#SahtedendeOlsa
...
Bekleyememiştim...
Kızın karşısına geçip "Kulak misafiri oldum size ve merak ediyorum... Neden
JK'nin bir sevgilisi olması sana bu kadar huzursuzluk veriyor?" Dedim. Kız ilk şaşırdıktan sonra kendinden emin bir şekilde "JK'yi hak etmiyor çünkü!" Dediği an kahkaha atarak alayla gülmeye başladım. Bana kaşları çatık bakarken ona yaklaşıp sinir bozucu bir ses tonuyla "JK... Seni mi hak ediyor?" Dedikten sonra geri çekildim.Yanındaki kız gülmemek için kendini zor tutarken minik Suzycik ise morarmıştı. Göz devirdikten sonra uzaklaşmaya başladım. İnat olsun diye de bağırarak "Sevgilimin konserini kaçırmak istemiyorum!" Dediğim an ikisinin de arkasını dönüp maymun gibi baktığına yemin edebilirdim.
Hıncımı almanın verdiği rahatlıkla gülümserken kalabalığın arasına girmektense kuliste beklemeye karar verdim. Oturduğum yere oturdum ve konserin bitmesini bekledim.
Birkaç saati bazen ayağa kalkıp bazen geri oturmakla geçirdikten sonra içeri ilk Namjoon ondan sonra Taehyung ve sonra Jin girdi. En sonda ise telaşlı bir şekilde gözleri beni gördüğü an yanıma koşan Jungkook girdi.
Terlemiş ve soluk soluğaydı. Daha kulaklığını çıkarmadan "Neredeydin? Ne kadar endişelendim haberin var mı?" bana hesap sormaya başlayınca ellerini tuttum ve "Çok yorulmuşsun... İlk üstünü değiştir." Dedim sakince. Elini ensesinde gezdirirken bir kız terini almak için bezle gelmişti.
Bana bakarak gülümsedi ve büyük ihtimalle biraz beni utandırmak için "İzin var mı?" Deyince hemen "Ah! Ne demek... Lütfen. Bana sormanıza bile gerek yok."dedim panikle. Bana gülerek terini almaya başlamıştı. Ben ise geri yerime oturdum. JK bana endişeyle bakmaya devam ederken ona sorun yok derecesine bakıyordum.
Kısa sürede üstünü değiştirmiş bir şekilde yanıma geldi ve dışarı çıktık. O arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra onun arabasına bindik. Sürmeye başladı ve yola çıktık.
"Yemeğe gideceğimizi hatırlıyorsun değil mi?"
"Yorgunsun sen, olmaz!"
"Kim yorgun? Ben mi?" Dedi ve güldü. Kafasını olumsuzca sallarken ben ona bakıyordum sadece. Biraz izlesem onu fark eder miydi? Siyah düz saçları her zamanki gibi alnını kapatacak hatta neredeyse gözlerine girecek kadar uzundu.
Yüz hatları, dudağının altındaki beni, gözleri... Sahtede olsa da bu adam benim erkek arkadaşımdı! Kafasını bana çevirdiği an ona bakarken yakalanmamak için telaş yapıp önüme dönecek iken kafamı cama çarpınca sakarlığımla bir kez daha rezil olmuştum.
"İyi misin?"
Bir bana bir yola bakıyordu. "İyiyim iyiyim. Sen yola bak!" Dedim ve alnımı sıvazlayarak önüme döndüm. Ona iyiyim mesajını vermek adına gülümsedim. O da pek emin olamasa da yola bakmaya devam etti.
Bir anda araba durunca geldiğimizi anlamıştım. Aynı anda indikten sonra restoranda girdik ve bir masaya oturduk. Garson gelip siparişleri alınca konuşmaya başladık.
"Nasıldım sahnede?"
"Dürüst olmak gerekirse hayal kırıklığına uğradım." Daha hiç bu kadar gurur duymamıştım.
"Nasıl yani? Beğenmedin mi?"
"Fena değildi." Efsaneydi!
Yüzünün düştüğünü görünce daha fazla bu oyuna devam edemedim şaka yaptığımı belli ederek gülmeye başladım. Kafasını kaldırdığı an beni öyle görünce göz devirerek rahatlıkla arkasına yaslandı. Masada duran elinin üstüne elimi koyup "Çok güzel parlıyordun sahnede." Dedim. Yine o vazgeçilmez gülümsemesini yaparak beni heyecanlandırıyordu. Elimi çektim.
Yemeklerimiz geldi ve yemeye başladık daha hiç konuşmadan. JK'nin aklına bir şey gelmiş olacak ki çatalını bıraktı ve mutsuzca "Yarın bir hafta oluyor..." Dedi. O an boğazımdan geçen lokmayı yutkunamadım. Su içtikten sonra devam ediyordu ki ayağa kalktım ve "Tuvalete gitmem lazım." Diyerek tuvalet yazan yere gittim cevabını beklemeden.
İçeri girdiğim an gözümdeki yaşları tuttum ve yüzüme su çarptım. Şimdi ağlamanın sırası değildi. Aynaya bakarak tembihlerken kendimi içeri bir grup kız girdi. Aynadan onlara çaktırmadan baktım, biri kapıyı kilitlerken biri ceketini çıkarıyordu.
Beynimden gelen kırmızı alarm sinyalleriyle benimle dertleri olduğunu anlamıştım. Arkamı döndüm. Döner dönmez biri saçımı tutarak dizlerimin üstüne düşürdü. İşin tuhaf yanı hiçbir gücümü kullanıyordum. Sanırım Jimin'nin dediği gibi bedenim gittikçe zayıflıyordu. Kendi dünyama gidemezsem daha fazla zayıflayacaktım.
Önümdeki kız karnıma tekme attığı an öksürmeye başladım. Nefes alamamıştım. Aynı şekilde yüzüme tokat atarak ardından yumruk atmıştı. Canım yanıyordu ama hiçbir şey yapamıyordum. Hepsi beni acımasızca tekmeleyerek ölmemi söylerken küfür ediyorlardı.
Burnum kanamaya başlayınca elimle orayı kapadım. Kanımın rengini görürlerse her şey daha berbat olabilirdi. Ben burnumu kapatırken alnımdan ve ağzımdan akan kanları hissedince bütün yüzümü kapattım.
Hepsi bağırarak nasıl vurmak istiyorlarsa öyle vuruyorlardı. Ses çıkarmamaya özen gösteriyordum. Bu olay JK'nin başını yakabilirdi. Sonuçta bir itibarı vardı ve benim yüzümden zedelenmesine izin veremezdim.
Biri saçımı eline dolayıp sert bir şekilde zemine vurduğu an gözlerimi açmakta zorlandım ilk , sonra ise vücudumdaki oluşan morlukların acıları bir anda ağrımaya başladı, çok geçmeden göz kapaklarım kapandı. Duyduğum tek şey "Jungkook'a yaklaşmayı deneme bile bir daha. S*rtük!" deyip gülüşerek tuvaletten çıkışlarıydı...
...
Sizleri seviyorum💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
angel by the wings, rosekook
Fantasyİntihar etmek isteyen bir şarkıcı ve onun ölüm meleği... fantastik #3 / 140421 230320