Bir an gururum geri dönmese de aklım başıma gelmişti. Orada işim bitmişti. Usulca yönümü geldiğim yöne çevirdim. Tam adımımı atmış gitmeye yeltenmiştim ki biri beni kolumdan tuttu. Aniden başımı çevirdiğimde onunla göz göze geldim. Bir şey dememe kalmadan beni kolumdan sürükleyerek evin içine sokmuştu. Ben ardından öylece sürükleniyor ve konuşmadan onu takip ediyordum. Beni bir odaya soktu ve hemen kapıyı kapattı. Ben ne olduğunu anlamaya çalışana kadar beni kapıya yasladı ve dudaklarıma yapıştı. Şok olmuş bir şekildeydim. Ne ona karşılık veriyordum ne de onu kendimden uzaklaştırabiliyordum. Sıcaklığını özlediğimi fark ettim. O benim dudaklarımı öpmekle meşgulken ben ne yapacağımı bilmez haldeydim. Niye öpüyordu beni? Benim orada ne işim vardı?
Sonra kolumdan tutarak beni yatağa götürdü. Sırtım yatağın yumuşaklığı ile birleşirken o üzerindeki geceliğinin üstünü çıkarıyordu. Şaşkınlığım giderek daha da çoğalıyordu. Ben yataktan doğrulmaya çalışırken o bunu engelleyerek üzerime kapandı ve konuşmamı engellemek için dudaklarıma kapandı. O an ben de karşılık verdim ona. Bir şeyler yanlıştı biliyorum ama onu özlemiştim zaten ona gelmiştim ben. Şimdi onu istemiyormuş gibi davranmak aptallık olurdu. Ben kendi içimde cebelleşirken onun elleri tenimde dolaşıyordu. Nefes nefese dudaklarımızı birbirimizden ayırdığımız zaman konuşmayı akıl ettim.
"Neden buradayım, bırak beni?" diyerek onu üzerimden itmeye çalıştım.
"Çünkü sen geldin" diyerek gülümsedi.
Haklıydı çünkü ben kendi ayaklarımla tıpış tıpış gelmiştim ama onun yatağında olmayı o an ben de düşünmemiştim.
"Biliyorum, yanlıştı! Bırak beni gideyim. Çünkü başka kadın var, olmaz" demiştim. Çünkü o evin içinde bir yerde sorunsuz bir şekilde uyumaya devam eden bir kadın vardı.
O ise gülümsedi sadece. "Sorun değil" diyerek başını boynuma gömmüş üstelik üzerimdeki kıyafetleri çıkarmaya çalışıyordu.
Ben ise her ne kadar onu arzuluyor olsam da hâlâ aklımın bir köşesinde mantıklı bir yer yaptığımızın yanlış olduğunu söylüyordu. "Benim için sorun Kerem. Ben gitmeliyim" diyerek onu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.
Başını kaldırdı ve yüzüme dikkatlice baktı. "Bırakmam! Seni bu defa bırakmam. Zaten çok beklettin beni. Gelmeyeceksin diye çok korktum" demişti. Gözlerinde o eski sıcaklık vardı. Beni mi beklemişti? Ben de onu beklemiştim üstelik. Ama bir türlü buna inanamıyordum. Bu hoşuma gitmiş mutlu olmuştum.
"Beklerken sıkılmadığın kesin" diyerek duyduğum kadın sesini ima etmiştim ve o da anlamıştı. Yan bir gülüş atarak
"Bana mı inanacaksın yoksa gördüklerine mi?" diyerek sormuştu.
"Bir şey görmedim ki duydum sadece" demiştim. "Bir kadın var ve ben bu odada senle olamam" demiştim.
"Beni istemiyor musun? Oysa beni seviyorsun sandım" demişti ve alındığını belirten bir ifade vardı yüzünde.
Başımı hayır anlamında sallamıştım. Onu istiyordum çünkü hem de çok. "Seviyorum ama ..." demiş ve susturulmuştum. Çünkü dudaklarım konuşmanın dışında başka bir işlev için kullanılıyordu. O anın tadını çıkardım. Onun beni deliler gibi öpüşünün tadını çıkardım. Ben hep onun kadını olmanın özlemiyle yaşamıştım. Üstelik yıllardır içimde büyüttüğüm aşkıma kavuşmuş olsam da sadece bir defa onunla sevişebilmiştim. Teninin sıcaklığını bir defa hissetmiştim. Ama o anı hiç unutmamıştım. Yine onun kollarındaydım ve yine onun kadını olacaktım. O an aniden dudaklarımdan dudaklarını çekti ve üzerimden kalkarak yan tarafıma oturdu.
Ben içine düştüğüm boşlukla kala kaldım bir süre. Bu kadar mıydı yani? Oysa ben çoktan teslim olmuştum. Hangi odada olduğunu bilmediğim o kadın sesini bile unutmuş ona teslim olmuştum. Oysa o beni darmaduman etmiş bırakmıştı. Dönüp bakamadım bile o ise yataktan kalktı ve pencereye doğru ilerledi. Keşke ışıklar sönük olsaydı belki o zamanki utancımı gizleyebilirdim.
Usulca yatağın içinden doğruldum. Neredeyse yarı çıplak haldeydim. Üzerimi elimin izin verdiği sürece düzeltmeye çalıştım. Çünkü ellerim titriyordu. Niye o haldeydim ve onun aklından neler geçiyordu? Benden intikam mı almaya çalışıyordu yoksa. Eğer öyle bir düşüncesi varsa başarmıştı. Çünkü ben ona çoktan teslim olmuş ve onun karşısında aciz bir kadına dönüşmüştüm. Elbisemin düğmelerini iliklemeye çalışırken bir an pencerenin önündeki ona baktım. Yüzünü pencerenin yansımasından görüyordum sadece. Düşünüyor gibiydi. Usulca yataktan kalktım ve eteğimi de düzelttim. Galiba bizim sevişmelerimiz buraya kadardı.
Kapıya doğru usulca yürüdüm ve ben anahtarı çevirip kapıyı açmaya çalışırken onun sesini duymuştum. "Aklından bile geçirme!" demişti.
Elim kapının kolunda ona doğru dönmüştüm. Bana bakıyordu, gözlerinde hüzün vardı. Ben ise ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Neden onunla aynı odadaydım? Üstelik kendim gelmiştim ve onu ne kadar istediğimi de biliyordu. Usulca bana doğru gelmeye başladı. Yanıma geldi ve çenemden tutarak kedisine bakmamı sağladı. Çünkü ondan gözlerimi kaçırmıştım. Gözlerim onun yeşilleri ile buluşunca hüzünlü bir şekilde "Bana bunu neden yapıyorsun" demiştim.
O an bana sıkıca sarıldı. Öyle çok sıkıyordu ki beni nefes almakta zorluk çekiyordum.
"Burada olduğuna inanamıyorum Gülüm. Yanımdasın kollarımdasın. Bilsen ne çok özledim seni? Bana gelmeyeceksin diye çok korktum. Sen ise hâlâ gurur peşindesin. Anla artık be gülüm senden başka biri yok kalbimde." Demişti. Sesi öyle sıcak öyle sıcaktı ki benim kalbimi eritmeye yetmişti. Hatta o hastane odasında kalbimin üzerinde hissettiğim taş bile o sıcaklıkta eriyip yok olmuştu. Bana Gülüm demişti. Beni özlemiş, beklemişti. O an ben de ona sıkıca sarıldım. Sormayacaktım, o sesin sahibi olan kadını sormayacaktım. Çünkü umurumda değildi. Umurumda olan onun kollarında olmamdı. Onu seviyordum ve çok özlemiştim.
"Gurur değil bu Kerem. Sadece seni kendimden bile kıskanıyorum ben. Çünkü seni tüm varlığımla seviyorum. Sen benim içimde usul usul büyüttüğüm aşkımsın. Sen benim bu dünyada yaşamak için tutunduğum dalımsın. Sen benimsin benim yarımsın!" demiştim.
Usulca beni kendinden uzaklaştırdı ve gözlerime baktı. Yüzümü avucunun içine hapsetti. Elleri yüzümü usul usul okşarken o da konuşmaya başlamıştı. "Seni sevmek bu dünyadaki en zor şeydi Gülüm. Bilsen bana neler çektirdin? Bilsen kalbimi nasıl ele geçirdin? Sen de benim kalbimsin Gülüm. Eğer benden gidersen ölürüm. Az önce yaptığım şey için özür dilerim. Sana sen istemeden sahip olmaya kalkışmam yanlıştı biliyorum. Ama seni öyle karşımda bana gelmiş görünce dayanamadım. Özlemimin kusuruna ver lütfen!" demişti.
Gülümsedim, demek benim rızam olmadığını düşündüğü için benle sevişmekten vazgeçmişti. Üstelik bana kalbim demişti. Öyle çok merak ediyordum ki ne zamandan beri onun kalbiydim? Ama o an o soruyu soramadım çünkü başka işlerim vardı. Usulca onun dudaklarına dudaklarımı götürdüm ve doyasıya öptüm onu. Dudaklarımız birbirinden ayrıldıktan sonra onun elini tutmuş ve daha önce dağıttığımız yatağa götürmüştüm. Onu öperek yatağa çektim ve o benim bedenimde keşfe çıkmışken usulca konuşmaya devam ettim. " Asıl sana geç kaldığım için ben özür dilerim" demiştim.
Yüzüme gülümseyerek baktı. "Artık hasret bitti Gülüm! Bir daha senden vazgeçmem" diyerek dudaklarıma yapışmıştı ve ben de ona karşılık vermiştim. Daha fazla konuşmadık başka türlü anlaşıyorduk çünkü. Birbirimizin kollarındaydık ve mutluyduk. Üstelik ben hâlâ onun kadını olmanın çok güzel bir duygu olduğunu düşünüyordum. Gerçi o düşüncem hiç değişmedi. Hâlâ da onun olmak mutluluk veriyor bana...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK AŞKIN GÖZYAŞLARI (TAMAMLANDI)
RomanceUsulca bana yaklaştı ve başımı avuçlarının içine aldı. Avucunun içi sıcacıktı. Belki de havaların sıcaklığındandı bilemiyorum. Gözlerimden damlayan yaşları başparmaklarıyla usul usul kuruladı. Ben ise onun gözlerine gözlerimi kilitlemiş onun karşısı...