2. Bölüm:

84 13 13
                                    

2. Bölüm:
  Ruh hastası!

Ertuğrul'un bakışlarından rahatsız olup önüme döndüğüm sırada Leyla Hoca tekrar konuşmaya başladı.
"Evet, arkadaşlar. Gördünüz ki aşkın gerçekten bir tanımı yokmuş. Size değer veren insanlara değer vermekten başka birşey değildir aşk. 32 yaşındayım ve daha önce bir kişiye bile 'seni seviyorum' demedim. Anneme bile! Evliyim, eşime aşık mıyım? Hayır! Ama onunla mutluyum. Ona değer veriyorum, çünkü o da bana değer veriyor. O bana aşık olduğunu söylerken ben ona boş bir şekilde bakıyorum. Bana bu durumdan rahatsız olduğunu söylediğinde ona söylediğim şeyi merak eden var mı?"

Heyecanla elimi kaldırıp ayağa kalktım.
"Ben biliyorum hocam! İzninizle cevap verebilir miyim?"

Leyla Hoca bana umutsuz bir vakaymışım gibi bakıp konuşmaya başladı.
"Söyle!"

Elimle saçımın bir tutamını kulağımın arkasına yerleştirip konuşmaya başladım.
"Ona, 'Sana değer veriyorum, sana aşık değilim ama seninle mutluyum, eğer bu durum seni rahatsız ediyorsa boşanabiliriz, senin yokluğun beni üzer ama sana yalan söyleyemem, sana aşık olduğumu söyleyemem.' dediniz değil mi hocam?"

Leyla Hoca etkilenmiş gibi yüzüme bakarken, Ertuğrul bana salakmışım gibi bakıyordu.
"Doğru! Ona buna benzeyen şeyler söyledim. Söylediğin birkaç şey doğru ama birkaç şey ise yanlış. Ona, 'Sana değer veriyorum, seninle mutluyum ama sana aşık olduğumu söyleyip yalan söylemek istemiyorum, istersen boşanırız.' dedim. O da bana-" dediği sırada hızla lafını kesip konuşmaya başladım.
"Sizi sevdiğinizi söyledi." dediğimde o gülümseyerek cevap verdi.
"Evet, bana 'seni seviyorum' dedi."

Gülümseyerek yerime oturup Ertuğrul'a döndüm. "Yenildin." dedim sessizce. Sesimi duymamış olsa da ona ne dediğimi anlayıp sinirlenmişti. Ben ona bakmaya devam ederken zilin sesini duyduk.
"Çıkabilirsiniz. İyi tatiller dilerim. Pazartesi günü görüşmek üzere, kendinize iyi bakın."
Leyla Hoca cümlesini tamamlayıp sınıftan çıkınca ben de çantamı alıp yürümeye başladım.
"Elyesa!"
Ertuğrul'un sesiyle hızla ona döndüm. "O kim?" dedi sessizce. Ona cevap vermeden yavaşça sınıftan çıktım. "O kim?" dedi tekrar, bu sefer bağırıyordu.
"Sanane?" dedim sessizce. Ve yürümeye devam ettim. Kolumu tutup beni durdurdu ve tekrar konuşmaya başladı. "Seni mutlu eden o insan, kim?"

Ona verecek bir cevabım yoktu, çünkü öyle biri yoktu. Bunu ona söyleyip kendimi küçük düşürmek istemiyordum. Kolumu elinden kurtarıp konuşmaya başladım.
"Ertuğrul, onu tanımıyorsun. Çünkü,"
Sıkıntılı bir nefes verip konuşmaya devam ettim.
"Çünkü, o benim hayalim. O, sadece kurgu. Öyle biri yok."
"Ama seni mutlu ettiği doğru, çünkü o senin kurduğun bir hayal. Öyle değil mi? Bu çok saçma!"

Hızla kolumu bırakıp merdivenlerden indi. "Bu çok saçma." dedim sessizce. "Bu çok saçma."
Sonra tekrar konuştum, bu defa bağırarak. "Bu çok saçma!"
Etrafımdaki insanlar bana merakla bakarken hiçbirşey söylemeden merdivenleri indim. Yoldan geçen bir taksiyi durdurup şoföre evimi tarif ettim ve başımı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye başladım.

"Dalgınsınız sanırım." Şoförün sesiyle hafifçe irkilip ona döndüm.
"Ne?" Şoför gülümseyerek bana döndü ve konuşmaya başladı.
"Geldik, birkaç dakikadır burada duruyoruz. Ve siz hala durduğumuzu fark etmediniz. Dalgınsınız sanırım."

Şaşkınlıkla camdan dışarıya bakıp tekrar şoföre döndüm.
"Ben fark etmemişim. Gerçekten özür dilerim..şey.." İsmini bilmiyordum. O yüzden susmuştum. Bunu fark etmiş olacak ki bana ismini söyledi.
"Fırat." Gülümseyip cüzdanımı çıkardım ve ödemeyi yaptım.
"Teşekkür ederim Fırat. Ben de Elyesa."
Arabadan inip evime girdiğim sırada Fırat'ın sesini duydum.
"Memnun oldum!" diyordu bağırarak. Ona dönmek yerine yavaşça evime girdim ve kapıyı kapatıp odama doğru ilerledim. Çantamı yatağımın kenarına bırakıp üzerimi değiştirmeden yere oturdum. Telefonuma gelen bildirimi açıp okumaya başladım

*Arka Gazeteciliği yeni bir paylaşım yaptı.*

Bu sayfayı çok sık takip ediyordum. Çünkü bir zamanlar benimle ilgili paylaşımlar da yapmıştı.

Bildirim panelindeki bildirime tıklayıp sayfanın yaptığı paylaşımı incelemeye başladım.

*11.09.2018 tarihi akşam saatlerinde sayfamızda paylaştığımız postta Elyesa Acar'ın hastalığı ile ilgili bir açıklama yapmıştık. Sevgili, Elyesa Acar'ın ruh hastası olduğunu açıklamış fakat ertesi gün postu kaldırmak zorunda kalmıştık. Çünkü sevgili Elyesa Acar'ın babası olan Ercan Acar adımıza bir dava açmıştı. Kızının hasta olmadığını iddia edip durmuştu. Biz de olayın tatsızlaşmasını önlemek amacıyla paylaşımı kaldırmıştık. 02.01.2019 tarihinde yaşanan tatsız bir trafik kazasında Ercan Acar ve eşi Gül Acar hayatını kaybetmişti. Ruh hastası olduğunu vurgulamak istediğimiz Elyesa Acar ise tek bir damla gözyaşı dökmeden bir yıl boyunca yaşamına devam etti. Şimdi ilgiyle ve merakla şu soruyu sormak istiyorum, sevgili Elyesa Acar neden ailesinin kaybına üzülmedi? Bu sorunun cevabı çok belli. Çünkü o bir ruh hastası!*

Ruh AşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin