🎭12. BöLüm🎭

90 5 26
                                    

Hoşgeldiniz.🎭
Bir saniyenizi ayırıp, bölümü voteler misiniz?

Serin hava, üzeri karla kaplı birçok çam ağacı, ilerledikçe bağımsız kalaraktan ortaya çıkan minik klübeler ve dağ evleri dahası önümüzdeki upuzun dümdüz bir karlı yol...

Bu yürüyüşün kısa olacağını söylemişlerdi. Ancak sanki bana çok uzun bir zamandır yürüyormuşuz hissi takılıyordu. Herkes kendi arkadaşlarının yanında yürüyorlardı. En önde ise hocalar ekibi bulunuyordu. Benim yanımda ise her zamanki gibi Alara vardı. En arkalara doğru Arman'ın arkadaşları Sarp Yüklen ve Onur Tiryaki vardı. Bir konu hakkında tartışıyor gibi görünüyorlardı.

Gözlerim kızaran ellerim arasında gidip geldi. Evet, hava serindi ancak bu çokta fazla fark edilmeyecek gibiydi. Bugün gerçekten ilginç bir havaya sahipti.

Şu Anita ve diğer arkadaşları moda hakkında konuşuyorlardı. Alara'da şu moda konularına bayılırdı. Bu yüzden içten içe onların konuşmalarına kulak misafiri olduğundan emindim. Bu olayı düşündükçe yüzümde istemsizce bir gülümseme belirmişti. Alara ve onların konuşmalarını dinlemek ha?

''Sen neye gülüyorsun öyle Adelya?'' dedi, Alara. Bunun olacağını biliyordum... ''Hiç, sadece aklıma öylece komik bir şey takıldı. Hep birlikte mi gülmemiz gerekir? Bazen bazı şeylere tekte gülmek gerek.'' dedim.

Alara bu sözlerime karşılık olayı fazla uzatmadı. Başımı Alara'nın olduğu taraftan tam çekecekken bir şey fark ettim. Tam da sol taraftan...

Önce bana sanki bir karartı gibi geldi. Daha sonra insanların ilerlemesi ile önüm daha da aydınlandı. Herkes tek tek önümden film şeridi gibi ilerledi. Ta ki o en son grup önümden geçip gidip, önümde hiç insan kalmayana kadar...

Peki ya karşımda ne mi duruyordu?

Siyahlar içinde duran ve yüzüne tekrardan aynı renkte bulunan kar maskesi takmış bir adam... o ağaçların içerisinde bu adamın ne işi vardı? Üzerinde siyah çok uzun bir pelerin vardı. O pelerinin şapkasını ise kafasına geçirmişti. Bu kadar uzaktan göz rengini ve çevresini tanımlayamıyordum.

Dürüst olmak gerekirse biraz tırsmıştım. Yüzümdeki gülümseme bir anda solmuştu. Bedenim bir ürperti ile titrerken, karşımdaki bu adam bana işaret parmağı ile sus işareti yaptı. Ardından elini siyah kumaş pantolonunun cebine attı. İçinden siyahla kaplı bir telefon çıkardı ve bana telefonu işaret etti.

Bu ne anlama geliyordu? Bu adam bana aramızda bu kadar mesafe varken ne anlatmaya çalışıyordu? Özellikle de ismini cismini bilmediğim bir adam! Derken telefonumun melodisi kulaklarıma yayıldı. Bu daha önce duyduğum bir sesti. Partideyken de bu sesi duyduğumu hatırlıyordum.

Yavaşça elime telefonumu alıp kaldırdım. Tam da düşündüğüm gibiydi. O bildirim o uygulamadan gelmişti. Yani Pandoly'den...

Uygulamayı açtım. Mesajlar kısmına girdim. Gelen mesaj o kişidendi, Anon-00192200'dan. Yazının üzerine tıkladım ve sohbet sayfası açıldı. En son yazdığımız yazılar yerli yerindeydi. En son 'Tanışıyor muyuz?' yazdığım soruya yanıt gelmişti. Yazıyı okumam ile ufak bir şok yaşadım.

ZAMANLA SEVGİLİ ADELYA. ZAMANLA TANIŞACAĞIZ...

Adelya mı, ismimi biliyor muydu? Peki ya, nasıl? Yazmak için mesaj yazma yerine tıkladığımda ekran bir anda karardı. Simsiyah duran ekranda birkaç yere basmaya çalıştım. Ancak ekran tekrardan eski haline dönmedi. Tanrı aşkına! Az önce çalışan şu aptal telefonun şimdi nesi vardı?

SANSÜR PERDESİ {+18}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin