''Seni polise şikayet edeceğim sanırım.''
Annem elleri belinde salonuma çatık kaşlarla bakarken söyledi. Chanyeol hemen yanımda onun bu dediğine seslice gülerken ben derin bir nefes aldım. Akşamdan kalmalığımı üzerimden henüz atamamıştım bile. Ama bu annemi de Chanyeol'u da ilgilendirmiyor gibiydi. Başımın şimdi daha çok ağrıdığını hissedebiliyordum.
''Bahsettiğin polis babam değilse benim için sorun yok.''
Elimdeki kağıtları şöyle bir sallayıp söyledim. Annem gözlerini devirdi.
''Ciddiyim Oh Sehun. Bu dağınıklığının adli bir cezası falan olmalı.'' Durup Chanyeol'a baktı. ''Bu yasal mı?''
Uzun boylu arkadaşım evimi ilk kez görüyormuşçasına etrafa bakındı. Annemin tarafını tutması yüzümü buruşturmama neden olurken karın boşluğuna dirseğimle yavaşça vurdum. Elbette ki gereğinden fazla tepki verdi.
''Dün biraz içmiştik.''
Dakikalardır okumaya çalıştığım cümleye döndüm. En azından biraz olsun çalışmama izin verirler sanıyordum ama dediğim gibi, annem de Chanyeol da bugün için bana hayatı kolaylaştırmamaya söz vermiş gibiydiler.
''Ve bugün evdesin?''
Gözlerimi sıkıca yumup derin bir nefes aldım. Evet. Kim Jongin'le, akşamında bayılacak kadar sarhoş olmama neden olacak kadar, büyük bir tartışma yaşamıştık. Kendimce esmere bir savaş açmıştım. Yapmayacağım demesine rağmen kışkırtmıştı beni çünkü. Ona asla yenilmeyecektim. Chanyeol duyduğu ilk seferde yan bir gülüşle büyük konuştuğumu söylemişti ama yapacaktım. Kim Jongin'e açtığım savaşı ben kazanacaktım. Bundan emindim. Yine de delicesine içtiğim bir günün ertesi sabahına hiçbir şeyle savaşamayacak durumda uyanmıştım. O yüzden bugünlük kendime izin vermiştim. Kafamı toparlayacak ve davama odaklanacaktım. O herifi yakalayıp içeri tıkacaktım. Bu yüzden bugün için evde kalmaya karar vermiştim işte. Merkezde Johnny başımdayken kafamı falan toparlayamazdım. Annemi ve Chanyeol'u hesaba katmamam benim suçumdu elbette.
''Birilerinden kaçıyor.''
Gözlerimi kocaman açıp Chanyeol'a dönmem hemen yanımda yayılarak oturan arkadaşımı zerrece etkilemedi. Hatta yüzündeki gülüşün büyümesini dehşet içinde izledim.
''Kimseden kaçtığım falan yok.''
Elbette yoktu. Karşısında senden korkmuyorum diye haykırdığım adamdan kaçacak değildim.
''Kimden kaçtığın umurumda değil bebeğim. Eminim halledersin. Yine de delicesine içip burayı bu kadar dağıtmayı bıraksan iyi olur. Toplayana kadar canım çıktı.''
Beni dinledikleri yoktu. Bu yüzden gözlerimi devirip sessiz kaldım. Annem evde her şeyin kendince düzenli olduğuna karar verene kadar etrafta gezinip söylendi. Sonunda kendimi yormamam konusunda uzun bir konuşma yapıp gitmek için hazırlanırken onu onaylamak dışında bir şey yapmadım.
''Ve izin aldığın günlerde çalışmayı bırak. Eve gelip dinlenebilirsin.''
Gülümseyerek onu geçiştirmem karşısında derin bir nefesi sertçe verdi. Kendisi de farkında olmalıydı ki evde babamla yaşayacağım olası tartışmalar beni dava üzerinde sabahlamaktan çok daha fazla yorardı.
''Kendine dikkat et.'' Bana sıkıca sarılıp Chanyeol'a döndü. ''Sen de.''
Kapıyı arkasından usulca kapatırken iç çektim. Salona yeniden dönerken kısık gözlerimle Chanyeol'a sessizce hesap sordum. Gülmek dışında bir şey yapmaması canımı sıkıyordu.