Son günlerde bedenimi fazla yormuştum. Öyle ki uykusuzluğa alışkın olmama rağmen kolayca daldığım uykumdan uyandığımda neredeyse gün ortası olmak üzereydi. Uykumu fazlasıyla almış olmama rağmen üzerimden atamadığım uyuşukluğumla yavaşça araladığım gözlerim esmerin bir karış kadar uzağımdaki yüzüne açılırken bütün yorgunluğuma rağmen gülümsemeden edemedim. Onu en son masamda çalışırken bırakmıştım. Ne zaman uyumaya karar verip yanıma kıvrılmıştı bilemesem de hafifçe aralanmış dudakları, anlına dökülmüş saçları ve arada kıpraşıp duran kirpikleriyle esmer hemen karşımdaydı.
Kıyafetlerini değiştirmemişti. Dolabımdan rahat edeceği birkaç giysi almasını umursamazdım ama yapmamıştı. Her an kalkacakmış gibi görünüyordu. Yatağımın öylesine uç bir köşesine yerleşmişti ki azıcık bile hareket etmeye çalışsa düşebilirdi. Birkaç dakikalığına dinlenmek için yanıma yanaşmış ve uyuya kalmış gibiydi. Evimde kaldığı hemen her seferinde salonumda uyurdu. Ama Jongin onunla yaptığım son konuşmada beceriksizce de olsa anlattığım beni görmüş olmalıydı ki ben uyurken yanıma kıvrılabilmişti. Bu iyiydi. En azından biraz olsun rahatlamama neden oluyordu.
Yavaşça kıpırdadım. Biraz olsun kendime gelmek için gerinecektim fakat o an hissettiğim başka bir şey bütün hareketlerime engel oldu. Bakışları aşağıya gevşekçe yanımda duran kendi elime ve ona sıkı sıkıya tutunmuş diğer ele kaydı. Bedenimi yana atıp bakışlarımı boş tavanıma çevirdim. Jongin adil oynamıyordu.
''Uyandın mı?''
Sessizlikle geçen birkaç saniyenin ardından ara ara kapanıp duran gözlerim hemen yanımda yükselen kalın ve boğuk sesle tamamen aralandı. Başım o yöne kaydı. Onu sessizce onayladım. Gülümsedi. İkimiz de kalkmak için en ufak bir harekette bulunmadık.
''Neden kendini bu hale soktuğunu da merkeze gitmeyi reddettiğini de anladım.''
Başıyla arkasını, masamı, işaret etti. Bütün notlarımı okumuş olmalıydı. Derin bir nefesi yavaşça verdim.
''Ama...''
Elimi tutan eli yavaşça tenimden uzaklaştı. Bunun için neredeyse sızlanmak üzere olduğumu fark ettiğim an dudaklarımı birbirine sıkıca bastırdım. Ama esmer ne istediğimi biliyormuş gibi çektiği elini usulca yanağıma kaydırdı. Başparmağının yumuşak hareketlerle tenimi okşamaya başlaması yeniden uykuya dalmama neden olacak gibiydi.
''...ama neden kendini bu kadar zorladığını anlamadım.''
''Adam kendi ağzıyla itiraf etti Jongin. Cinayet işleyecek ve...''
''Bana gelmedin. Bir kez bile yanıma gelip ne halde olduğunu anlatmadın. Burada kendini neredeyse bayılacak kadar uykusuz bırakmanı söylemiyorum bile.''
Haklıydı. Organizeye yardım ettiği için sinirlenmiş, itiraf etmesi zor olsa da, biraz kıskanmıştım. Young-woon iki kez karşıma çıkmıştı. Ona söylememiştim. Cinayet işleyeceğini itiraf etmişti. Jongin dün akşam kapıma dayanmasa haberi bile olmayacaktı. Açıkçası onu da bu işin içine çekmek istemiyordum. Jongin'in benim yüzümden zarar görecek olması istediğim son şey bile olamazdı. Gerekçem ne olursa olsun ondan gizlenmiştim. Ve aynı şeyi o bana yapmış olsaydı şimdi esmerin yaptığı gibi yanağını şefkatle okşamazdım. Hayır. Büyük ihtimalle benden tonlarca azar işitir ve sert bir de yumruk yerdi.
''Üzgünüm. Sadece...''
Elleri yeniden tenimi terk ederken esmer oyalanmadı. Yataktan hızlıca doğrulmasını izledim.
''Sorun değil. Artık yanındayım. Sana güzel bir kahvaltı hazırlayacağım. Günlerdir doğru dürüst beslenmediğinden eminim.''
Kaşlarımı çattım. Jongin garip davranıyordu.