Giriş

400 33 103
                                    

"Cho Hee!!! Hazır mısın?!!!"

Adımlarımı kapıya çevirerek hızlıca odadan çıktım. Gene azar eşitmek istemiyordum.

"Geliyorum baba. " Merdivenlerden dikkatli bir şekilde inip babamın yanına ulaştım.

Çok uzundu ve ben kafamı kaldırmak zorunda kalıyordum.

"Ne hazırlanamadın. Alt tarafı parka gidiyoruz."

"Su ve peçete aldım. Birde üstümü değiştirdim." Diyerek cevap vermiştim. Su önemliydi, hem 3 yıldır parka gelmiyordum. Hemen gitmekte istemezdim.

"Bana cevap verme Cho Hee.!!"

Kafamı eğip hızlıca arabaya bindim. Kafamı cama dayayıp yolu izlemeye başladım. Buraları hiç görmemiştim.

Bana bu sokaklar yabancı geliyordu.

"Geldik efendim." Bakıcım arabadan inince bende arkasından inip elini tutum.

"Küçük Hanım,üstünüzü kirletmek yok,başınızı döndürecek oyun aletine binmek yok,salıncakta da çok hızlı sallanmak yok." Bana baktı." Anlaştık mı?"

Kafa salladım. Artık kaydıraklardan kaymak istiyordum. Özellikle o etrafında dönenlerden.

"Gidebilirsiniz. Yarım saat sonra eve geri dönüyoruz."

Üzülmek bile istemiyordum. Şuan sadece bu anının tadını çıkarmak istiyordum.

Koşarak kaydıraklara binip kaymaya başladım. Çok eğlenceliydi. Hemde fazlasıyla.

Kaydıraklardan sonra salıncaklara binip sallanmaya başladım. Çok eğleniyordum.

O kadar çok eğleniyordum ki bakıcımın bana seslenişini bile duymamıştım.

Demek veda vakti...

Tam yanına giderken karşıda ki pembe bulutlar dikkatimi çekti. Onlar yeniyor muydu?

Bakıcımın hızlıca yanına gittim.

"Bana o pembe bulutlardan alabilir miyiz? Lütfen... Çok merak ettim tadını. Nolur?"

"Olmaz. Babanızın kesin emriyle ondan yiyemezsiniz."

Kafa sallayıp onayladım. Babam dediyse asla yiyemezdim.

Benim iyiliğimi düşünürdü.

Arabaya binip eve döndük. Uykum yoktu ama uyumam lazımdı. Oysa ki ben tusubasa izlemek istiyordum.

●●●

"Nasıl yani kook, Senin bir kızın varmış ve sana haber vermeden başkası mı büyütmüş onu?"

Kafa salladım. Çok karışıktı ama benim bir kızım vardı ve şuan 5 yaşındaydı.

Tanrım...

"Peki o adamla konuştun mu? Veya buldun mu?" Diyen Jimin hyung'u kafamla onayladım.

"Yarın geliyorlar ama..."

Namjoon hyung yanıma oturup kolunu omzuma attı.

"Ama sen korkuyorsun. Kızının ne peki vereceğinden?"

Kafa salladım.

Deli gibi korkuyordum. Ya beni istemezse,ona bakan babasını isterse-hakkı da var.-, ya beni sevmezse,Benimle konuşmazsa, ya benden nefret ederse...

Kafayı yemek üzereydim.

"Jungkook böyle düşünme... hem düşündüğün şeylerin olmayacağını biliyoruz. Daha 5 yaşında ki bir çocuk senden niye nefret etsin. Hem zaten burda konuşmayın. Odanda konuşun,sorun olursa biz yardıma geliriz. Hm?"

Tae hyung'a gülümseyip ayağa kalktım. Odama gidip dinlenmek ve yarın neler yapmam gerektiğini düşünmeliydim.

"Ben uyumaya gidiyorum. Size de iyi uykular hyung'larım."

Odama adımlarken aklımda ki tek şey;

Beni sevecek mi? Kabüllenecek mi?

Ne olursa olsun artık ben bir kızım olduğunu biliyordum ve onu bırakmak gibi bir niyetim yoktu.

O benim kızımdı.

Canımdan bir parçaydı. Ve onun ait olduğu yer benim yanımdı.











05.05.2020

02.43

-Jeonikook

SingularityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin