Doktorun uzattığı küçük cam şişeleri dikkatlice çantaya yerleştirip ağzını kapattım.Çanta epey ilaç dolduğundan ağırlaşmıştı.
"Şimdi gidiyor muyuz?"
Dolabı kurcalayan doktor bana cevap vermeden işine devam etti. Alt çekmeceden çıkarttığı şırıngaları uzatarak gülümsedi.
"Bunları da koyduktan sonra gidebiliriz."
"Dozları iğneyle vereceğim deme..."
"İğneden korkmuyorsundur diye düşünüyorum."
"Korkmak değil, pek hoşlanmıyorum sadece."
"Hayatta istemediğimiz şeyleri de yapmak mecburiyetindeyiz Bay Na. Şimdi vakit kaybetmeden eve gidelim."
Doktoru takip ederek geldiğimiz yoldan geri döndüm. Hastanenin girişine park ettiği arabaya bindik. Uzun sayılabilecek bir yolculuk olacağı için eve kadar doktorun açtığı güzel melodiler eşliğinde rahatça uyudum.
Eve vardığımızda doktorun elinden yine lezzetli bir yemek yemiş, iş bölümü yaparak mutfağı toparlamıştık. Bütün işlerin bitmesinin ardından tedavinin ilk aşama zamanı gelmişti.
"Yatağa otur Jaemin."
Dediğini yaparak yatağa oturdum. Çantadan çıkarttığı şırıngaya iki farklı şişeden sıvıları çekti. Bu sırada hazırladığım kolumda ufak bir damar araştırması gerçekleştirdikten sonra hafifçe iğneyi sokarak tedavinin ilk dozunu vücuduma bıraktı.
" Elin hafifmiş doktor."
"Öyledir."
Yataktan kalkmak için hamle yaptığımda eliyle oturmamı işaret ederek odanın en dış kısmındaki komidinin çekmecelerini karıştırdı. Bulduğuna dair neşeli bir ses çıkaran doktorun ne yaptığını meraklı gözlerimle izlerken elinde gördüğüm şey hayrete düşmeme sebep olmuştu.
"Bu ne için?"
Bileğimi kavrayarak soğuk demiri geçirdi. Boşta kalan ucunu da yatağa takıp tam karşımda olacak şekilde bir sandalye çekerek oturdu.
"Bu gün ilk dozunu en son kullandığın marihuana ile yaptım. Kullandıklarının arasında en ağır olanı bu ve en yüksek dozda bunu vermek en iyisi. Ve bir de... Biraz hormon suyu karıştırdım."
Duyduklarım karşısında sinirle ayaklanmaya kalktım fakat bileğimdeki kelepçe engel oldu.
" Sen delirdin mi doktor? Marihuana yüksek miktarda azdırıcı içeriyor. Bir de hormon suyu mu verdin bedenime!? Hemen çöz beni! "
" Üzgünüm Jaemin. Boşalamamak kafandaki uyuşturucu etkisinden daha baskın geleceği için rahatça marihuana bağımlılığından arınacaksın. "
" Ölmemi mi istiyorsun? Tam sekiz saat sürüyor bunun etkisi! "
Kol saatine bakarak kafasını sallayan doktoru ellerimin çözüldüğü ilk fırsatta boğacağıma dair kendime söz verdim.
" Ben duş alıp geleceğim. Süre başladı. "
Rahat tavırlarla odanın içindeki banyoya girişini izledim. Cam duvarlarla çevrili banyonun perdesini kapatarak beni yalnız bıraktı. Sekiz saat boyunca hareket edemeden böylece duramazdım. Hele ki azdırıcı etkisiyle asla...
~~~~~~~~~
Jeno'dan
Islak saçlarımı elime aldığım yumuşak havlu yardımıyla kurulayarak odaya girdim. Henüz yarım saat olmuş, uyuşturucu Jaemin'i etkilemeye başlamamıştı.
Gözleri tavana dikilmiş öylece duran çocuğun karşısında çektiğim sandalyeye oturdum. Elime aldığım deftere gözlemlerimi tek tek yazmalı, onunla ilgili daha iyi bir yol çizmeliydim.
"Islak saçlarınla etkiyi daha da mı arttırmaya çalışıyorsun!?"
Sert ses tonlaması bana olan kızgınlığını sergiliyor fakat kararıma hiçbir etki etmiyordu. Bunu onun için yapıyordum.
1. saat:kızarmaya başlayan göz bebekleri
2.saat:kısık kısık hırlamalar
3.saat:Sinir sonucu küfürler ve anlatılan geçmiş anıları
Not:hala kendine dokunmadı.
4.saat:çığlıklar ve ağlama krizleri
5.saat :zincirlerle kendine zarar vermeye çalışma, saçlarını yolma
6. Saat:hormon suyu etkisiyle Göz bebeklerinde dönmeler, zevk bağırışları
Not:Hala kendine dokunmadı.
7.saat:Tırnaklarıyle vücuduna çizikler atmaları ve kanayan yerlerini emmesi.
Not:Kendine dokunmaya çalıştı ancak dokunamayarak daha da şiddetli ağladı.
8.saat:Beklenmedik baygınlık.
Sekiz saatin dolmasıyla endişeyle yerimden kalkıp bayılan çocuğun bileğindeki kelepçeyi açtım. Saçları Terden suratına yapışan Jaemin normal bir uyuşturucu bağımlısı vakasından çok farklı bir süreç geçirmişti. En önemlisi ve profesörümle konuşmam gereken bir nokta vardı:Mastürbasyon yapmadı, hiç bir şekilde. Ve bu konunun altında genelde korkunç bir geçmiş yatardı:Tecavüze uğramak...
Defalarca kendine dokunmaya kalkmış ve her seferinde anlamadığım şeyler sayıklayıp ağlamıştı çıldırırcasına. Kendinde olmadığının farkında olarak asla ona dokunmamı da istememişti. Savunmasız anında ona dokunulmasına izin vermiyordu.
Aklımdaki teoriler kanımı donduruken kollarımın arasında bitkin düşmüş gence baktım. Küçük yaşına rağmen hiç güzel şeyler yaşamadığı belliydi.
Kanatları kırılmış bu melek anlaşılan cehennemde büyümüştü.
********
Selamlarrrr... Şu George Floyd olayı çok canımı sıktı, ancak bu kadar yazabildim kusura bakmayın. Umarım beğenmişsinizdir. Seviyorum sizleri 💙
(düzenlendi)