Hoşgeldiniz.🎭
Bir saniyenizi ayırıp, bölümü voteler misiniz?GİRİŞ
Bir gülün ne kadar kıymetli, hoş kokulu ve bir o kadar da paha biçilemez olduğunu çoğu kişi bilir. Herkes kadın erkek farksız, kendisi için ya da sevdiği için bir gül koparmıştır.
Hiçbir şey olmasa bile o gül yapraklarına dokunmak apayrı bir şeydir. Çünkü o doku, o his hiçbir çiçekte yoktur. Tanrı bunu sadece bir güle bahşetmiştir. Hiçbir çiçeğin aynı olmaması... işte bu da her kızın aynı olmamasına birebirdir.
Gül elbet güzeldir. Elbet hoş kokar. Ancak herkesin mutlaka gözden kaçırdığı bir şey vardır ki; o da gülün dikenleridir. O dikenlerden herhangi birisine istemeden bile olsa dokunduğunuzda, ne kadar sivri ve can alıcı olduğunu bilirsiniz.
İşte kızlarda böyledir. Kendi ailelerine -diğer daldaki güller- dokunulmasını istemezler. Dokunulduğu anda, dikenlerini batırmak ve bir koruma oluşturmak için sizin o dikenlere dokunmanızı beklerler.
Güçlü bir kızın başaramayacağı ya da yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Sınırları istedikleri kadar zorlarlar. İntikam almasını çok iyi bilirler. Tek yapılacak olan, ona bulaşmamak ve uzak durmaktır.
——
Artık evimdeydim. Biricik ailemin yanında, ait olduğum yerde. Babaannemle birlikte evin kapısını çalmak için sabırsızlıkla bekliyorduk. Onları gördüğümde ne yapacağımı inanın bilmiyordum.
"Hazır mısın Adelya?" dedi, babaannem. Heyecandan ne yapacağımı bilemez bir durumda öylece titreyen ellerimi tutarak.
Gözlerimi mermer taşından ayırıp ona doğru çevirdim. Sıkıca gözlerimi yumdum ve tekrar açtım.
"Hazırım babaanne."
Babaannem zili çaldıktan sonra kapı kısa bir süre sonra Heytes tarafından açıldı.
"Efendim? Siz Amerika'da değil miydiniz burada ne işiniz var?!"
Heytes'in önümde öylece dururken o şaşırmış olan suratına bakmak beni ister istemez duygulandırmıştı.
"Eve geri dönen beni istemiyor musun Heytes? Yoksa beni özlemedin mi?" dedi, şakayla karışık bir şekilde valizlerimi yavaş yavaş içeriye alarak.
"Olur mu hiç öyle şey efendim? Elbetteki de sizi özledim. Bekleyin, yardım edeyim."
Heytes valizleri içeriye almamıza yardım ettikten sonra ona sıkıca sarıldım. Sanırım bu bir insanın hizmetçisine yaptığı ilk duygusal hareketti. Tanrı'm onu bile çok özlemişim!
"Amerika nasıldı efendim?"
Heytes'in sorusuna tam cevap verecektim ki; içeriden annemin sesini duymam kısa sürmedi.
"Heytes, gelen kim?"
Annemin salonun köşesini dönüp, antreye gelmesi ile beni görüp, duraksaması bir olmuştu. Üzerinde kolları açık beyaz tüylü bir bluz ve altında da siyah bir kalem etek vardı.
Demek ben yokken tasarımcılara hiçbir şey yaptırmamıştı. Her şeyi olduğu gibi bulmak güzeldi.
"Adelya?" dedi, annem. Titreyen sesiyle. "Ben geldim anne. Kızın geri döndü." dedim, kendimi tutamayıp, gözyaşlarımı salarak.
Annemin bir anda yanımda bitip, sarılması ile o da benim gibi gözyaşlarını tutamadı ve ikimizde ağlamaya başladık.
"Sensiz masamızda hep bir eksik hissettik."
![](https://img.wattpad.com/cover/198483970-288-k4542.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANSÜR PERDESİ {+18}
Misterio / SuspensoKaranlık bir internet sitesi... Ve daha önce yüzünü hiç görmediğim bir adam... Gerçekten böyle birisini sevebilir miydiniz? Size yakın olup olmadığını bilmediğiniz, Hayatı hakkında hiçbir bilgi bilmediğiniz, Sadece internet sitesinden konuştuğunuz...