24

1.5K 145 5
                                    

#HerŞeyİçinÇokGeç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

#HerŞeyİçinÇokGeç

...

Uykuya daldıktan sonra acıyla uyandım. Kolumu kaldıracak güç bulamıyordum kendimde. Saate baktığımda dünyama gitmeyeli sekiz saat geçmişti ve Jimin'in dediği gibi saatler geçtikçe sanki kanım emilircesine zayıf hissediyordum.

Biraz daha onun yanında, onun kokusuyla kalmak istedim fakat beni izleyen tanrı buna izin vermeden canımı yakıyordu. Artık bağıracaktım, işkence gibi geliyordu. Battaniyeyi kaldırdım yavaşça, ayağa kalktım.

Onu son görüşüm olacağı gerçeği beni ağlatmaya başlarken yüzüne yaklaşıp yanağını öptüm. Bu dünyanın en güzel hissiyken ayrılmak zorundaydım. Ayaklarım beni kapıya doğru ilerlettiği sırada arkama bakamadım.

Canım yanıyordu, gitmem lazımdı... Gidiyordum fakat hala canım yanıyordu. Ona dönersem gidemezdim. Gözlerimi değdirmeden çıktım evden. Uzun bir sessizlikle ilerledim fakat bu sessizlik uzun sürmedi. Arkamdan onun sesini duydum.

"Rosé! Nereye gidiyorsun?"

Ne kadar ona bakmak istemesem de ona döndüm. Ağladığımı fark ettiğinde yüz ifadesi değişti. Yanağımdan bir göz yaşı yol gibi akarken zor olsa da gülümsedim ve "Bir hafta doldu... Anlaşma bitti Jungkook." Dedim.

O sırada bir anda her taraf karardı. Beyaz bulutların yerini gri bulutlar alınca aniden yağmur yağmaya başladı. Şimdi olmamalıydı! Şimdi her şey ortaya çıkmamalıydı.

Telaşla etrafa bakındım fakat hiç bir yer kapalı değildi. Saçlarım sırılsıklam olduğu an sırtımdaki karıncalanmadan anladım ki her şey için çok geçti.

JK bana beni sorgulayarak bakıyordu. Hiçbir şeyden haberi yoktu ve az sonra görecekleri onu afallatacaktı. O da ıslanmıştı. Sırtım artık acımaya başladığı an dizlerimin üstüne düştüm.
Bana yaklaşmak için adım attığında elimi kaldırıp durmasını işaret ederek "Gi- ...! Git buradan Jungkook!" Dedim vücudumdaki sancılarla fakat o adım atmaya devam etti. Dayanamıyordum bu yüzden büyük ve parlayan kanatlarım kendini belli edercesine çıkmıştı ortaya. Sırtımdan akan sıvıyı hissederken çaresizlikle kafamı eğdim. Attığı adımı durdurmuştu.

Şaşkınlıkla kanatlarıma bakıyordu. Korkuyla gerilerken yere düştü. Gözlerini kapatıp açıyordu gerçek olup olmadığını öğrenmek adına. Yağmurun durmasını beklemeden ayağa kalktım. O sırada JK "Sen... S-sen nasıl?" Diyerek kekeliyordu. Bana öyle bakmasına alışkın değildim. Bir insan olmadığımı öğrenmişti. Bana asıl şimdi uzaylıymışım gibi bakıyordu. Tek bir kelime edemiyordum.

angel by the wings, rosekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin