Bir gün Yusuf'a bana dair olan bütün gerçeği anlattım. Çünkü birlikte çıktığımız yürüyüşte çimlerin üzerine oturduğumuzda benimle ciddi düşündüğünü ve benim de rızam olursa evlenmek istediğini söylemişti. Ben ise birkaç metre önce yol kenarından koparıp bana verdiği gelincik çiçeğine bakarak onu daha fazla kandırmanın yanlış olduğunu anlamış ve onun samimiyetine güvenerek bütün gerçekleri anlatmıştım.
Tuhaf bir şekilde şaşırmamıştı. Zaten aklını kurcalayan soruların olduğunu söylemişti. Kerem ile bir abi kardeşten daha farklı durduğumuzu söylemişti. Hatta bir abi niye kardeşine öyle hayran hayran bakıyor diye de aklından bin bir türlü şey geçirmişti. O anda tam tersine bizim kardeş olmadığımıza sevinmişti. Ayrıca benim içinde bulunduğum zor halden dolayı bana yardım edebileceğini söylemişti. Ben ise sadece onun dostluğunu istediğimi ve hayatımda daha fazla karmaşa istemediğimi söylemiştim. Zaten evli olduğum için onunla evlenemezdim. Boşansam bile bu mümkün değildi çünkü ben kocamı gerçekten seviyordum. Bir başkasını severken onunla evlenmemin doğru olmayacağını ve bu evliliğin ikimize de yarar sağlamayacağını söylemiştim.
Beni anlayışla karşıladı. Yine insanlığını konuşturmuştu. Niye öyle iyi bir adamla sonradan karşılaşmıştım ki? O zamandan sonra sadece komşu olarak konuşmaya devam ettik. Ne söylersem söyleyeyim benimle olan dostluğunu hemen bitirmek istemiyordu. Ayrıca Kerem konusunda ise benim fark etmediğim bazı detayları da bana iletmişti. "Kerem sana senin zannettiğinden daha çok değer veriyor ayrıca sana benim gibi bakıyor. Bakışlarına dikkat et orada gerçekleri göreceksin" demişti.
Bu tuhaf tespit beni de şüphelendirmişti. Olabilir miydi? Aşkımın karşılığı Kerem de var olabilir miydi? Bazen onunla karşılaştığımda özellikle gözlerine bakıyor ve Yusuf'un bana söylediği bakışları görmeye çalışıyordum. Üstelik Yusuf'un yanılmadığını görebiliyordum. Gözleri bana çok farklı bakıyordu. Aramızdaki abi kardeş çizgisi çoktan yok olmuş gibiydi. Kendime kızıyordum her seferinde yine kendi duygularımın yansımasını gördüğümü düşündüm gözlerinde. Oysa gerçek olmasını ne çok istiyordum.
Bir gün bütün gücümü topladım ve hayatıma müdahale etmeye karar verdim. Böyle belirsiz bir şekilde bir adama bağlı yaşayamazdım. Kendi ayaklarımın üzerinde durabiliyor az çok kendimi bakacak kadar gelir sağlayacak bir işte çalışıyordum. Ayrıca Aslı'nın doğum zamanı yaklaşıyor ve Kerem baba olmaya adım adım ilerliyordu. Onların hayatında yerim yoktu ve Kerem'i tamamıyla bırakmaya karar verdim. Yusuf'un yardımı ile Hâkim ile görüşmüş ve boşanma protokolünü sessizce halledebileceğimi öğrenmiştim. İş sadece karşılıklı boşanma dilekçesine bağlıydı. Gizli bir duruşmayla evliliğimiz son bulacaktı. Boşanma için gerekli evraklar önümde bütün gece ağlamıştım. Bir imza ile bağlanan kaderimiz başka bir imza ile son bulacaktı.
Kendimi toparlayıp onu konuşmak için evime çağırmıştım. Hayatın bize garip sürprizleri olduğunu o gece yaşananlardan sonra anlamıştım. Ben boşanmak için Kerem'i evime çağırdığımda Aslı çocuğunu doğurmak için hastaneye kaldırılmıştı.
Bir süre önündeki kâğıtlara baktı. Tuhaf bir şekilde canı sıkılmıştı. Sanki boşanmak istemiyor gibiydi ama başka bir çıkar yolu olmadığını o da görüyordu. Her ne kadar o an ikimizde bilmesek de hastanede onun çocuğunu doğuran bir kadın vardı. Uzun bir süre konuşmadık ama hikâyemizin başlamadan bittiğini hissediyorduk. O titreyen elleriyle kâğıtları teker teker imzalarken bir an yapma kıyma bize diyerek bağırmak istemiştim. Oysa ben ondan önce imzalamıştım kâğıtları. Ama bir umut o imzalamaz diye düşünmüştüm. O kâğıtları parça parça etmek istiyordum. Beni sevdiğimden ayıracaklardı çünkü. İmzaları attıktan sonra bir anda kalkmış ve banyoya gitmişti. Belli ki o da sindirmeye çalışıyordu bu ayrılığı. O anda onun telefonu çalmıştı. Her ne kadar o telefona cevap vermem yanlış olsa da o duymadan telefonuna cevap vermiştim ve hastane sekreterinin karısının doğumu için onu aradığını öğrenmiştim. O an canım öyle çok yanmıştı ki benim olan adamın başka bir kadından çocuğu oluyordu. Üstelik benden ayrılmak için boşanma kâğıtlarını imzalamıştı bile. Onun için çifte sevinç yaşama zamanıydı. Ama ben mutlu değildim ve onun mutlu olmasına dayanamazdım. Telefonu hızlıca kapattım ve tamamıyla kapanmasını sağlayarak usulca yan tarafımda duran çiçek saksısının arkasına sakladım. Onun dışarı ile bağlantı kurmasını istemiyordum benim yanımdan koşarak o kadına gitmesini istemiyordum. Bu bencillikti biliyordum ve o anda bencil olmak en sevdiğim duyguydu.
Ona ulaşamayınca bana döneceklerdi biliyordum. Ne de olsa ben onun kardeşi idim. Ama bu gece onun kardeşi olmak istemiyordum. Kendi telefonumu da aceleyle kapatmış ve yüzünü yıkadığı belli olan elinde havlusuyla içeri giren Kerem'e hiçbir şey olmamış gibi gülümsemeye çalıştım. Yüzü tuhaf bir şekilde darmadağındı. Sanki bu boşanma işi onunda canını sıkıyordu. Sıkıntılı bir şekilde koltuğa oturdu. Kafasında bir şeyler vardı bana söylemeye çalıştığı şeyler ama bir türlü cesaret edip söyleyemiyordu. Onları duymayı ne çok isterdim. Ben ise ondan Aslı'nın doğum yapıyor oluşunu gizlediğim için vicdan azabı çekiyordum. Ama o gece vicdanımı da susturdum. Çünkü bu aşk hikâyesindeki en mağdur olan bendim. Asla sevmemem gereken birini sevmiş ve bu aşkın cezasını fazlasıyla çekmiştim. Birazcık bencil olmaya hakkımın olduğunu düşünüyordum.
Kerem bir süre daha kaldı sonra söyleyeceklerini söyleyemeden usulca kalktı ve ceketini giyerek Aslıya doğru aslında kapıya doğru ilerledi. Gidiyordu işte ve beni sonsuza dek terk ediyordu. Usulca kapının kolunu tuttu ve kapıyı açtı. Ben ise duvara yaslanmış ağlamamak için direnen gözlerime inat onu izliyordum. Benden adım adım gidişini izliyordum. Kapıyı aralamıştı ama dışarı çıkmamış öylece bir süre kalmıştı. Sanki o da gidemiyordu. O an hayatımın en büyük bencilliğini yaptım ve onun çekip gitmesine izin vermedim. Ben bencil bir âşıktım ve bu bencilliğimin cezasını ileride çekeceğimi bilsem de onun ardından seslendim. "Gitme Kerem, ne olur beni terk etme" demiştim.
Sözlerimin karşısında yarı açık kapıyı tutarak bana dönmüştü. Ben ise ağlayan gözlerle ona bakıyordum ve resmen gitmemesi için gözlerimle ona yalvarıyordum. Bir an ne yapacağını düşündü. Ben ise her şeye rağmen içimdeki sırrı ona söylemeye karar verdim. Ona karşı olan hislerimi öğrenmeliydi ve öğrendi de "Seni seviyorum!" dedim ve sustum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İLK AŞKIN GÖZYAŞLARI (TAMAMLANDI)
RomanceUsulca bana yaklaştı ve başımı avuçlarının içine aldı. Avucunun içi sıcacıktı. Belki de havaların sıcaklığındandı bilemiyorum. Gözlerimden damlayan yaşları başparmaklarıyla usul usul kuruladı. Ben ise onun gözlerine gözlerimi kilitlemiş onun karşısı...