Hoşgeldiniz.🎭
Bir saniyenizi ayırıp, bölümü voteler misiniz?BİRKAÇ GÜN SONRA
Hayatta bazen şaşırdığınız durumlar olurdu. Bazen inanamadığınız, ya da inanmak istemeyeceğiniz. Olaydan uzak kalmak ve sadece problemsiz bir hayat sürmeyi dilediğiniz. Susmak istediğiniz, düşünmek istediğiniz ya da size akıl vermesini istediğiniz biri gibi... ya da sadece kafanızı dinlemek için zaman üretmeye çalıştığınız.
Benimde tam bu şekilde olmuştu.
Arman bizim okula geldiğinden beri kızların tek gözdesiydi. Sınıfındaki kızlardan tutta diğer hepsine kadar birçok kız onu tutuyordu. Hatta tutmayı bırakın, kızlar ona tapıyordu tapıyordu!
O, hocaların bile ilgisini çekmeyi başarmıştı. İki adet erkek arkadaşı bulunuyordu. Ancak onlarla sadece öğlen yemeğinde görüşüyordu. Bunun dışındaki zamanlarda sürekli yanında kızlar bitiyordu. Onlarla birkaç sohbet edip, kafa dinlemeye dışarı çıkıyordu.
Şu okulda Arman'a gösterilen sevginin gramını dahi görememiştim. Açıkçası çevresi olduğu için gerçekten bu durumdan rahatsızdım. Çünkü ben hiçbir zaman bu kadar çok tutulup, sevilmemiştim.
Ezilip, büzülen bir öğrenci değildim. Dalga konusu olan ya da işkenceye maruz kalan bir ucube de
değildim. Sadece ona gösterilen hayranlık ve sevgiden mahrumdum."Buyurun kahveniz küçük hanım." diye düşüncelere dalmış bana doğru seslendi kantin görevlisi. "Teşekkür ederim. Kolay gelsin." dedim, düşüncelerimden ayrılıp kadına doğru hoş bir yüz ifadesi bırakarak.
Sıcacık kahvemi iki elimin arasına aldım. Havalar bu aralar bir iyileşiyor bir kötüleşiyordu. Bu durumun ortası yoktu. Her ne kadar kalın giyinilse de; soğuktu işte. Soğuğun önüne geçilmiyordu.
Partinin yapıldığı zaman geçeli birkaç gün oluyordu. O gün Alara'nın bana söylediklerinden sonra tekrar masamıza geri dönmüştük. Abim elbette ki ağızımı aramaya çalışmıştı ancak Alara buna izin vermemişti. Bütün akşam boyunca, öylece sessizce eve geri dönmemizi beklemiştim. Eve geri döndüğümüzde ise abim sadece holde bana gülümseyip, odasına çekilmişti.
"Ah!" diye boş kalan ellerimle üzerime doğru baktım. Tanrı'm şimdi bunun sırası mıydı? "B-Ben çok üzgünüm. İyi misin?" dedi, karşımdaki bu oğlan kekeleyerek. Üzerimdeki kahve sıcaklığı, tenime bütün bütün yapışırken sadece kafamı sallayabilmiştim.
Olamaz çok sıcak!
Dişlerimi bağırmamak için sıkı tutuyordum. Her an ellerimi serbest bırakıp, kahveyi dökebilirdim. Bu kahve öylesiye sıcaktı ki; anlatamazdım. "Bekle, sana yardım edeyim." dedi, cebinden bir peçete çıkartıp, peçeteyle üzerimi silmek isteyerek.
Ayakkabılarımın içerisinde ayaklarım kıvranıyordu. Bir aşağı bir yukarı... olabildiğince yüzümü buruşturmamaya çalışıyordum. İnsanlar neden önüne bakıp, yürümezlerdi ki? Görmüyorlar mıydı, elimde bir kahve bardağı olduğunu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANSÜR PERDESİ {+18}
Misteri / ThrillerKaranlık bir internet sitesi... Ve daha önce yüzünü hiç görmediğim bir adam... Gerçekten böyle birisini sevebilir miydiniz? Size yakın olup olmadığını bilmediğiniz, Hayatı hakkında hiçbir bilgi bilmediğiniz, Sadece internet sitesinden konuştuğunuz...