Karım!

365 35 0
                                    


Kapının aniden açılmasıyla birlikte karşılıklı sandalyelerde oturan kişiler bana bakmışlardı. Yanılmamıştım bu benim Keremim idi. Kerem tam içeri gireni sekreter kızın deyimiyle fırçalamaya hazırlanmışken benimle göz göze gelince yerini şaşkınlığa bırakmıştı. Sekreter kız telaşla içeri girmiş ve birkaç türlü özür kelimesini sıralıyordu. Arkamdaki şaşkın adamın donup kaldığına emindim. Tam karşısındaki kumral kadın yerinden kıpırdamamıştı bile. Hatta bir şaşırma belirtisi bile göstermemişti. Ben aklımda binlerce soru kararlı adımlarla şaşkın kocamın önüne beyaz kâğıdı koymuştum. "Bunun acil imzalanması gerek. Adamcağız karısına geç kalıyor!" demiştim ve karısı kelimesini bilerek vurgulamıştım.

Kerem, şaşkınlığını biraz olsun üzerinden atarak önündeki kâğıda odaklanmış ve okuduktan sonra altına imzasını atmıştı. Ben de yaptığım şey gayet normalmiş gibi kâğıdı önünden almış ve kapının önünde tahmin ettiğim gibi donup kalmış olan adama uzatmıştım. Sekreter kızı ve şaşkın adamı dışarıda bırakacak olan hamlemi yapmış ve kapıyı hızlıca kapatmıştım.

Ona yüzümü döndüğümde ilk defa şaşırmanın dışında bir tepki vermişti. "Gülnihal, senin ne işin var burada?" demişti.

"Sürpriz yapmak istemiştim. Galiba başardım" Diyerek gülümsemeye çalıştım. Dışarıda duyduğum şeyi sormaya cesaretim yoktu çünkü.

"Evet! başardın" demişti sakin kalmaya çalışarak.

O an hâlâ koltuğunda paşa gibi oturmuş bizi izleyen kadına çevirdim bakışımı "Hanımefendi kim?" diyerek sormuştum ve aynı soruyu o da benim için sormuştu Kerem'e.

Kerem ikimiz arasında bakışlarını gezdirdi. Bir süre sonra tek bir cümle çıktı ağzından "Karım!"

Bu öyle bir cümleydi ki acaba hangimiz için söylenmişti. İkimiz de üzerimize alınabilirdik. Öyle bir muallakta soruydu ki acaba hangimiz onun karısıydık. Bir an kendimden şüphe bile etmiştim. Hatta o kadının bile yüzünün hali değişmiş tuhaf bir bakış atmıştı bana.

"Seni beklemiyordum Gülnihal!" demişti. "Geleceğini bana bildirmeliydin"

Gayet sakin olmaya çalışarak ve karım kelimesinin kendime ait olduğunu düşünerek kendimden emin bir şekilde kocama bakmıştım. "Aslında annem sürpriz yapmak istiyorum dememe rağmen sana bildirmiştir sanıyordum. Biliyorsun tayin işimi çözdüm ve yanındayım." Demiş ve gülümsemiştim.

Kocam ise sadece düşünceye dalmıştı. Aslında böyle beklemiyordum en azından bana sarılabilirdi. Her şeyden önce biz iki yakın arkadaştık ve arkadaşlar birbirlerini uzun zaman görmeyince birbirlerine sarılırdı. Üstelik onun bütün sırlarını bilirdim ama ilk defa bilmediğim bir sırrı tam karşımda duvar gibi duruyordu. Ben bu sırrı öğrenmek için çıldırıyor ama bir yandan da canımın yanacağını hissederek duymak istemiyordum.

"Kim olduğunu söyledin mi kimseye?" demişti ve bu defa sesinde endişe vardı.

Onu iyi tanıyordum sırlarına rağmen onu en iyi ben tanıyordum. Endişesinin altında bir yalan gizliydi ve o yalan sadece birkaç adım önümdeydi. Onu daha da endişelendirmeye çalışarak "Senin karın olduğumu söyleyip söylemediğimi mi merak ediyorsun? " demiştim.

Gerçekten de tahmin ettiğim gibi endişesi çoğalmıştı. Hatta küçük küçük terlemişti bile. Oysa odanın sıcaklığı bir insanı terletecek kadar değildi.

"Söyledin mi?" demişti yutkunarak.

Ben ise onun endişesine rağmen gülümseyerek cevap vermiştim. "Sadece adımı söyledim. Kaymakamın karısıyım diye kimseye hava atmadım merak etme" demiştim.

O an derin bir nefes almıştı ve rahatlamıştı. İstediği cevabı ona verdiğimi görebiliyordum. Üstelik burada gerçekten de bir yalan kokusu alıyordum.

"Gülnihal seninle konuşmam gereken çok önemli bir mesele var. Ama burada olmaz. Eve gidelim. Eşyaların nerede?" demişti.

İşte korkmam için gerekli olan sözü söylemişti. Çok önemli bir meseleyi tahmin edebiliyordum ve hatta kaynağı hala bize aval aval bakan kumral kadındı bunu adımın Gülnihal olduğu kadar emindim. Ama ona sevimli görünmeye ve ufaktan endişelendiğimi belirten bir ifadeyle "Beni korkutuyorsun Kerem. Bilmediğim bir şey mi var?" demiştim. Sesimi inceltip endişeli pozumu takınmıştım. Ama korku konusunda numara yapmamıştım. Çünkü gerçekten korkuyordum ve Kerem'i kaybettiğimi hissediyordum.

"Evde konuşuruz" diyerek beni çıkışa yönlendirmişti. Ben onun önünde yürürken o da beni takip etmişti. O kadının da bizi takip ettiğine emindim. O niye geliyordu ki bizimle. Kimdi o? Kerem'in karısı bendim ben!"

Birkaç dakika sonra taksiden valizim alınmış ve kocamın makam arabasına binmiştim. Tuhaf olan onun makam arabasına binmem değildi. Tuhaf olan benim şoförün yanında oturmam ve kocam ile o kumral kadının arkada yan yana oturmasıydı. Buna da anlayışla yaklaştım. Kocamın herkese karşı oynadığını tahmin ettiğim oyununu sürdürmesine yardım ettim. Çünkü onu incitmek istemiyordum. Çünkü seven sevdiğini incitmezdi, incitemezdi. Oysa sevdiğim beni incitecekti bunu biliyordum. 

İLK AŞKIN GÖZYAŞLARI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin