Önüme konulan tabaktaki lezzetli yiyecekleri mideme indirirken karşımda oturan yakışıklı doktorun gözlerine baktım. Hem görsel hem de bilişsel olarak donatılmış biriydi Jeno. Dakikalar içerisinde bir sürü kahvaltı yiyeceği hazırlamıştı ve her biri ayrı ayrı lezzetliydi.
Gece şehrin biraz daha tenha bölgelerinde kalan evine gelmiştik. Tek katlı, küçük, müstakil bir evdi burası. Ancak bu evi özel kılan salon ve mutfağın iki duvarının tamamen camla kaplı olmasıydı ve camların açıldığı devasa bir bahçesi vardı. Bahçenin büyüklüğüne kıyasla küçük bir havuz, bir düzine ağaç vardı ve geri kalanı tamamen çimenlik alandan oluşuyordu.
Onunla bir anlaşma yapmıştık. O yokken evden çıkmayacaktım. Başta bu fikir inanılmaz saçma ve sıkıcı gelse de evin bahçesini gördükten sonra o kadar da vasat gelmemeye başlamıştı. Bütün günümü çimenlerin üzerinde yatarak geçirebilirdim.
Evin içinde yalnızca bir yatak odası ve bütün duvarları kitaplıkla kaplı ufak bir oda vardı. Ancak o odada yatacak yer olmadığından doktorun odasında kalmıştım. Bu evde kaldığım sürece benimle yatağını da paylaşacaktı, anlaşmanın en güzel kısmı da buydu.
Güzel bir duşun ardından rahat bir uyku çekmiş, şuan ise karın tokluğuyla keyifle sandalyeye yayılmıştım.
"Bulaşıkları toplayıp hastaneye gideceğiz. Bana kullandığın ve kullanmadığın ilaçları ve uyuşturucuları göstermeni istiyorum."
Ha bir de şu kısım:evde benimle resmi konuşmuyordu. Sevgili doktorum ve prensipleri...
"Ben kapıda seni bekliyorum doktor."
"Hey hey hey... Buraya gel ve bulaşıkları toplamama yardım et."
"Başka şeylerde yardım etsem?"
Parmağımı arsızca göğsünde gezdirdiğim doktorun aniden kızarması inanılmaz bir kahkaha atmama sebep olurken masadaki tabakları kaldırıp lavabonun içine koydum.
"Hep böyle utangaç mısındır doktor? Dur tahmin edeyim... Yoksa sen... Sen bakir misin?"
Alay edercesine konuşmam kaşlarının çatışmasına sebep olurken elindeki köpüğü Suratıma sürüştürdü.
"Fazlasıyla deneyimliyim. Utandığım da söz konusu bile değil."
"Ya ya... Kesin öyledir."
Tabağın üstündeki köpüğü alarak yanağına bocaladım. Onun bana yaptığı gibi. Fakat o benim kibar karşılayışımın aksine mızmızlanarak dudaklarını büzdü.
"Yanıma küçük bir çocuk aldığımdan haberim yoktu."
Ellerimi teslim olurmuşçasına havaya kaldırıp tuvalete ilerledim.
"Sen başlattım doktor, ben suçsuzum."
Arkamdan attığı neşeli kahkahası simamda ufak bir tebessüm oluştururken anlık da olsa mutlu hissettim. Normal insanlar gibi ailesinin evinde güzelce kahvaltı yapmış şımarık bir çocuk gibi. Hiç olamadığım o çocuk gibi...
Evden getirdiğim eşyalarının arasından çıkarttığım fırçama macunu yerleştirirken aynanın yansımasından görüş açıma giren doktora baktım yeniden. Laciverte çalan gömleğinin bir kaç düğmesi açık kalacak şekilde ilikledi aynaya bakarken. Gömlek giymeyi sevdiği belliydi ve kesinlikle giyindiği dar gömlekleri onu inanılmaz seksi gösteriyordu.
Kalçasıyla bana attığı darbe arayıcılığıyla kenara kaydım. Vanilya kokusunu burnuma serperek eğildi ve diş fırçasını aldı. Normal bir insan gibi macunu fırçasına sürüyordu ve inanılmaz çekici gözüküyordu. Tanrım... Deliriyorum...
"Öyle durup beni kesmeye devam mı edeceksin?"
"Yarış?"
"Başla!"
Hiç sorgulamadan ne demek istediğimi anlaması hoşuma gitmişti. Kafa yapılarımız az çok benziyordu anlaşılan. Her ne kadar büyümüş doktor olmuş olsa da benimle diş fırçalama yarışı yapabilecek kadar çocuktu aynı zamanda. Bu adam şuan için hiç bir şeyim, ama ileride çok şeyim olacaktı.
Hızlı hızlı dişlerimi fırçalarken gözlerimin kaydığı doktorun görüntüsü ağzımdaki köpüklerin püskürmesine sebep oldu. Sanki bir koşu yarışında gibi transa geçmiş, hırsla fırçalıyordu dişlerini.
Benim gülmemi fırsat bilerek suyu açmıştı ancak kaybetmeye niyetim yoktu. Onu iterek ağzımı çalkalamaya başladım. O beni bir yana, ben onu bir yana iterek nihayetinde aynı anda bitirdik işimizi. Oyunun bir galibi yoktu ancak gülen iki suratı vardı.
"Bu seferlik sana acıdım. Yarın ki yarışta kork benden Jaemin."
'Yarın'...Bunu düşünmek güzeldi. Her gün böyle yarışlar yapıp eğlenmek hayatıma farklılık katacaktı. Bunun için heyecanlıydım.
Kolumu banyonun pervazına dayayıp Ağzını kuruladıktan sonra banyodan çıkan doktorun arkasından baktım.
" Doktor!"
"Efendim..."
"Ya böyle alışırsam? Ya sana bağımlı hale gelirsem? O zaman da dozumu azaltacak mısın?"
Boynumdan asılan kolyemi kavradı bembeyaz parmaklarıyla soğuk demiri tişörtümün içine atıp tenime çarpmasını sağlarken dudaklarıma doğru üfledi.
"Aksine. O zaman her geçen gün dozunu arttırırım."
***********
Selamlar canlarım. Çok kısa bir bölüm oldu affedin 😳 Ama bu kurgu biraz kısa o yüzden çok uzatmıyorum. Umarım çokça beğenmişsinizdir. Sağlıkla kalın 💙
(düzenlendi)