Bölüm 3

433 53 42
                                    


''Davadan alındın.''

Lee Sang Yoon'nun sakin bir ses tonuyla gözlerimin tam içine bakarak söylediği şeye iç çekmemek için kendimi tutmak zorunda kaldım. Adam baş komiserimizdi ve ben başımın belaya girmesini falan istemiyordum. Bu yüzden kafamı sallayarak kısaca anladığımı gösterdim ve sessiz kaldım. Johnny'nin hemen yanımda dirseğiyle beni dürtmesini de görmezden geldim.

''Sonuçlanmayan ilk davan için tebrik ederim.''

Johnny bana iyice sokularak yavaşça fısıldadı. Gözlerimi devirdim. İçeriye bir suçlu tıkamamış olsam da dava benim açımdan kesinlikle sonuçlanmıştı. Demek istediğim savcı dahil herkes suçlunun kim olduğunu gayet iyi biliyordu ama kimse adama elini ile sürmeye cesaret edememişti. Bundan nefret ediyordum. Aylarımı harcayarak hakkında türlü deliller elde ettiğim adamın işin sonunda elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşmaya devam etmesi beni delirtiyordu hatta. Yine de ne kadar uç noktada olduğumu göstermemek için harcadığım büyük çabayla birlikte önümdeki şişeden büyük bir yudum su içtim.

''Jongin. Sende durumlar nasıl?''

Derin bir nefes aldım. Kim Jongin son aldığı davayla ilgili ne aşamada olduğunu detaylıca anlatmaya başlarken masaya dayadığım direklerimle çenemi ellerimin arasına aldım. Bundan da nefret ediyordum işte. Ben davamı doğru dürüst sonuçlandıramamışken onun böylesine rahat çalışmış olması sinir bozucuydu. Bu yüzden dikkatimi anlattıklarına verebildiğim pek söylenemezdi. Daha çok yanındaki Joy'a aldığı notları gösterip duran Seulgi'yi, yorgun olduğu her beş dakikada bir esnemesinden belli olan Jaemin'i ve Jongin'in anlattığı şeyleri arada kafasını sallayarak dinleyen Sang Yoon'u izledim. İçinde kocaman bir masanın etrafında sıralanmış onlarca sandalye ve kapının hemen yanında bulunan dolabı dolduran birkaç dosyadan başka bir şey olmayan odayı inceledim. Tavandaki spot lambalar bile o an için Kim Jongin'den daha ilgi çekici olabilirdi. İçlerinden biri yanmıyordu.

''Eklemek istediğin bir şey mi var Johnny?''

Kim Jongin'in aniden yükselen sesi irkilmeme neden olurken ellerim arasından kayan başımla dengemi zorlukla toparlayabildim. O an için tembellik yaparken yakalanmak umurumda değildi. Koca toplantı masasının etrafında toplanan herkes arkadaşımdı. Sang Yoon'un söylediklerinin canımı sıktığını bilecekleri kadar yakındık hepsiyle. Ama Kim Jongin'in yanımda oturuşunu dikleştiren Johnny'e dönmeden önce birkaç saniye fazladan üzerimde dolanan bakışları hoşuma gitmiyordu işte.

''Sadece etkilendiğimi söylemek istemiştim. Bu kadar kısa zamanda aldığın yol inanılmaz.''

Johnny hemen yanında ona attığım keskin bakışları görmezden geldi. Kim Jongin kısa bir baş sallamayla teşekkür edip konuşmasına döndü. Ben iç çektim. Toplantı bitene kadar da sessizliğimi korudum.

''Canını bu kadar sıkmana gerek yok.''

Odadan çıkar çıkmaz Seulgi koluma girerek söyledi. Omuz silktim.

''Canımı sıkmıyorum. Böyle olacağını biliyordum zaten.''

''Yalan söylemekte düşündüğünüz kadar iyi değilsiniz Komiser Oh. Normalde asla bu kadar sessiz olmazdın. Jongin'in lafının kesilmeden, bu kadar sakin yaptığı ilk konuşması olmalı.''

Dudaklarımı büküp yeniden omuz silktim. Kıkırdadı.

''Pekala. Boşta kalman benim işime yarayabilir. Yardımına ihtiyacım var.''

''Jaemin neden yardım etmiyor?''

Seulgi bıkkın bir ifadeyle gözlerini devirdi. Tuttuğu kolumdan çekiştirerek beni masasına iyice yaklaştırdı. Partnerini bir kenara bırakıp yardım için bana gelmesi garipti işte.

Şizofrenik DuygularHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin