saçlarını, burnunu... Sonra eli aşağı kısma indi. Korkakça geri çekildi.
"Ayıp yerlere indik değil mi abi? Öğretmenlerimizi buralara dokunmamamızı öğretti."
"Ben de sana bir şey öğreteyim Jaemin, bu oyunda konuşmak yasak."
Küçüğün zorla yaptığı dokunuşlar bile kendinden geçirmişti Jaehyun'u. Bu korkunç olaydan zevk almak onu da ürkütüyordu ancak elinde değildi.
Sıranın kendine geçtiğini söyleyen genç, Jaemin'in tişörtünü çıkarttı. Ve pantolonunu...
" Ben uyumaya gitmek istiyorum abi. Bu oyunu sevmedim."
"Sana konuşmak yasak demiştim Jaemin!"
Abisinin bağırışı ile irkildi Jaemin. minik bedeni koltuğa serilirken bedeninde gezen parmakları anlamlandıramıyor, ölesiye korkuyordu.
Küçük kalçasının deliğinin üzerinde dolanan parmakla kalkmaya çalıştı küçük, kollarını sertçe sıkarak başının üstünde birleştiren abisi daha da korkutuyordu.
"Abi korkuyorum..."
Genç adamın parmağı ufak deliğe girdiğinde çığlık attı Jaemin. Daha önce hiç böyle bir acı hissetmemişti.
"Abi...a-abi... Dur nolur... Çok canım acıyor..."
Devam etti genç adam. Dudaklarını minik bedenin her yerinde gezdirdi durmadan. İkinci parmağı da miniğin bedenine girdiğinde ağlamaktan ve çığlık atmaktan kısılan sesiyle yeniden bağırdı Jaemin.
"Yalvarırım dur abi...Karanlıktan korkuyorum aç gözler.. Ah... Gözlerimi aç abi..."
Ne söylese nafile, çığlıklarında boğuldu minik. Bütün hayatı orada o an sonlandı. Abisinin tecavüzüne uğramıştı o. En çok güvendiği kişinin...
O günden sonra bir daha hiç çocuk olmadı Jaemin. Kimseye güvenmedi. Kimseye açmadı kalbini. Öyle bir mühürledi ki solunu bir daha kimseyi sevemedi. Onlarca kişiyle yattı, hiç bir şey hissetmedi. O iğrenç herifin sesini çıkaramadı aklından, onun dokunuşlarını unutamadı ve hayat onu en çok korktuğu yere sürükledi:karanlığa.
**************************
kısa oldu ama üzgünüm içim almadı böyle bir sahne yazmayı. Maalesef bunlar günümüz dünyasında çokça olan şeyler... Biran önce bitmesini umuyor çokça sevgi yolluyorum 💙
(düzenlendi)
