Bölüm 26 : Paramparça

417 44 6
                                    

Kenardan sinsice askerlerime silah çevirmiş kalleş. Daha dikkatli baktığımda namlunun ucundakileri gördüm. Ağabeyim Arel, üçüzlerim Asal ve Asel ve son olarak kalbim, sevdiğim adam. Ahves Batıkan. Hızla onların yanına koşarken "Yere yatın" diye bağırmayı da ihmal etmemiştim. Herkes silahına uzanırken ben canlarımın önüne geçerken adama ateş etmiştim. Ama ufak bir sıkıntı vardı. Benden daha hızlı hareket eden şerefsiz de silahını ateşlemişti.

Göğsümde hissettiğim sızı ile yere düşerken etraftan "Komutanım" bağırtıları geliyordu. Düştüğüm yerde güvendeydim. Resmen küçük bir hendekti. Etrafta bana bağıranları daha fazla meraklandırmamak için "İyiyim sıkıntı yok" dedim. Arel ağabeyimin "Uzay" demesiyle "Çelik yeleğe geldi ağabey. Sadece biraz nefessiz kaldım" dedim. O onaylar sesler çıkartırken çatışma sesleri azalmıştı. En sonunda bittiğinde bizimkiler yanıma koştu. Batıkan hızla gelip beni kontrol ederken defalarca kez iyi olup olmadığımı sormuştu.

En sonunda ağabeyim onu kenara ittirip "Benim de bir sabrım var ulan" diye kükremişti. Herkes gülerken ben de ayaklanmıştım. En son bir şeyimin olmadığına ikna olunca karşımdaki adamlara baktım. "Ali, Talha, Kuzey! Biz devam ediyoruz. Namlu! Meteler! Efeler ve Panterler! Emir komuta Toprak Yüzbaşıda. Karargâha dönüyorsunuz. Gerekirse daha sonra desteğe gelirsiniz" dedim. Başta itiraz edecek olsalar da sert sesim buna engel olmuştu. Onlar geri dönerken biz 4 deli kurt avlanmaya çıkmıştık.

Yavaş yavaş ilerlerken istihbarattan net bir konum bekliyorduk. En sonunda çalan telefonumla rahatlatan haber gelmişti.

- Yüzbaşı Doğu İLKE!

- Dinlemedeyim yüzbaşım.

- Komutanım bulunduğunuz konumdan 8 km güneybatı.

- Anlaşıldı yüzbaşım. Teşekkürler.

- Allaha emanet komutanım.

Telefonu kapatınca GPS cihazının bulunduğu Kuzey'e döndüm. "8 km güneybatı" dedim. O da onay verince ilerlemeye devam ettik. En sonunda kampa gelince etrafı gözetlemeye başladık. Burayı biraz sonra yerle bir edecektik. Ancak önce içeride sivil olmadığından emin olmalıydık. Gelen istihbarat olmadığını söylemişti. Ama biz işimizi şansa bırakamazdık. Çalan telefonum beni dumura uğratırken hızla cevapladım.

- Kıdemli Yüzbaşı Asil BARKIN.

- İstihbarat Yüzbaşı Aral ŞEN.

- Hayırdır Aral?

- İçeride kimse yok yüzbaşım.

- Nereden biliyorsun?

- Kampta ben varım.

- Güney kayalıklarına gel Aral.

- Emredersiniz yüzbaşım.

- Acele et.

Telefonu kapatınca bizimkilere anlattım olayı. Diğer yandan da hava akını için bekleyen Gökbörü Timine haber verdik. Lazer işaretlemesini yapınca Kamer, Görkem ve Haktan hava akını için hazırlanmaya başlamışlardı. Aral yanımıza gelip yeterince uzaklaştığımızda hava akını gerçekleşecekti. Aral'ı beklerken bizimkilerin muhabbetine katıldım. Hepsi bir olmuş Kuzey ile uğraşıyorlardı.

Ali gülerek "Oğlum senin bahtsızlığın kimsede yok. Kızın tüm ailesi asker" dedi. Kız diye bahsettiği kişi Evla'ydı. Uzun süredir birbirlerinden hoşlanan Kuzey ve Evla bu sıralar aileleriyle konuşmayı planlıyorlardı. Kuzey biraz fazlasıyla çekiniyordu. Haksız sayılmazdı da. Evla'nın babası bordo albay, annesi bordo binbaşıydı. Abisi Erim Çevik kuvvetten kardeşi Enes ise yunustu. Yani aslında düşündüğü kadar zor bir gün olacaktı.

AÇİNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin