Bölüm 8

368 42 38
                                    


''Tanıyabileceğiniz en sakin insandı.''

Burnunu çekip gözlerini sertçe sildi. Başkalarının yanında ağlamaktan hoşlanmıyor olmalıydı. Yine de en yakın arkadaşından bahsetmek duygusallaşmasına neden olmuştu. Yeniden başlamadan önce Jongin'in ona uzattığı bardaktan bir yudum su içti. Anlaşılan esmer de bazen anlayışlı olabiliyordu.

''Ofiste kimseyle bir problemi yoktu. Herkes onu severdi.''

''Ondan en son ne zaman haber aldınız?''

Dizlerime yasladığım kollarımla öne doğru eğilip sordum. Derin bir nefes aldı. Konuşmanın onun için zor olduğu ortadaydı ama arkadaşının katilini bulmamız için söyleyeceği en küçük bilgiye bile ihtiyacımız vardı.

''İzin aldığı günün ertesi günüydü. Benimle her şeyini paylaşırdı ama izin aldığını söylememişti. Ben de ertesi gün onu aradım. Ailesiyle küçük bir problemi olduğunu ve onu çözmesi gerektiğini söyledi. Birkaç günlüğüne şehir dışına gideceğim, seni sonra ararım dedi.''

Küçük bir hıçkırık yeniden sessizleşmesine neden olurken burnunu sildi. Kıvırcık uzun saçları omuzlarını aşıp öne doğru dökülmüştü. Burnu ve gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Solgun ve bitkin görünüyordu. Ölen arkadaşına ne kadar değer verdiği yüzüne bakılarak bile anlaşılabilirdi.

''Sonrasında ondan bir daha haber alamadım.''

Saçlarını geriye atarken bana baktı. Anlayışlı göründüğümü umarak başımı salladım. Not aldığım kalemi istemsizce daha sıkı tutmaya başladığımı da sızlamaya başlayan eklemlerimle anlamıştım.

''Şüphelendiğiniz herhangi biri ya da öncesinde arkadaşınızın yaptığı tuhaf herhangi bir hareket... En küçük şey bile yardımcı olacaktır.''

''Son zamanlarda... He Ran normalde çok neşeli biridir ama... Bilemiyorum. Son zamanlarda durgunlaşmış gibiydi. Ailesiyle pek iyi anlaşamazdı. Sorduğum zaman hep bunu söylerdi ama ben başka şeyler olduğundan şüpheleniyordum. Yine de bir şey bildiğim yok elbette.''

''Bir erkek arkadaşı var mıydı?''

''Vardı. Ama uzun zaman önce ayrıldılar. Serserinin tekiydi. He Ran'ın neden onun gibi biriyle birlikte olduğunu bile anlamamıştım açıkçası. Zaten ilişkileri uzun sürmedi.''

Jongin'e kısa bir bakış attım. Onun da aynı anda bana bakmasıyla derin bir nefes aldım. Muhtemelen aynı şeyi düşünüyor olmalıydık. Serseri bir eski erkek arkadaş başlamak için en doğru noktaydı.

''İsmini ya da nerelerde takıldığını biliyor musun?''

Başını sallayıp Jongin'i onaylayan kızla arkama yaslandım. Jongin gerekli bilgileri alırken bakışlarım bekleme salonun içeriye açılan geniş penceresine kaydı. Çalışanları bir süre izledim. Bakışlarım daha öncesinde konuştuğumuz birkaç kişinin üzerinde fazladan dolandı.

''Bu numaram. Aklına gelebilecek en basit şeyde bile aramaktan çekinme.''

Jongin küçük bir gülümsemeyle söyledi. Kıza sempati duyuyor olmalıydı. Minyon tipli, kıvırcık saçları, büyük gözleri ve küçük yüzüyle karşımdaki genç kızın herhangi birinin sempatisini kolaylıkla kazanmasına şaşırmazdım. Ama söz konusu Jongin olunca bunu biraz olsun garipsediğimi inkar edemezdim.

''Neye takıldın?''

Jongin yavaşça koluma dokundu. O dikkatimi çekene kadar daladığımın farkında bile değildim. Başımı iki yana salladım.

''Önemli bir şey değil. Gidelim mi?''

Pek de kısa sürmeyen soruşturmanın ardından binadan çıkıp arabaya bindik.

Şizofrenik DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin