29. Bölüm:

21 6 13
                                    

29. Bölüm:
  İlk aşk.

Birkaç dakika sonra yatakta uzanan Ertuğrul'a baktım.
"İyi misin Ertuğrul?" dedim sessizce.
"Merak ediyor musun gerçekten prenses?" dediği sırada gülümseyerek konuşmaya başladım.
"Evet. Neden sordun? Merak edemez miyim?"
"Beni vurdukları yerde de benim için onlara yalvarmıştın, korkuyorum. Beni sevmeye mi başlıyorsun, yoksa öldürmeye mi çalışıyorsun anlamıyorum." dedi ve yatakta doğruldu. Ben se yavaşça ona döndüm.
"Eğer seni orada bırakmalarına izin verseydim ölebilirdin Ertuğrul. Hem de benim yüzümden. Benim yüzümden sana zarar gelmesine izin veremezdim." dedim soğuk bir tavırla.

Ertuğrul yavaşça önüne dönüp üzerine örtülü olan battaniyeye baktı.
"O şerefsiz senden ne istiyormuş? Neden bizi buraya getirdiler?" dediği sırada odanın kapısı açıldı ve az önceki doktor içeriye girdi.
"Merhaba Elyesa Hanım, umarım rahatsız etmiyorumdur. Kaan Bey sizi aşağıda bekliyor, size anlatması gereken birşey varmış. Siz Kaan Bey ile görüşürken ben de Ertuğrul Bey'in yarasını kontrol edeceğim, izin verir misiniz?"
Yavaşça kenara çekilip doktora yol verdim ve Ertuğrul'a bakmadan odadan çıktım. Merdivenleri inip etrafıma baktım, Kaan biraz ilerideki masada oturmuş bana bakıyordu. Sinirle ona doğru yürüyüp konuşmaya başladım.
"Ne var?" dedim sinirle.

Kaan yavaşça ayağa kalkıp arkamda duran koltuklardan birine oturdu ve benim de oturmamı söyledi. Yavaşça yanında duran koltuğa oturup Kaan'a döndüm.
"Ne söyleyeceksen söyle." dedim sinirle. Kaan gülümseyerek yüzüme baktı.
"Ne var biliyor musun, çok güzelsin. Seni neden buraya getirdiğimi merak ediyorsun öyle değil mi?"
"Evet."

Kaan yavaşça telefonunu bana uzatıp konuşmaya başladı.
"Bu fotoğrafa iyi bak, belki bir yerlerden hatırlarsın." dediği sırada bana gösterdiği fotoğrafı inceliyordum.

Fotoğrafta iki küçük çocuk vardı ve bu çocuklardan biri bendim. Yanımda duran çocuk ise ilk aşkımdı.

"Bu fotoğrafın sen de ne işi var?" dedim sinirle. Kaan telefonunu alıp ayağa kalktı.
"Merhaba Elyesa Acar, ben Kaan Taşkesen." dedi ve arkasını dönüp evden çıktı.

"Bu olamaz!" diye bağırdım arkasından. "Sen Kaan Taşkesen olamazsın!"

^^^

Biraz sonra Ertuğrul ile kaldığım odadaydım. Ertuğrul bana ne olduğunu soruyordu ben de ona olanları anlatıyordum.

"Yani şimdi bu adam senin ilk aşkın mı?"
Ertuğrul merakla benden bir cevap beklerken ona döndüm.
"Bilmiyorum. Küçükken hep Kaan diye biriyle oyunlar oynardım. İçerideki Kaan'ın bana gösterdiği fotoğrafta çocukluk aşkım Kaan Taşkesen ve ben vardık ve bu adam kendinin Kaan Taşkesen olduğunu söylüyor. Ona inanmalı mıyım bilmiyorum." dedim çaresizce.

Ertuğrul uzandığı yatakta doğrulup yüzüme baktı.
"Kaan Taşkesen ile bir sırrınız var mıydı? Hiçkimsenin bilmediği birşey?" diye sordu duygusuzca.

"Adam haklı, düşünsene sevdiğin kişi karşına oturmuş sana çocukluk aşkını anlatıyor."
Ama Ertuğrul kıskanç erkeklerden değil Mert.

İç sesime cevap verip Ertuğrul'a döndüm.
"Sırrımız yoktu ama Kaan'ın kolunda bir yara izi vardı. Aynısından bende de var. O ağaçtan düşüp kolunu yaralayınca ben de aynı yaradan kendime açmıştım. Eğer o yara izi bu adamın kolunda da varsa bu adam Kaan Taşkesen'dir." dedim ve hızla ayağa kalkıp kapıyı yumrukladım.
"Kaan! Buraya bak! Sana söylemem gereken birşey var! Kaan!" dediğim sırada Kaan denilen adam kapıyı açıp içeriye girdi.

"Buyur, seni dinliyorum Elyesacığım."
Kaan yavaşça yanıma gelirken Ertuğrul'a baktım ve gülümsedim.
Ertuğrul bana cesaret veriyordu.
Yavaşça Kaan'a yaklaşıp elini tuttum ve gömleğini sıyırıp dirseğine baktım.
"Bana inanmıyor musun cadı? Bak, yara izi hala duruyor." dediği anda ona baktım.
"Sen..." dedim ve donakaldım.Yara izi gerçekten vardı ve az önce bana "Cadı" demişti. Küçükken de bana hep cadı derdi.

"Evet cadı, ben Kaan Taşkesen. Yani senin ilk aşkın, çocukluk aşkın."

^^^

(Barış'ın Anlatımıyla)

Yavaşça oturduğum yerden kalkıp çalan telefonumu elime aldım ve ekrana baktım.

*Denizim kişisi arıyor...*

Canım sevgilim beni arıyordu ve ben onu bekletmek istemediğim için hızlıca telefonu açıp kulağıma dayadım.
"Sevgilim, nasılsın?" dedim şirin olmaya çalışarak.
"İyiyim aşkım, umarım sen de iyisindir. Ben seni şey için aramıştım..." dedi ve sustu. Merakla cümlesinin devamını beklerken o tekrar konuşmaya başladı.
"Ben birkaç gün sonra ailemle birlikte bir tatile gideceğim, haberin olsun istemiştim. Senin için sorun olmaz, öyle değil mi?"
Gülümseyerek yerime oturdum ve dudaklarımı araladım.
"Sorun olmaz sevgilim, ben şimdi Elyesa'yı arayacağım. Sonra konuşuruz tamam mı canım?"
"Tamam, görüşürüz bebeğim."

Telefonu kapatıp rehbere girdim ve Elyesa'yı aradım.

"Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor, lütfen daha sonra tekrar deneyiniz. The po-"

Telefonu kapatıp hızla ayağa kalktım ve Ertuğrul şerefsizini aradım.
"Umarım kardeşime birşey yapmamışsındır şerefsiz Ertuğrul." dedim sinirle ve etrafta dolanmaya başladım.

"Aradığınız kişiye şuanda ulaşılamı-"

Hızla telefonukapatıp evden çıktım ve Bahadır'ın yanına gittim.
"Bahadır, çabuk Fırat Abi'nin evine gidelim. Elyesa'ya ve Ertuğrul şerefsizine ulaşamıyorum. O şerefsiz, Elyesa'ya birşey yapmış olabilir." dedim ve endişeyle arabaya bindim.

^^^

(Elyesa'nın Anlatımıyla)

Ben şokla Kaan'a bakarken Ertuğrul ve Kaan da bana bakıyordu.
"Olamaz." dedim sessizce ve yatağın üzerine oturdum. Kaan gülerek yanıma gelip kafamı kaldırdı.
"Oldu güzelim. Artık benimsin, Ertuğrul'dan da birkaç gün sonra kurtulacağız. Sen artık benimsin."
Ertuğrul sinirle Kaan'ı izlerken bir hışımla ayağa kalktım.
"Beni sevmiyorsun aptal! Sen aşık değilsin, senin bana karşı hissettiğin tek şey ne biliyor musun?" dedim ve Kaan'ı ittim. "Takıntı." dedim ve Ertuğrul'un yanına gittim. Ertuğrul benimle gurur duyar gibi bakarken ben sinirle Kaan'a bakıyordum.

"Bizi serbest bırakmazsan Barış seni bulup öldürür." dedim sinirle.
"Çiçeğimin kardeşi olan Barış mı?"
Kaan gülerek benden cevap beklerken tekrar ayağa kalktım.
"Evet, çiçeğinin kardeşi olan Barış! Sen git çiçeğine yardım et, onu yattığın yerden çıkarmaya çalış! Bizi de rahat bırak, yoks-" dediğim sırada Kaan öfkeli bir şekilde yanıma geldi ve kolumu tuttu.
"Yoksa, ne? Öldürür müsünüz beni? Hadi, öldürün de görelim!"

Kaan öfkeyle bir bana bir de Ertuğrul'a bakıyordu. Hızla kolumu elinden kurtarıp geri çekildim.
Ertuğrul sancıları olduğu için yavaşça ayağa kalkıp Kaan'a döndü.
"Çık dışarıya! Sakın bir daha Elyesa'ya dokunma!"

^^^

Biraz sonra Kaan odadan çıkmıştı ben de kendi yatağıma uzanmıştım.
"Hadi uyu artık prenses. Ben buradayım."
Ertuğrul'un güven verici cümlesine karşılık olarak gülümsedim ve gözlerimi kapattım.

Fırat'ımı ve kıvırcığımı düşünürken uykuya dalmıştım. Kim bilir ne kadar merak etmişlerdir beni?

__________________

Kısa ama güzel bir bölüm oldu bence.

Yazdıklarım hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce devam etmeli miyim?

Eğer okuyorsanız lütfen yorum yapın ve oylayın. Sizleri seviyorum..❤

Devam etmemi istiyorsanız lütfen birşey yazın..♥

Ruh AşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin