Bence sen de hoşsun uWu

897 57 13
                                    

 Dael kolumu dürtüp "Geliyor geliyor geliyor.." diye durmadan fısıldamaya başladı. Sabır çekip elimle ağzını kapattım. Kafamı yana çevirmemeye çalıştım. Çünkü çevirirsem Darwin ile göz göze gelecektim. Bana doğru gelen Darwin ile. Sal beni sal.

Darwin gelip karşıma oturdu. 3ümüzde öldürücü bakışlarımızı ona yönlendirdik. "Buyur koçum?" dedim soru sorarcasına. Darwin tek kaşını kaldırıp bana baktı. Konuşma tarzımla bi sıkıntısı vardı demek ki. İyi iyi. Böyle devam o zaman. 

"Herkese merhaba. İzinsiz oturdum kusura bakmayın." Kibarlık? Darwin? Ne?

"Belinda seninle özel olarak konuşmak istiyorum. Lütfen." Lütfen? 

"Aslında bana yaklaşmasan daha iyi olur. Sevgilin ile pardon eski sevgilin ile uğraşmak istemiyorum. Önce onunla arandaki şeyi halletmelisin.Lütfen." evet ben lütfen dedim. EVET BEN.

Darwin kafa sallayıp "Haklısın. Yine geleceğim ama bu sefer reddedemeyeceksin. Hoşça kalın." dedi ve oturduğu yerden kayboldu. Tabi ben nasıl kalkıp hızlıca yürüdüğünü görmüştüm. Ama Dael ve Amy kısa süreli şaşkınlık geçirmişti. Herkes ben değil. 

Amy "Bu dengesizin senle zoru ne? Kendi yetmiyormuş gibi sevgilisini de başımıza salıyor." dedi. "Ah bi bilsem." dedim. "Aslında çocuğun 2 dakika senle özel konuşmasına izin versen bütün her şey düzelecek. Hem başından atmış olacaksın sonunda." dedi Dael. Ne? Aslında doğru. "Onunla baş başa kalmak istemiyorum. O bir vampir ne yapacağı belli olmaz." diye yalan söyledim. Bana göre normal insan hızındaydı. Dael omuz silkip "Sen bilirsin." dedi.

"Ee yok mu birileri?" diye ikisinin omzuna geçirdim. Amy'e hızlı vurmadım tabi ki yazık. Olan Dael'e oluyor. Eheheheh. 

İkisi de aynı anda birbirlerine bakıp "Yo." diyerek kafalarını hayır anlamında sağa sola salladılar. "Eh ikiniz de yalnızsanız ben sizi salayım. Siz bir görüşün." dedim. Dael teşekkür edermiş gibi bakıyordu. Ne demek koçum görevimiz.

Hemen ayaklanıp odama doğru yürümeye başladım. Darwin hala bana bakıyordu. Birileri bana bakınca bana bir ürperti geliyordu. Bilmem kaçıncı his sayesinde diyelim. 

**********

Sabah horoz ötmeye başladı. Hayır telefon alarmım horoz sesi. Telefona bakmadan elimi atıp kapattım. Kalkmak istemiyorum! 

Amy kolumdan tutup çekince yere düştüm. Ne kadar iyi bir arkadaşsın sen öyle!

"Kızma bana! Yatmaya devam edersen geç kalacaksın." 

Düştüğüm yerden kalkıp banyoya gittim. Cassandra duştan çıkana kadar dişlerimi fırçaladım ve o çıkınca atıldım. 

Sıcak ve rahatlatıcı bir duşun ardından odama geçtim. Dolabın kapağını açtım. Forma çok güzeldi.

Siyah ceketin uçları beyazla geçilmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Siyah ceketin uçları beyazla geçilmişti. Siyah kravatı vardı. Eteği siyahtı ve ucunda beyaz şeritler geçilmişti. Amy'e "Kravatı değiştirebiliyor muyuz?" diye sordum. "Hayır. O senin hangi türe ait olduğunu belirtiyor. Biz siyah, periler mavi, vampirler kırmızı, cadılar yeşil. Ayrıca formaların rengi de kravata göre değişiyor. Biz element koruyucuları okul armasının üstüne küçük renkte rozet takarız. Hangi elementi kontrol ettiğimizi gösterebilmek için." E şimdi ben ne takacaktım? Amy'nin rozetini taktığını gördüm. "Okul mu veriyor?" diye sordum. Evet anlamında kafasını salladı. Demek ki benim takmama gerek yok. Ehe.

Formamı giydiğimde üstüme çok yakışmıştı. Tabi ki yakışacak. Çantama defter sokuşturdum. Bir de derslerim ile ilgili kitapları. Kitaplar çok ağırdı ve belime yük olacaktı. Ama eğer bensem, yok canım bana yük olmaz. 

Amy'le beraber odadan çıkıp bahçedeki öğrenci seline karıştık. Amy'e element tarihi sınıfının nerede olduğunu sordum. Ondan tarifi aldıktan sonra vedalaşıp öbür binaya girdim. Yoldan geçerken herkes bana bakmıyordu tabi ki. Neyim ben? Kitap karakteri falan mı?

Sınıfı bulup içeri girdiğimde en arkada Darwin'i gördüm. Yanında yılışık 'eski' sevgilisini. Oturabileceğim bir yer arıyordum. Kızlar çoktan kankileriyle oturmuştu. Darwin'in yakınına oturamazdım. En öne oturacak kadar da dersi dikkatli dinleyen biri değildim. Darwin sağ en arkadaydı. Sol en arkada çok tatlış bir çocuk olduğunu gördüm -multide- ve gidip yanına oturdum. 

"Buraya oturdum ama umarım boştur." dedim yerleşmeden önce. "Ah! Tabi ki boş." dedi elini ensesine götürüp. HEM DE UTANGAÇ. Tuttum ben bu çocuğu. Forması bizimle aynıydı. "Ş-şey... Rozetini takmayı unutmuşsun." dedi bana ceketimi göstererek. HEM DE DÜŞÜNCELİ. "Ben takmıyorum. Okul vermedi. Hepsini kullanabiliyorum da. Su hariç." dedim. Onun rozeti onun psikoloji kullanıcısı olduğunu gösteriyordu. S*çtık. Aklımı okudu kesin. 

"Hayır. Aklını okumadım." dedi. Ben sesli konuşmamıştım ki. "Özür dilerim. Bilerek yapmıyorum. Ama bence sen de hoşsun." dedi zihnimin içinden. Yeğenim ne yapıyorsun öyle şekil şukul hareketler.

************

1 YILIN ARDINDAN HERKESE MERHABAAA. Sene de 1 bölüm çok az. Artık ayda 1 atarım diye umuyorum. Takipte kalın çocuklar :*

Irklar Akademisi (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin