1. Bölüm:

190 13 32
                                    

/ HİKAYE DEĞİŞTİRİLMEDEN DÜZENLENECEKTİR! /

AYNI BABADAN OLAN ÇOCUKLARIN ÜVEY KARDEŞ OLMADIĞINI BİLİYORUM AMA KİTABI YAZARKEN BİRAZ DAHA KÜÇÜKTÜM VE ÜVEY KARDEŞ OLUP OLMADIĞINDAN PEK EMİN DEĞİLDİM, KİTAPTA YAPTIĞIM YAZIM YANLIŞLARI VE ANLAM BOZUKLUKLARINI FIRSATINI BULDUĞUM ANDA DÜZENLEYECEĞİMİ BELİRTMEK İSTERİM. <3

________________________________________

1. Bölüm:
  Aşk

Öğretmenimizin tahtaya yazdığı yazıyla beraber sınıftaki herkes heyecanla parmaklarını kaldırmaya başlamıştı. Soru şuydu, "Aşk nedir?"

Çoğu kişi parmağını kaldırmış, öğretmenimizin onlara söz hakkı vermelerini bekliyordu. Ben parmak kaldırmamıştım. Çünkü emin değildim. Ve öğretmenimiz işaret parmağıyla beni gösterip konuşmaya başladı.
"Sen! İsmin neydi?" Korkakça ayağa kalkıp sessizce sorusuna cevap verdim. "Elyesa."
Verdiğim cevabı ben bile zor duymuştum ve bu durum Felsefe öğretmenimiz Leyla Hanım'ı sinirlendirmiş gibi duruyordu.
"Duyamadım!?"
Hafifçe irkilip daha yükses bir sesle konuşmaya başladım.
"Elyesa!" Az önceki sesime göre daha sesli konuşmuştum. Öğretmenimiz daha sakin bir tavırla tekrar konuşmaya başladı.
"Elyesa söyle bakalım, aşk nedir?"

Ne diyeceğimi bilemez bir şekilde kafamı kaldırıp Leyla Hoca'ya baktım. Susuyor olmam onu sinirlendiriyordu. Daha fazla sinirlenmesini istemiyordum. Yüksek sesle ürkekçe konuşmaya başladım.
"Daha önce çok kez "Aşk nedir?" sorusuna cevap aradım. Benim gibi bu soruya cevap arayan insanlar da tanıdım. Fakat bu soruya verilen cevapların yanlış olduğunu düşünüyordum. Kendi aşkımı bulup, kendi aşkımı tanımlamak istiyordum.

Daha önce bana "Aşk diye birşey yoktur." diyen arkadaşıma, "Aşk vardır, ama aşkın bir tanımı yoktur." diye cevap vermiştim. Bana inanmak yerine bana bakıp "Aşk yoktur." demişti. Ben de ona cevap vermek yerine, onun saçma düşüncelerini dinlemek yerine gülümseyip önüme dönmüştüm.

Birkaç ay sonrasında biriyle tanıştım. O kişi benden kilometrelerce, şehirlerce uzaktaydı. Ama beni anlıyordu ve bu durum benim hoşuma gidiyordu. Şimdi ona aşığım. O da bana. Ama hala birbirimizden uzağız. Binlerce insanla aynı sokaktan geçiyorum, binlerce insanla aynı ortamda bulunuyorum. Ama bu kadar insanın arasından sıyrılıp ona gidemiyorum. Bunu yapamıyorum.

Aşk nedir, biliyor musunuz hocam?

Hiç görmediğin, hiç dokunamadığın birine tutkuyla bağlanmaktır aşk. Buna rağmen delicesine özlemektir aşk. Unutmayın ki gerçek aşk zor olandır. Gerçek aşk bekleyenin, sabredenin aşkıdır."

Verdiğim cevap hoşuna gitmiş gibi bakıyordu ama bundan daha fazlasını istiyordu. Ve benmim aklıma hiçbirşey gelmiyordu. Ne diyecektim ben?

Cevap vermemi bekleyen insanlara bakıp tekrar Leyla Hoca'ya döndüm.

"Siz hiç yanınızda binlerce insan varken kendinizi yalnız hissettiniz mi?

Ben kendimi daima yalnız hissetim. Çünkü yanımda duran binlerce insandan bir tanesi bile beni mutlu edemiyorken, kokusunu dahi bilmediğim bir insan şehirlerce uzağımdan beni mutlu etmeyi başarabiliyordu. Ve o insanın yanında olamamak beni üzüyordu.

O insan, bence insan değil. Çünkü bir insan neden kendinden binlerce kilometre uzaktaki birini mutlu etmeye çalışır ki?

Bunun nedeni aşk mı? Ya da sadece değer vermek mi? Bunun nedenini bilen var mı?"

Sorduğum soruya arkamda oturan Zümra sessizce cevap verdi. "Nedeni aşk."
Gülümseyerek Leyla Hoca'ya baktığımda hala bana devamını bekliyormuş gibi bakıyordu.
"Söyleyeceklerim bu kadardı hocam." dedim sessizce.
"Oturabilirsin." dediği sırada ben çoktan oturmuştum ve o konuşmasına devam ediyordu.
"Arkadaşlar, Elyesa'nın verdiği cevap hakkında konuşmak istiyorum. Mesela, sizden uzak birine aşık olmak nasıl bir duygudur sizce?"
Sorduğu soruyla gözlerimi etrafımda oturan insanlara çevirdim. Hepsi düşünceli bir şekilde öğretmenimize bakıyordu. Öğretmenimiz adının Ertuğrul olduğunu bildiğim uzun boylu, esmer ve yakışıklı çocuğu işaret ederek konuşmaya başladı.
"Sen? Ertuğrul'du değil mi?"
Ertuğrul yavaşça ayağa kalkıp yüksek sesle konuşmaya başladı. "Evet, adım Ertuğrul!" Hepimiz Ertuğrul'u izlerken Leyla Hoca tekrar konuşmaya başladı.
"Soruma cevap vermeni istiyorum Ertuğrul."

Ertuğrul cevap vermeden bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Ben daha önce kendimden uzak birine aşık olmadım. Bence çok saçma, neden yanınızda milyonlarca insan varken gidip uzağınızdaki birine aşık olasınız ki? Gerçekten çok saçma."

Verdiği cevaba göz devirip Leyla Hoca'ya döndüm. Bana bakıyordu. Ne söyleyeceğini merak ettiğim için dikkatlice bakıyordum ona.
"Ne diyorsun Elyesa? Sence Ertuğrul doğru mu düşünüyor?"

Hızla ayağa kalkıp kendimden emin bir şekilde Ertuğrul'a döndüm.
"Bence asıl saçma olan, bu konuya saçma denilmesi. Çünkü bence kime aşık olduğunuz hiç önemli değil. Nasıl ve neden aşık olduğunuz önemli. Kilometrelerce uzağınızdaki birine aşık oluyorsanız bir sebebi vardır."
Ertuğrul bana küçümseyerek bakıp konuşmaya başladı. "Mesela? Bana bir sebep söylesene Elyesa!"
Gülümseyerek konuşmaya başladım.
"Mesela, yanınızdaki milyonlarca insan sizi mutlu edemiyordur. Ama kilometrelerce uzağınızdaki insanın tek kelimesi bile sizi mutlu ediyordur."

"Niye, o insan başka bir dilden mi konuşuyor? Tek kelimesi seni mutlu ediyor, öyle mi? Mesela sana söylediği o tek kelimeyi ben de söyleyebiliyorum. Sana 'çok güzelsin' mi diyor? Çok güzelsin Elyesa!"
Söylediği şeye göz devirip tekrar konuşmaya başladım.
"O bana tek bir kelime söyleyip beni mutlu ediyorken, sen bana burada en az yüz kelime söyledin ve ben mutlu olamadım. Çünkü sen, onun kadar içten konuşmuyorsun! Onun etkileyici bir konuşması var ve o bana 'çok güzelsin' demiyor. Güzelliğimi başka kelimelerle dile getiriyor."

"Ne yani? Sana 'çok güzelsin' demek yerine 'senden etkileniyorum' demesine mi mutlu oluyorsun? Ben sevdiğim kızın bana 'senden nefret ediyorum' demesine bile mutlu oluyorum. Çünkü o benimle en fazla iki defa konuşmuştur. O beni her kelimesiyle mutlu ederken seninki sana etkileyici kelimeler söylediği için mutlu mu oluyorsun?"

Söylediği şeyler beni etkilerken bütün sınıfı güldürmüştü. Konuşmadan Leyla Hoca'ya döndüğüm sırada o da bana bakıyordu.
"Oturabilirsiniz."
Dediğini yapıp oturdum ve Ertuğrul'a döndüm. Gülümseyerek bana bakıyordu. "Kazandım" der gibi bakıyordu.
Ben ise ona "yenildin" der gibi bakıyordum.

Ruh AşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin