21. Bölüm:

20 6 3
                                    

21. Bölüm:
  "Hıhı, eminim öyledir."

Biraz sonra eve varmıştık. Yavaşça arabadan inip eve doğru ilerlediğim sırada Barış sinirle arabanın kapısını kapatıp eve doğru koşar adım yürümeye başlamıştı. Onun bu hali beni düşündürürken o sinirle eve girip kapıyı kapattı. Şaşkınlıkla burnumun ucunda kapanan kapıya bakıp çantamdan anahtarımı çıkardım ve kapıyı açtım.

Eve girip odama çıktım ve üzerimi değiştirdim. Küçük valizime de birkaç parça kıyafet koyduktan sonra odamdan çıktım ve Barış'ın odasının kapısını çaldım.
"Gelmee!" Barış içeriden bana bağırırken hızla odaya dalıp yatakta oturan Barış'ın yanına oturdum.
"Yapma böyle kıvırcığım. Sadece iki günlük bir tati-" dediğim sırada Barış sözümü kesip ayağa kalktı.
"Saçmalama Elyesa! O psikopatla iki gün geçirmene izin veremem. Sana birşey yaparsa haberimiz bile olmaz."
Ben de yavaşça ayağa kalkıp Barış'ın karşısına geçtim.
"Söz veriyorum her saat başı seni görüntülü arayacağım. Söz veriyorum Barış." dedim yalvarır gibi. Barış yavaşça bana dönüp elini yanağıma koydu.
"Sana zarar gelmesini istemiyorum çiçeğim. Sen benim ailemsin, senden başka kimsem kalmadı benim. Eğer senin başına birşey gelirse ben burada sağ durabilir miyim sanıyorsun? Sen orada acı çekerken, ben de burada acı içinde kıvranırım Elyesa'm."
Yavaşça Barış'a yaklaşıp ona sıkıca sarıldım.
"Merak etme kıvırcık, seni her adımımdan haberdar edeceğim."
Barış beni yavaşça kendinden uzaklaştırıp yüzüme baktı.
"Peki, git ama eğer senin saçının teline zarar gelirse o kuş beyinliyi öldürürüm. Anladın mı beni?"
"Anladım."

^^^

Biraz sonra Barış'la birlikte oturma odasında oturuyorduk. Telefonuma gelen bildirimle yavaşça elimi cebime soktum ve telefonumu aldım.

*Ertuğrul kişisinden bir yeni bildirim.* yazısına tıklayıp mesajı okumaya başladım.

*Kimden: Ertuğrul / İyi akşamlar prenses. Yarın sabah 10 gibi seni almaya geleceğim, haberin olsun. Saat 10'da hazır ol. Öpüldün :)-*

Sinirle mesajı okuyup cevap yazmaya başladım.

*Kime: Ertuğrul / Eğer benimle bir daha böyle konuşursan o tatili unutmak zorunda kalırsın Ertuğrul! Ben senin sevgilin değilim, seninle o tatile kardeşimi kurtarmak için geliyorum.*

"Görüldü... Yazıyor..."

"Tamam, sevgilim değilsin. Prensesimsin, prenses. Yarın görüşürüz."

Hızla Whatsapp'dan çıkıp telefonumu kapatacağım sırada yeni bir bildirim geldi.

*Fırat kişisinden bir yeni bildirim.*

Hızla bildirime tıklayıp mesajı okumaya başladım.

*Kimden: Fırat / Tatile gidecek misin?*

*Kime: Fırat / Sanane Fırat! Seni ilgilendirir mi?*

Telefonun ekranını kapatıp yavaşça ayağa kalktım. Barış'a döndüğümde onun uyuduğunu fark ettim.
"Barış, hadi kalk."
Barış yavaşça oturduğu yerde kıvranıp uzandı. Yavaşça ona yaklaşıp kolunu dürttüm.
"Hadi kalk, kıvırcık. Odana çık ve yatağına yat." dedim sakince. Barış hiçbir tepki vermeyince oturma odasından çıkıp misafir odasına doğru ilerledim. Misafir odasına girip yatak dolabından bir battaniye aldım ve tekrar oturma odasına gittim. Battaniyeyi Barış'ın üzerine örtüp odadan çıkacağım sırada Barış'ın telefonunun çaldığını duydum. Yavaşça telefonu elime alıp sesi kıstım ve ekrana baktım.

*Deniz'im kişisi arıyor...*

Telefonu sessize alıp tekrar yerine bıraktım ve odadan çıktım. Kendi odama girip geceliklerimi giydim ve yatağıma uzandım. Telefonumun ekranını açıp internetimi açtığım anda bir bildirim geldi.

*Fırat kişisinden bir yeni bildirim.* yazısına tıklayıp mesaja baktım.

*Kimden: Fırat / Evet, beni ilgilendirmez. Ben sadece sormak istedim ve sordum. Anladığım kadarıyla da o salakla tatile gidiyorsun. Size iyi tatiller.*

Mesajı okuyup telefonumu yatağımın ynındaki komodinin üzerine bıraktım ve gözlerimi kapattım. Artık uyumam gerekiyordu, yarın erken uyanacaktım.

^^^

Alarmımın sesiyle gözlerimi aralayıp alarmı kapattım ve yavaşça doğruldum. Saat 09.20'du. Yavaşça ayağa kalkıp üzerimi değiştirdim ve odamdan çıktım. Oturma odasına girip koltukta uyuyan Barış'ın yanına yaklaştım.
"Pişt! Kıvırcık! Uyan artık, saat on olmak üzere." dedim sakince. Barış huzursuzca gözlerini aralayı yüzüme baktı.
"Günaydın. Saat kaç?" dedi uykulu sesiyle. Yavaşça odanın kapısına doğru ilerlediğim sırada konuşmaya başladım.
"Sana da günaydın, saat 09.22."

Mutfağa girip kahvaltı masasına oturdum ve çayımdan bir yudum aldım. Barış da üzerini değiştirip yanıma geldi ve kahvaltı yapmaya başladı.
"Saat kaçta gideceksin?" dedi yüzüme bakmadan.
"Ertuğrul beni saat 10'da alacağını söyledi. Biraz sonra gelir." dedim sessizce ve ayağa kalktım. "Sen kahvaltını yapmaya devam et, ben de valizimi kapıya çıkarayım." dedim ve mutfaktan çıktım. Odama girip dolabımın kenarında duran valizimi alıp odamdan çıktım.
Valizimi oturma odasının kapısının önüne bırakıp tekrar mutfağa girdiğimde Barış telefonla konuşuyordu.
"Tamam canım, biraz sonra çıkarım ben de. Görüşürüz, seviliyorsun."
Barış telefonunu kapatıp cebine koyarken ben konuşmaya başladım.
"Deniz ile nasıl tanıştınız kıvırcık?" dedim sessizce. Barış bana bakmadan çayından bir yudum aldı ve konuşmaya başladı.
"Dört sene önce lisede aynı sınıftaydık. Ben Ankara'ya taşınmadan dört ay önce çıkmaya başlamıştık sonra ben Ankara'ya taşındım. Her iki ay içerisinde birkaç kez İstanbul'a geliyordum, buluşuyorduk ve ben tekrar Ankara'ya dönüyordum. En son iki ay önce buluşmuştuk, ben birkaç sınava hazırlandığım için iki aydır İstanbul'a gelmiyordum. Dün ona sürpriz yaptım, çok sevindi buraya taşındığıma. Şimdi de aradı, sinemaya gideceğiz."
Barış cümlesini tamamlarken kapının çaldığını duydum. Büyük ihtimalle Ertuğrul gelmişti. Hayriye'ye kapıyı benim açacağımı söyleyip kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda karşımda Fırat'ı buldum.
Ben şaşkınlıkla Fırat'a bakarken o içeriye bir adım atıp yüzüme baktı.
"Sanırım beni gördüğüne pek sevinmedin, başkasını mı bekliyordun?" dedi ve unuttuğu birşeyi hatırlamış gibi yapıp konuşmaya devam etti. "Doğru ya, unutmuşum. Sen sevgilini bekliyordun, onunla tatile gidecektin öyle değil mi?"
Fırat sırıtarak bana bakarken sinirle kapıyı kapatıp ona döndüm.
"Sen neden geldin?" dedim sakin olmaya çalışarak. Fırat içeriye bir göz atıp bizi izleyen Barış'a el salladı.
"Barış'ı görmeye gelmiştim. Evimi homeofise çevirdim de, Barış'ın da gelip görmesini istedim." dediği sırada ona inanmayarak bakıyordum.
"Hıhı, eminim öyledir." dedim ve saçlarımı savurarak içeriye girdim.

Ruh AşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin