#SincapMelek
...
İkimiz kafeden sonra benim bir oyuncak mağazası görmemle oraya girdik. Her yer oyuncak ile doluydu. Burası tam benim mekanım gibiydi. Beni bıraksınlar burada daha da almasınlar keşke. Bütün dikkatimi çeken oyuncakları alıp çocuk gibi ordan oraya koşuyordum.
En son melek kanatları olan bembeyaz tatlı bir oyuncak görünce ona doğru koşup aldım onu. Bu sırada JK çalışanlardan özür dileyerek yanıma gelmişti. Sessizce "Rosé..." Açıkçası onu şu an duymuyordum. Tek odak noktam elimdeki oyuncaktı.
O aniden elimdekini aldı ve yürümeye başladı. "Hey! Ne yapıyorsun? Ben onu..." Daha cümlemi tamamlamadan kasaya gidip onu satın alınca sustum. Yanına gittim, bana oyuncağı verince ondan gözlerimi kaçırarak "Gerek yoktu ama teşekkür ederim." Dedim.
O ise elimi tutup sadece beni mağazadan çıkardı.
"Teşekkür etmek istiyorsan bugün sanki bir randevudaymışız gibi vakit geçirelim olur mu?" Diye sordu. Sağa sola baktı ve "Peşimizde bir sasaeng var. Galiba sevgili olduğumuza inanmıyor ki bizi takip ediyor. Sadece onu atlatana kadar role devam edelim. Uygun mu senin için?"
Çok düşünmeden koluna girdim ve yürümeye başladık. "Dondurma yemek istiyorum." Dedikten sonra gülümsedi. "Tamam dondurma alalım!" Dedi keyifle.
İlk gördüğümüz bir dondurmacıda durduğumuz an bir flaş sesi duydum yakınımızda. Galiba cidden bir psikopat gibi bizi takip ediyordu. JK bana dondurmamı verdi ve o da dondurmasını aldıktan sonra yavaşça yürümeye başladık dondurmalarımızı yerken.
"Garip değil mi?"
Dondurmamı yemeyi bırakıp ona baktım. "Ne garip değil mi?" Arkasına baktıktan sonra elime kaydı bakışları. Önüne dönerken elimi tuttu ve "Dört gün öncesine kadar ölmeyi diliyordum ama şu an tek dileğim senin beni konserde görmen." Deyip sanki utanırcasına gülümseyince dayanamayıp ben de gülümsedim.
Galiba insan olsaydım düşünmeden ondan hoşlanabilirdim. Ama benim tek yapmam gereken başından beri belliydi. Sessizce uzaklaşmak...
"Konserine gelmek için ne yapmalıyım?"
"Gelecek misin?"
"Evet... Yani isterim. Bir bilet almam gerek değil mi?"
Kolumun altındaki koca oyuncak ve diğer elimde eriyen dondurmamla ne kadar ciddi durmaya çalışsam da o benim aksime kahkaha atmaya başladı. Sonra ise "Özür dilerim ama sincaba benziyorsun." Deyip bir daha gülmeye başladı.
Göz devirerek dondurmamı yemeye devam ettim fakat yüzüme bakınca beni durdurdu. Cebinden çıkardığı mor mendilini dudağımın kenarına götürerek galiba orada kalan dondurmayı silmişti.
"Bilet almana gerek yok. Benim misafirim olarak davetlesin."
Daha çok onunla göz teması kurmaktan kaçınarak "Aa... öyle mi? Benim de param yoktu zaten." Deyip saçmalamada bir level daha atladığıma göre devam edebilirdik yürümeye. Hızlı hızlı yanından uzaklaşırken o da çok geçmeden yanıma geldi.
Beraber o yol boyunca yürümeye devam ettik. Dondurmalarımız bitti fakat sohbet edip yine yürümeye devam ettik. Ona en sevdiğim renkleri söylemekten başka bir şey söyleyememiştim. Ne anlatabilirdim ki? 'Bizim orda da herkes ölüm melekliği yapıyor' mu diyecektim?
"Hep ben konuştum. Biraz sen anlat. Hakkında tek bildiğim mor ve beyaz renklerini sevdiğin. "
"Sen sor... Benim aklıma pek gelmiyor."
Biraz düşündü ve aklına bir şey gelmiş olacak ki başını kaşıyıp biraz da boğazını temizledikten sonra "Hayatında birileri var mı?" Dedi. Jim'den mi bahsediyordu acaba?
"Eğer sahildeki kişiden bahsediyorsan... O sadece yakın bir arkadaşım."
"Hiç öyle demiyordu açıkçası."
Hafif kaşlarını çattığını görünce "Galiba biraz seni ölçmek istedi." Dedim sessizce.
"Neyi ölçmek anlamadım?'
"Kıskanıp kıskanmadığını ama zaten seni-"
"Kim! Ben mi kıskandım? Seni mi kıskandım? Hayır hiçte bile..."
Aniden söylediklerim karşısında panik olup ardı ardına sorular sorunca onu sakinleştirmek için öyle bir şey olmadığını söyleyecektim fakat ben daha ağzımı açmadan o kendi kendine sakinleşti ve gözlerini her zamanki gibi kaçırmak yerine bana bakarak "Evet, Seni onun yanında görmek beni sinirlendirdi ve bu kıskançlıksa... Seni kıskandım Rosé." Dedi ciddi bir sesle.
Yine aynı şey oluyordu. Yine kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu ve yine elimin içi terlemişti. Biraz sonra heyecanlanıp saçmalamaya başlardım belki de ama o bunun olmasına izin vermeden derin bir nefes verdikten sonra "Hoşuna gitmedi sanırım... Bunu da unutalım en iyisi." Deyip yüzünden belli olan hayal kırıklığı ile beni beklemeden yürümeye başladı.
Ne yapmam gerekti? Yanına gidip onun dediği gibi unutarak hiçbir şey olmamış gibi davranacaktım ya da... Yine yanına gidip elini tutarak odadaki kadın kıyafetlerin sahibini mi soracaktım?
Düşünmeyi bırakıp yanına koştum...
...
Sizleri seviyorum💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
angel by the wings, rosekook
Fantastikİntihar etmek isteyen bir şarkıcı ve onun ölüm meleği... fantastik #3 / 140421 230320