28|Uykum Var

164 16 0
                                    

Bölüm 28| Uykum Var

-Jeonikook iyi okumalar diler...

"Senin ellerinden herşey güzel olur. Miniğim benim..."

Öğlen 12'de uyansam bile yataktan çıkmamıştım. O kadar yorgundum ki, kolumu dahi kıpırdatmak istemiyordum.

Uzun süredir geceleri geç uyumadığım için böyle olmuş olmalıydı. Yoksa sabahlamaya alışık bir insandım.

'Hmm' Diye bir mırıltı yükselince, sahibine baktım. Yavaş yavaş uyanmaya başlamıştı. Ama şuan o kadar tatlıydı ki.

Tanrım! Sen benim aklıma mukayyet ol...

"Günaydın."

"Günaydın benim miniğim." Burnuna öpücük kondurup, gözlerine baktım.

"Geceden sonra iyi uyuyabildin mi bakalım?"

Kafasını reddeder şekilde sallayınca kaşlarımı çattım.

"Neden uyuyamdın?"

"Korktum." Der demez onu kucağıma aldım. Ömrümün sonuna kadar onu taşıyabilirdim.

"Bana bak bakalım miniğim.."

Başını kaldırıp bana bakınca onu öpesim geldi. O kadar tatlıydı ki.

"Birtanem, ben varken korkmana gerek yok. Tamam mı? Ben varken sana kimse dokunamaz. Anlaştık mı?"

"Ama sana dokunurlarsa?"

Gözlerinden yaşlar akmaya başlayınca kendimi çok kötü hissetim. Ne olursa olsun ağlamasa olmaz mıydı? Çok üzülüyordu.

"Şşşttt! Sakına ağlama birtanem. Ben senin yanındayım. Hem bana kimse birşey yapamaz, korkmana gerek yok." Bir yandan gözyaşlarını siliyor bir yandan da konuşuyordum.

O ağlayınca benimde ağlayasım geliyordu.

Kesinlikle onun ağlamasına kıyamıyorsun!

Tabi kıyamayacak salak!! Kızı o kızı!! Salağa bak bee!!

İkinci iç sesimi onaylayarak miniğime döndüm.

Ona gülümseyince;kollarını boynuma dolayıp, kafasını boynuma gömdü. Bu kadar korkmasını istemezdim ancak uyurken vazo kırılma sesinin geldiğini sayarsak normaldi.

Ellerimle saçlarını okşayıp, az da olsa güvende olduğunu hissetmesini istedim. Kollarım arasında ömrünün sonuna kadar güvendeydi.

"Hadi o zaman kalkıp kahvaltı yapalım. Hm?"

"Uykum var."

"Öyle mi küçük Hanım. E ben o zaman o uykuyu gidereyim." Diyerek onu hızlıca yatağa bırakıp, gıdıklamaya başladım.

Bana kahkahalarıyla cevap vermesi, beni o kadar çok mutlu ediyordu ki.

"Söyle bakalım küçük Hanım uykunuz gitti mi?"

"Hm,hm- Aahh!! Baba yapma!!" En sonunda gıdıklamayı bırakıp; yüzüne, karnına, kollarına, ellerine ve bacaklarına öpücükler kondurmaya başladım.

Öpmeyi bıraktıktan sonra hızlıca elimizi, yüzümüzü yıkayıp, kahvaltı yapmak için aşağı indik.

"Evet! Miniğim. Sen salona geç otur, bende bize kahvaltı hazırlıyım."

Buzdolabından kahvaltılık birkaç şeyi çıkartıp, hazırlamaya başladım. Hayatımda yapacağım en güzel kahvaltılardan biri olacaktı.

Bugün camcıyı arasam iyi olurdu. Birde güvenliği artırabilirdim. Her gece böyle olacaksa Cho Hee çok korkardı.

Onun da korkmasını istemiyordum.

"Baba. Yardım edeyim mi?"

"Gerek yok miniğim. Sende masaya otur."

Sandalyeye oturup, beni beklemeye başlayacağını düşünürken; o ise küçücük boyuyla yanıma sandalye yerleştirmeye çalışıyordu.

Elimde ki bıçağı lavabonun diğer tarafına bırakıp, ellerimi havluya silip mniğime döndüm.

"Küçük Hanım. Ne yaptığınızı sorabilir miyim?"

Sandalyeyi tezgaha eşitleyip, bana döndü.

"Ne yaptığına bakmak istiyorum. Bakabilir miyim?"

"Gel buraya." Onu sandalyeye çıkartınca, benle aynı boydaydı.

"Yardım ediyim mi?"

Onaylayarak tabakları dizmesini söyledim. O kadar dikkatli diziyordu ki onu izlediğimi bile fark etmedi.

"Güzel oldu mu?"

Sorusuna gülerek cevap verdim.

"Senin elinden herşey güzel olur. Miniğim benim..."





25.05.2020

13.35

-Jeonikook


SingularityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin