Merhabalar!!!
Güzel bir bölümle yeniden karşınızdayım güzel günler geçiriyorsunuzdur umarım her daim mutlu olun lütfen hayalet okuyucu olmayın o güzel yorumlarınızı ve beğenilerinizi beklemedeyim...
İyi okumalar sizleri seviyorum...
...
İnsanın sevdikleri yanında olduğu zaman hiç bir şeyi umursamıyor fakat sevdiği insanı kaybedince dünyası başına yıkılıveriyor ve o enkazın altında bedenin çürüyüp gidiyordu. Sonra kendini bir hiçmişsin gibi hissediyorsun bir tarafın eksik sanki onun ile tamamlanıyormuşsun gibi. Sanki onun sayesinde nefes alabiliyor onun sayesinde hayata tutunabiliyordun.Ama o gidince yaşama hevesin bir anda yok oluyor nefes almayı bırakıyordun...
...
Nasıl bir gündü bu böyle resmen aldığı her nefes ciğerlerine bir acı olarak doluyordu. Karşısında konuşan kişileri artık göremiyordu sadece sesleri bir uğultu gibi kulaklarına ilişiyordu. Kimsenin sesini duymak istemiyordu onun sesi hariç bütün seslere sağırdı çünkü.
İç sesi adeta ona bağırıyordu . 'Neden gitti , çöp atmaya giderken bile bana haber verirdi merak etmeyeyim diye , şimdi nasıl olurda beni bırakıp öylece kaybolabilirdi. Olamaz benim sevgilimden bahsediyoruz o asla gitmez beni bırakmaz insan evini nasıl terk eder ki. Son nefesime kadar seni arayacağım Kim Taehyung'.
Etrafındaki sesler yoğun bir şekilde onun adı ile seslenmeye başlamıştı 'Jungkook lütfen konuş bizimle' bu cümleyi yüzlerce kez tekrarlamışlardı. Başına giren ağrı bütün vücudunu kaplamıştı. Gözlerinin onu bulanıklaşmıştı yanaklarından süzülen yaşlar yorganını ıslatmaya başlamıştı bile.
Büyük bir şiddetle yorganı üstünden atarak bağırmıştı "Hemen çıkın odadan hemen" dediğinde herkes Jungkook'un bağırması ile bir adım geriye çekilmişti. Hiç biri odadan çıkmak istemiyordu. Kendine zarar vermesinden korkuyorlardı. Ama buna mecburdular. Yoksa daha fazla sinirlendirebilirler ve daha kötü şeylere sebep olabilirlerdi.
Jimin zorla da olsa Jungkook'un ellerinden tutarak adeta ona yalvarmıştı. "Jungkook lütfen kendine zarar verme senden tek isteğim bu" demişti göz yaşları ile. Yavaşça ellerini bırakarak herkesi odadan çıkartmıştı.
Jungkook acılarını umursamadan kolundaki serumu çıkartarak ayağa kalmaya çalışmıştı. Hafif sendelese de bunu takmamıştı. Kapıya doğru yalpalayrak gitmişti yavaşça kapıyı kitleyerek büyük bir hırsla bağırmıştı.
"Neden gittin" sadece bu cümleyi tekrarlıyordu. Defalarca bu şekilde bağırmıştı. Bütün sinirini , öfkesini , kırgınlığını , bağırarak dökmek istiyordu. Ama sadece ağzından iki kelime dökülüyordu 'Neden gittin'.
Rüyası gelmişti birden aklına. Gerçekten böyle bir şey yapmışmıydı. Hayır böyle şeyleri düşünmek bile istemiyordu. Baş ağrısını umursamadan hızla kafasını sallayarak bu düşüncelerden kurtulmak istiyordu.
...
Tam yarım saatir düşünceleri ile yapayalnızdı. Odanın içinde ne varsa hepsi yerle bir olmuştu. Şimdi ise bir köşede oturmuş ağlıyordu. Gözlerinin içi kıpkırmızı üstündeki tişört ise sırılsıklamdı. Kaburgasında ki çatlak bile sevdiği adamın gitmesi kadar acı vermiyordu ona artık.
O sırada kulaklarını dolduran kapı sesi sinirlerini bozmuştu. Yalnız kalmak istiyordu o gelene kadar yalnız kalmak...
Büyük bir çaba ile ayağa kalkmıştı. Başı çok fena ağrıyor ve deli gibi dönüyordu. Yavaş adımlar atarak kapıya gelmişti. Kapının kilidini açarak gelen kişinin içeri girmesini beklemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A New Hope | Taekook
Fanfiction''Kimse kötü hayatı yaşamak istemezdi ama o şansızlık birini bulmuştu , bir olayın tüm hayatını değiştirebileceğini düşünememişti '' [TAMAMLANDI]