Bölüm 4 : Hastane Odası

1.3K 64 8
                                    

Bombaya bakıp konuşmaya başladım. "El yapımı. Ama hastaneyi uçurmaya yeter" dedim. Cenk ve Asal onayladılar beni. Yanımda ki Mirza'nın korktuğu belliydi. Ardından Asal konuştu "Birilerini mi çağırsak bu halde ne ben ne de Cenk yapamayız" dediler. Gülümsedim. Bu gülümsemenin hayra alamet olmadığını herkes bilirdi.

Asel ise direk "Hayır" diyerek itiraz etti. Ancak işe yaramayacağını herkes biliyordu. Güldüm ve "Bu benim bombalardan lan" dedim. Toprak şaşkındı. "Her zamankinden mi" dedi. Başımla onayladım ve "Bilen pek yoktur bunu. Yapımı zor ancak halletmesi iki saniye dedim" ardından yanımdaki acil yardım kutusundan bir neşter çıkardım. 

Tam her zaman ki gibi mavi kabloyu kesecekken durdum. Amaç maviyi değil inceyi kesmekti. Ama şerefsizler renkleri değiştirmişlerdi. Gülerek elime kırmızı kabloyu aldım. Toprak ise "Ne yapıyorsun deli" dedi. Güldüm ve "Şerefsizler renk değiştirmişler. Kırmızı daha hafif" dedim. Toprak gülerek onayladı ve kabloyu kestim. Ardında gelen time bombayı teslim ettik. 

Mirza ise beni tutarak "Hadi kahraman şu koluna bir bakalım" dedi. Tam itiraz edecekken Toprak "Bu bir emirdir asker" dedi. Gülerek başımla onayladım ve Mirza ile acil müdahale odasına girdik. "Uyuşturacağım" dediği anda "Gerek yok Mirza alt tarafı bir sıyrık" dedim. Mirza ise şaşkınca bana baktı. Gülerek "Sorun değil. Kolum kopmadı ya" dedim. Güldüm. Güldü...

Evet beklenen ana gelmiştik. Ben, Asal, Asel ve Uzel aynı hastane odasında yatıyorduk. Şaşırdık mı? Tabi ki hayır! 

MİRZA KUNTER 

Bu akşam ki nöbet bendeydi. Ve halimden memnundum. Çünkü tüm gece Asil ile uğraşmayı planlıyordum. Hastam olmadığı için hastanede dolaşıyordum. Hastaları ziyaret edip kontrol ediyordum. Ve dörtlü odaya girdim. Asillerin odasına. İsminin Asel olduğunu öğrendiğim Asil'in üçüzü Asil'e yastığını fırlatıp konuşmaya başladı. "Oğlum bu kız tıp fakültesini bitirmedi bence. Sadece bizi kandırıyor" dedi. Asil ise gülerek "O zaman burada ne işim var Bay Zeki" dedi.

Sesinde saf alay vardı. Ve anladığım üzere bu şamata ağabeyleri Uzel içindi. "Bence bizi kandırmak için burada doktor rolü yapıyorsun cadım" dedi. Bu sefer konuşan Asel değil Asal'dı. Uzel işaret parmaklarıyla Asil'i işaret edip "Kollayın götü moruklar geliyor" dedi. 

Asil "Eğer amacım sizi kandırmak olsaydı bu kadar uğraşmazdım. Malum içerisi boş" dedi. Ve kafasına kapı tıklatırcasına iki kez vurdu. İçeri girerken "Maşallah neşeniz yerinde" dedim. O sırada Asal'ın "Geldi Van kedisi kılıklı" dediğini duydum. Ardından Asil kahkaha attı ve "İlk gördüğüm de ben de aynı tepkiyi verdim" dedi. Ardından hepsi güldü. 

O sırada içeri paldır küldür İzel abla girdi. "Salaklar hepiniz aynı anda nasıl vurulmayı becerdiniz" dedi. Ardından Asil'e döndü "Hadi bu kurşun mıknatısı" dedi. Ardından Asel'e döndü "Hadi sen zaten kurşununu çağırıyorsun" dedi. Ardından Uzel'e döndü "Seninse senede bir iki kez uçağın düşüyor zaten buna da alıştık" dedi. Ve son olarak Asal'a döndü "Hepsi tamam ama sen ne bok yemeye askerine vur emri veriyorsun salak. Ben psikoloğum. Ama sen ne çeşit bir ruh hastasısın ben bile çözemedim" dedi. 

O sırada içeri kara kaşlı kara gözlü biri girdi ve "Ben gaza getirdim o salağı" dedi. İzel abla yavaşça arkasını döndü. Ardından "Başımın en tatlı belası" dedi. Sesi iğnelercesine çıkmıştı. Asal ise "Geldi tipini siktiğimin komutanı" dedi. Bu dediği ile beraber üçüzlerin suratında bir sırtma belirdi. Ardından da Adal'a baktılar. Adal ise hızla "Hayır! Ben yapmadım. Yapmam da zaten. Daha o kadar kafayı sıyırmadım" dedi. 

Der demez de Asal'ın çalan telefonu ile bakışlar da oraya kaydı . Asal ise küfür edip "Annem" dedi. Bu sanki sihirli kelime gibi hepsini susturmuştu.

"Asal! Ne demek vuruldunuz? "Gelen ses beni, beni geçtim odada ki herkes tarafından duyulmuş ve ortama sessizlik çökmüştü.

"Oğlum kim var başınızda?" Bu sefer gelen ses tanıdıktı. Ses Ömer Barkın'a aitti. Ve telefon artık hopalördeydi.

Asal "İyiyiz baba ya. Hepimiz turp gibiyiz. Başımızda da Van kedisi var bir tane" Asal sözlerini bitirince Ömer Hoca'nın "Mirza" diyen sesi duyuldu odada. "Burdayım Ömer Amca" dedim sakince. "Benim salaklar sana emanet. İzel! Asil!" diye kükredi Ömer Hoca. 

Asil elini saçına atarak "He baba" dedi. Ömer amca ise "Sen he babayı biliyorsun" dedi. Asil ise heyecanla yerinde doğrulurken Asal "Banane bende istiyorum" dedi çocuk gibi. Ömer amca "Hadi lan oradan şerefsiz" derken Asil de orta parmağını Asal'a doğru kaldırmıştı. O sırada içeri Hazar girdi. Asil onu görür görmez "Sevgilim geldi" diye cırladı. 

Ömer amca ise "Hazar mı o" dedi. Hazar "Benim Ömer baba" dedi. Ardından Asil'in saçına öpücük kondurup "Ömer baba iznin olursa giderken Asil de gelsin" dedi. Bir süre ses gelmedi. Ardından Hava hanım "Hazar sana emanet kızım. Ona göre evladım" dedi. Hazar ise gülerek "En fazla bir ay be Hava sultan" dedi. Ardından herkesle selamlaşmaya başladı. O sırada İzel abla telefonla konuşmuş ve kapatmıştı. 

İzel abla Hazar'a dönerek "Bana bak Gürez ben anneme de babama da benzemem. Kardeşime iyi bak. Ben hazırlıkmış antrenmanmış anlamam ona göre" dedi. Ama aşırı ciddiydi. Arel ise İzel ablaya arkadan yaklaşmış kafasını kolunun altına alıp saçını karıştırırken "Bizim korkutmamıza gerek yok. Umur hanım tek başına yetiyor" dedi. Hepsi gülmeye başladılar.

AÇİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin