Bu sırada Mergen timi bana bakarak gülüp konuşmaya başladılar. Turan gülerek "Kim yapacak" diye sordu. Buğra ise bana bakarak "Hep bunu yapmak istemiştim" dedi. Ardından da belindeki beylik tabancasını çıkartarak bana doğrulttu.
Şaşkınca "Lan ne oluyor? Manyak Mergen" diye bağırdım. Barkın ailesi benim halime kahkahalarla gülerken içeri giren İzel abla "Lan psikopatlar! Benim asabımı bozmayın hepinizi kurşun manyağı yaparım" diye bağırdı. Alper eliyle bir dakika işareti yaparak İzel ablaya doğru koştu. Bir şeyler söyledi. Susunca İzel abla "Peki" diyerek Hava Komutanın yanına oturdu.
Ben şok içinde onlara bakarken İzel abla ellerini vah vah dercesine birbirine vurarak "Bak görüyor musun Hazer? Batıkan ayağını çok ciddi burkmuş. Ona 1 hafta yatış verelim" dedi. Şok içinde onlara bakarken Buğra da Ali Binbaşıya dönerek "Binbaşım, şimdi Efeler timinin bir üyesi olduğu için Batıkan Yüzbaşıyı tek bırakamayız. Onun yanında nöbetçi olarak Asil yüzbaşıyı mı bıraksak" dedi. Ali binbaşı önce şaşkınca Mergen'e baktı. Ardından da "Siz yok musunuz siz" dedi. Ve başıyla onayladı.
Şu anda Açina ile aynı hastane odasında baş başaydık. Uzun zaman sonra birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Ve bu ikimiz içinde tuhaf bir durumdu. Yıllardır dağda taşta yatmaya alışmış bedenlerimiz burada hiç rahat değildi. Diğer yandan ise Açina benim için bense Açina için endişeleniyordum. O benim ayağımı sakatladığımı ve bana yönelik bir saldırı olabileceğini düşünüyordu. Durum ise bundan biraz daha farklıydı. Açina'nın 1 hafta hastanede kalması gerekiyordu. Benim ise onu burada tutmam gerekiyordu. Bu durumdan şikâyetçi değildim. Sevdiğim kadını deli gibi özlemiştim.
Yavaş yavaş kapanan gözleriyle bana bakan sevgilime gülümsedim. Aldığı ilaçlar onu birkaç gün uyutacaktı. Ve bu kesinlikle işime geliyordu. Ona uzanıp alnına bir öpücük kondururken gülümsedim. Buradaydı işte sevdiğim kadın. Yanımdaydı. Saçlarından derin bir nefes aldım. Mutluluğum için yeterliydi. Çalınan kapı ile "Gel" diye seslendim. Gelen bir doktordu. "İyi günler" diyerek içeri girdi. Ardından "Asil Hanım ile ilgilenmem için Ömer hoca yönlendirdi" dedi. Başımla onaylarken adam içeri girmişti. Ardından da 3 asistan. İçlerinden biri şaşkınca "Hocam, Asil hocam" dedi.
Adam buruk bir gülümsemeyle "Okyanus, Asil hocan ağır bir ameliyat geçirdi. Yakın bir zamanda da toplayacağını düşünüyoruz" dedi. Adam başıyla onaylarken karşımdaki kıza baktım. Toprak Yüzbaşı ve Kağan Yüzbaşının kız kardeşleri Yosun BATURALP. Bana dikkatle bakıyordu. Emin olmak ister gibiydi. Kollarımı iki yana açarken "Ağabeyim" dedim. Gülümseyerek bana sarıldı. Bir yandan da "Ağabey mi? Enişte diyecektiniz herhalde Batıkan Bey" dedi. Gülümserken kafasının üzerini öptüm.
"Naber cadım" dedim. Gülümseyerek başını aşağı yukarı salladı. Ardından "Ablama ne oldu" dedi. Burukça gülümsedim. Anlaması için yeterliydi. O da burukça gülümsedi. Ardından "Abimlere de izin verilmiş" dedi. Şaşkınca ona bakarak "Hangisine" dedim. "İkisine de" dedi. Şaşkınca ona baktım. "Tamam hayatım ben konuşurum" dedim. Başıyla onayladıktan sonra diğer doktorlarla beraber çıktı. İkisine beraber izin verilmesi demek ortak operasyon var, hazırlanın demekti. Hızla Ali Binbaşıyı aradım.
- Yüzbaşı Ahves Batıkan KAYHAN. Komutanım?
- Söyle yüzbaşım.
- Komutanım operasyon mu var?
- Anlaman güzel. 5 gününüz var Kayhan. Dikkatli olun. Sen de Açina da. 5 gün içinde kendini iyi hissediyorsa Açina da operasyona katılacak. Bu sefer büyük kelle alacağız evlat.
- Emredersiniz komutanım.
- Dikkatli olun.
- Emredersiniz komutanım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AÇİNA
ActionTürk ne zaman vazgeçerdi? İşler zorlaşıp yokuşa sürdüğünde mi? Zaten yüzyıllardır zoru yapmıyor muydu? Öyleyse imkansız olduğunda mı? Türk askeri zaten imkansızı yapmıyor muydu? Türk vazgeçmezdi. Çünkü Türk: "MUHTAÇ OLDUĞU KUDRET DAMARLARINDA Kİ ASİ...