3.BÖLÜM

30.6K 926 553
                                    



ACIMASIZ'a bölüm sınır geçtiğinde gelecektir...








Ayşe Hanımın bana ilgi ile bakmasıyla dolan gözlerimden birer damla düştüğünde hızlıca silmiş ve ardından başımı kaldırmıştım. Ne olursa olsun güçlü durmak zorundaydım.

Bana gülümseyip uzanarak elimin üzerine elini koyup okşadığında konuşmaya başlamıştı. O konuştukça içim parçalanıyordu, yapmaya cesaret edemeyeceğim şeyleri sıralıyordu.

"Bakın size yardımcı olabilirim. Boşanırsınız eşinizden mutlu bir hayatınız olur, hapishaneye girer."

Alaylı bir şekilde güldüm. Kaşlarımı havaya kaldırıp başımı yavaşça olumsuz anlamda salladım. Bu kadın ne diyordu cidden? Uraz ve hapishaneden bahsediyordu değil mi?
Bilmiyor muydu takım elbiselilerin hapishaneye girmediğini?

"Siz takım elbise giyenlerin hapishaneye girmediğini bilmiyor musunuz? Ben şikayet etsem ne değişecek? Hiçbir şey, diyelimki her şey oldu güzel gidiyor. Oradan çıkmayacak mı? En fazla birkaç sene yatıp çıkacak ki ben parasıyla orada sadece birkaç gün duracağını biliyorum. Yine benim canım yanacak."

"Ama hanımefendi ba-"

"Bu kadar konuşma yeterli Ayşe Hanım, lütfen Alya'ya böyle resimler yapmamasını söyleyin. Bende gerekli şeyleri konuşacağım kızımla, iyi günler."

"Peki, kararınızı değiştirirseniz arkanızda olacağım. İyi günler."

Ayaklanıp kalktığımda resimleri elime aldım. Ayşe Hanım aldığım resimlere bir şey demezken aklımdan geçenlerle ne yapacağımı düşünüyordum. Kısa bir baş selamı verdikten sonra çıkışa doğru adımlamıştım.

Aldığım nefesler bana yetmiyordu. Kalbim sıkışıyordu, evladımın bunları görüp resmetmesi canımı yakıyordu. Hiçbir şey umrumda değildi, kızımın iyiliği her şeyden önemliydi.

Bir anlık sinirle bir taksi çevirerek şirkete yol almıştım. Kendimi kontrol edemiyordum. Alya'm her şeyi biliyordu, istediği kadar bana vurabilirdi ama kızım bunları öğrenmemeliydi. Ona yalvarışlarım aklıma geldiğinde kendimden tiksindim. Bir canavardan yardım dilenmek saçmalıktı!

Şirketin önünde duran taksi ile birlikte ücretini ödeyerek aşağıya inmiştim. Büyük şirkete baktığımda içimden her seferinde söylediklerimi tekrarladım.

İnşallah bu şirket başına yıkılır!

Beni tanıyan güvenlik görevlileri kapıyı açtıklarında onlara bakmadan içeri girdim. Görevli kız beni tanımıyor olacak ki sadece bakmakla yetindi. Tek kaşımı kaldırıp önümdeki camdan güvenlikli küçük kapıyı gösterdiğimde hala saf saf bana bakıyordu. Zaten gergin olan sinirlerimle danışma masasına ilerleyip düz kaşlarımı çatarak sertçe konuştum.

"Kapıyı aç!"

"Pardon da siz kimsiniz?!"

Soy adımdan nefret etsemde bazen işe yarıyordu ve insanların korkmasını sağlıyordu. Gülümseyerek sinirimi yatıştırmaya çalışmış ve ardından konuşmuştum.

"Bahar GÜÇLÜ, artık şu kapıyı aç."

"T..tabi Bahar Hanım."

Küçük camdan geçidi açtığında arasından geçerek ilerlemiş ve asansörün yanına gitmiştim. Asaonsör geldiğinde en üst kat olan 25. kata basmıştım. Asansörün kata geldiğimize dair çıkarttığı sesin ardından kapıları açılmıştı. Dışarı çıktığımda topuklu ayakkabılarımın çıkarttığı ses ile beraber geniş koridorda ortada olan odaya aniden girdim.

İZ 'Tamamlandı'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin