28. Bölüm:

24 7 9
                                    

28. Bölüm:
"Prens ve Prenses"

"Elyesa Acar, bizim en büyük sorunumuz."

"Elyesa Acar, bizim sorunumuz."

"Sorunumuz..."

Adamın kurduğu cümle kafamda yankılanırken Ertuğrul yavaşça adamdan uzaklaşıp bana baktı.
"Arabaya bin prenses!"

Ertuğrul'un komutuyla hızlıca arabaya döndüğüm sırada arkamdan gelen silah sesiyle olduğum yerde kalakaldım.

Ne olur bu ses silah sesi olmasın.

Yavaşça arkama dönüp yerde kanlar içinde yatan Ertuğrul'a ve bana doğru öfkeyle yürüyen iki adama baktım. Adamlar bana doğru yürürken yaşadığım şokla olduğum yerde kalıyordum, kıpırdayamıyordum.

"Bizimle geliyorsun yerde yatan korkak prensin prensesi. Sakın zorluk çıkarma, yoksa prensin ölür."

Uzun boylu esmer adam cümlesini tamamlayıp beni arabasına doğru sürüklerken yerde kıvranan Ertuğrul'a baktım.
"Onu burada bırakmayın! Lütfen o da bizimle gelsin, lütfen! Yalvarıyorum size!" diyerek adamlardan bir cevap beklerken hala Ertuğrul'a bakıyordum.

Kolumu tutan adam yanındaki adama bakıp kafasıyla Ertuğrul'u işaret edince adam hızla Ertuğrul'u yerden kaldırıp beni sürükledikleri arabaya bindirdi.

Kolumu tutan esmer adam beni de Ertuğrul'un yanına oturtup bir bezle gözlerimi ve ağzımı kapattı.

^^^

Biraz sonra gözlerimi araladığımda güzel görünmeyen bir odadaydım. Yattığım yataktan kalkıp etrafıma baktığımda yan tarafımda bir yatak daha olduğunu gördüm. Ve bu yatakta Ertuğrul uyuyordu.

Telaşla ona doğru ilerleyip giydiği t-shirtü yukarıya doğru sıyırdım ve çıplak karnına baktım.

"Olamaz! Biri buraya baksın, yarası kanıyor! Kan kaybedecek, lütfen buraya bakın!"

Ben çığlıklarla odanın kapısına doğru ilerlerken kapı açıldı ve daha önce görmediğim siyah saçlı ve siyah gözlü bir adam içeriye girdi.

"Ooo, Elyesa Hazretleri uyanmış. Nasılsın prenses?"

Adam bana doğru ilerlerken telaşla Ertuğrul'u gösterip konuşmaya başladım.
"Kan kaybediyor, lütfen birşey yapın!"

Adam bana bakmadan odadan çıkıp kapıyı kapattı. Ben de kapıdan uzaklaşıp Ertuğrul'un yanına gittim ve onun ellerini tuttum.
"Lütfen uyan Ertuğrul. Lütfen, lütfen uyan." dediğim sırada odanın kapısı tekrar açıldı ve az önceki adam ile beyaz önlüklü bir adam içeriye girdi.

Önlüklü adamın elindeki malzemelerden anladığım kadarıyla adam doktordu. Az önceki adam doktora Ertuğrul'u işaret edip konuşmayı başladı.
"Prense bak doktor."
Doktor yavaşça Ertuğrul'a yaklaşıp dudaklarını araladı.
"Peki Kaan Bey."

Siyah saçlı adam bana bakıp gülümserken ben Ertuğrul'u düşünüyordum.
"Lütfen merak etmeyin prenses. Prensinize zarar vermeyeceğim."

Adının Kağan olduğunu öğrendiğim adam benimle dalga geçerken doktor Ertuğrul'a pansuman yapıyordu.
"Fazla birşey yok Kaan Bey, sadece bir sıyrık. Kurşun sıyırmış, vücuduna girmemiş."
Doktorun kurduğu cümle ile kendime gelip Kaan denilen adama döndüm.
"Ne istiyorsun benden?"

Adam gülümseyerek bana yaklaşıp elimi tuttu. Hızla elimi ondan çekip yüzüne güzel bir tokat attım.
"Ne istiyorsun dedim!" diye bağırdığım sırada doktor Ertuğrul'u bırakıp odadan çıktı ve kapıyı kapattı.
"Senden ne istediğimi gerçekten merak ediyor musun sevgili prenses?"
Kafamı "Evet" anlamında sallayıp dikkatle Kaan'a baktım.
"O zaman anlatayım. Otur şöyle, duyacakların seni etkileyecek. Hah hahha!"

Kaan iğrenç gülüşünü sergilerken ben arkamdaki yatağın üzerine oturdum. Kaan da yavaşça yanıma oturup bana bakmadan konuşmaya başladı.
"Şimdi, nereden başlasam acaba? Söyle bakalım çirkin prensin prensesi, nereden başlayayım?"
Kağan benden cevap beklerken sinirle ona döndüm.
"Saçmalama Kaan! En baştan başla işte." dedim sinirle. Kaan gülümseyerek bana döndü ve o can alıcı cümleyi kurdu.
"O zaman en baştan başlayalım. Baban anneme tecavüz etti, işte bu yüzden sen babanın cezasını çekeceksin."

"Baban anneme tecavüz etti, mi dedi o?"
Yok, hayır olamaz. Yanlış duydun Mert, saçmalama. Öyle birşey söylemedi, söyleyemez. Benim babam yapmaz!
"Çiçek ve Barış'ın annesiyle bir olup senin anneni aldatmadı mı bu adam Elyesa? Bunu da yapmış olabilir."
Kes sesini! Yapmadı!

İç sesim saçma sapan konuşmaya devam ederken şok içinde Kaan'a bakıyordum.
"O adam sandığın gibi biri değildi Elyesa. Senin baban seni de anneni de aldattı. Benim anneme tecavüz etti. Çiçeğimin annesiyle bir olup senin anneni aldatıyordu. Senin baban bir pislikti Elyesa!"

Ben şok içinde onu dinlerken o devam etti.

"Hatta, senin annenle bile zorla evlenmişti. Senin annen... Şey..." dediği sırada sinirle yüzüne bakıyordum.
"Benim annem ne?" diye bağırdım sinirle. Kağan yavaşça bana dönüp dudaklarını araladı.
"Annen başkasını seviyordu, ama baban onunla zorla evlendi. Hatta bu yüzden annen üniversiteyi bitirememişti."

"Sakın ona inanma Elyesa! Yalan söylüyor. Senin annen ve baban çok mutluydu. Hatta annen ve baban son günlerinde bile gülüyorlardı. Hadi o güzel günleri hatırla, hem bu aptal bu kadar şeyi nereden biliyor olabilir? Saçmalıyor, uyduruyor işte."

İç sesime cevap vermek yerine ayağa kalktım. "Sana neden inanayım ki?" dedim sakince. Kaan yavaşça ayağa kalkıp bana yaklaştı.
"Ben olsam bana inanmazdım be Elyesa. Neden bu kadar safsın sen?"

"Söylemiştim sana! Yalan söylüyor işte! Bana inanma dediğine göre bu anlattıkları yalandı! İnanma ona!"

İç sesimi umursamayıp Kaan'a baktım.
"Neden yalan söylüyorsun? Ne istediğini söyle bitsin işte. Bu kadar zor mu gerçekleri anlatmak?"
Kağan gülümseyerek bana yaklaşıp çenemi tuttu ve kafamı kaldırdı.
"Bak prenses, eğer sana gerçekleri anlatırsam sen yaşayamazsın. O yüzden boşver de seni gizlice sevmeye devam edeyim."

"...seni gizlice sevmeye devam edeyim."

"...sevmeye devam edeyim."

Söyledikleri kafamda yankılanırken o bana bir adım daha atıp kafasını kafama yaklaştırdı.
"Seni seviyorum Elyesa." dediği sırada kendimde değildim. Az önce anlattıklarının gerçek olup olmama olasılığını kafamda ölçüyordum.
"Sen de beni seveceksin Elyesa."

Kaan yavaşça bana doğru yaklaşırken kendime gelip onu ittim.
"Uzak dur benden! Bana gerçekleri anlatacaksın sonra da o pis sesini keseceksin!" dedim sinirle.

Kaan gülümseyerek bana bakarken Ertuğrul yatakta doğruldu.
"Prenses? Ne oluyor?"
Anlaşılan hiçbirşeyin farkında değildi. Yavaşça ona dönüp gülümsedim.
"Birşey yok Ertuğrul. Sadece neden burada olduğumuzu öğrenmeye çalışıyorum." dedim sakince. Kaan büyük bir kahkaha atınca ona döndüm.
"Prens ve prensese bak sen! Aşktan da sevgiden de nefret ediyorum!" dedi ve odadan çıktı. Ben şokla ona bakarken Ertuğrul yataktan kalkmaya çalışıyordu.
"Aah!"
Ertuğrul'un acı içindeki sesini duyup ona döndüm. Hızlıca onu yatağına geri yatırıp konuşmaya başladım.
"Kalkma Ertuğrul. Sana söz veriyorum seni buradan çıkaracağım."

^^^

Ruh AşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin