İki Yolun Sonu Uçurum

470 39 13
                                    

Merhabalar!!!

Yeni bir bölümle karşınızdayım güzel günler geçirmeniz dileği ile hayalet okuyucu olmayın lütfen yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum...

İyi okumalar...

...

Güneşin o güzel ışığı ikisininde tenine vuruyordu fakat Tae'nin o kavruk tenine vuran ışık sevdiği adamın gözlerini kamaştırıyordu. Büyüleyici ve sanat eseri bir vücudu vardı adeta bir heykeltraşın yapamayacağı kadar güzel hatları varken bir sanat eseri demek hafif kalırdı. El ele sonu gelmeyen bir köprünün üstünde yürüyorlardı ikisi de olduğundan çok daha mutluydu. Tae birden durmuştu ortada o kare gülüşünden eser yoktu sadece bomboş gözlerle aşık olduğu adamın gözlerine bakıyordu. Derin bir nefes alıp konuşmaya başlamıştı.

"Sevgilim ben ölürsem ne yaparsın" demişti Jungkook bu soruyu duyduğunda o güzel gözleri kocaman açılmıştı neden birden böyle soru sorduğunu düşünmüştü. "B-bu nasıl bir soru meleğim ben sensiz bir hiçim sen olmazsan bende olmam" diyerek elini Tae'nin yumuşacık saçlarına daldırmıştı bu güzel hisle Tae gözlerini kapatıvermişti.

Tae yavaşça sevdiği adamın ellerini bırakmıştı ve tek kelime etmeden köprünün üstünden kendini bırakmıştı. Jungkook arkasından defalarca bağırsa da o huzur veren sesini duyamıyordu kendisi de atlamak istiyordu ama yapamıyordu. Resmen biri arkasından çekiyordu onu ağlıyordu hem de hiç durmadan sevdiği adamın o kusursuz adını sesleniyordu ama asla karşılık gelmiyordu. Gözlerini sımsıkı yummuştu sonsuzadek açmamayı diliyordu.

...

Gözlerini açtığında bembeyaz bir odadaydı ferah olsada etrafta ki ilaç kokusu yüzünden midesi bulanmıştı ne görmüştü böyle etkisinden çıkamıyordu yoksa gerçekten gitmişmiydi. Vücudunu zar zor hareket ettiriyordu ama bu onun umurunda değildi vücudunu bir hışımla kaldırmıştı kolundaki serumu hızla sökerek sendeleyerek ayağa kalkmıştı odanın içinde bağırıyordu "Tae neredesin meleğim" demişti başı dönse de durmuyordu tam kapıya doğru adımını attığında kapı birden açılıvermişti.

"Canım neden kalktın yatman gerekiyor hem neden serumunu çıkarttın" dediğinde boynuna sarılan ellerin sıcaklığını hissetmişti. Jungkook sımsıkı sarılmıştı Tae'ye sanki elinden kayıp gidivericek diye bırakmıyordu fakat vücudunun verdiği acı ile Tae'nin kollarına bırakmıştı kendini.

Tae korkmuştu ne yapacağını şaşırarak hemen hemşirelere bağırarak odaya çağırmıştı ama neden Jungkook böyle davranmıştı düşünüyordu ama anlayamıyordu korkmuş olabilirdi ki kendisi bile çok korkmuştu onu asla bir daha yanlız bırakmayacaktı asla.

Bunları düşünürken kapı çalmıştı hızla düşüncelerinden uzaklaşarak "Girin" demişti. Hoseok'gil gelmişti en yakın arkadaşlarını bu halde gördükleri için çok kötülerdi bunu yüzlerinden anlayabilirdiniz Jimin'in de gözyaşlarından ne kadar da kavga etseler de Jungkook'u en çok seven kişiydi. Namjoon zorda olsa konuşmuştu. "Nesi var Tae durumu çok mu kötü" demişti kısık bir sesle. Tae dolmuş gözleri ile Namjoon'a bakmıştı "Vücudunda çok fazla morluklar var hyung ve kaburgasında küçük küçük çatlaklar var" demişti en son cümleyi kurarken sesi titremişti sevgilisinin karşısında hareketsiz bir şekilde yatması canını yakıyordu.

Yoongi konuşmaya devam etmişti. "Peki bunları yapanların yüzünü gördün mü kaç kişilerdi" diyerek burnundan soluyordu en yakın arkadaşına bunları yapanları acı çektirerek öldürmek istiyordu. "Malesef yüzleri görünmüyordu maske takmışlardı ve dört kişilerdi " adamların son söylediğini Tae onlara söylememişti.

A New Hope | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin