"Günaydın."Sesimi duyunca bana bakıp "Günaydın." deyip muzipçe sırıttı. Önüne dönüp elindeki yumurtayı kaseye kırdı.
"Ne yapıyorsun?"
"Ne yapıyor gibi görünüyorum? Sevgili eşim bana küs olduğundan ona kendi ellerimle sürpriz kahvaltı hazırlıyorum. Gerçi bana günaydın dediğine göre bu küslük uzun sürmeyecek."
"Alışkanlıktandır o. Beni kahvaltı ile kandıramazsın hem."
Tavadaki sucukların üzerine tereyağı koyup yağın bulunduğu kaseyi kenarı bıraktı ve bakışları beni buldu. "Bakacağız artık. Bu olmazsa da kandıracak bir şey bulurum ille."
"Bakacağız artık."
Tavanın altını yakmadan evvel bana doğru gelip masanın yanındaki sandalyenin birini oturmam için çekti. "Buyrun hanımefendi, siz oturun. Ben yumurtayı da kırıp şaheserimin son parçasını da tamamladıktan sonra size katılacağım."
Oturup onun sucuklu yumurta yapışını seyrettim. Tavayı masaya koyduğunda çayları da doldurdu ve karşıma oturdu. Masa küçüktü, iki kişilik. Şekeri önüme uzattı, kullandıktan sonra ben de ona uzattım. Tatlı bir kahvaltı oluyordu. Sefa benimle konuşmaya çalışıyor, her seferinde güya kendini affettirmek ve gönlümü almak için güzel şeyler söylüyor bense içimden kahkaha atmak yahut sıcacık gülümsemek geldiği halde bunları bastırıp sert görünmeye çalışıyordum.
"Sen gelene dek mutfak sanki karanlıktı biraz. Seninle aydınlandı."
"...."
Sesizce çayımı yudumluyorum."Sabah yüzünü görmeden günüm doğmuyor."
"..."
Çatalımdaki peyniri ağzıma götürüyorum."Senin için kahvaltı hazırlarken elimi kestim ama acısını hissetmedim bile."
"Ne? Çok derin mi kestin? Göster bakayım!"
Endişe ile aniden iki eline de hızlı bir bakış attıktan sonra yara bandı gördüğüm sol elini uzanıp ellerimin arasına aldım.Aferin bana. Çok başarılıyım. Bu kahkahayı hakettim. Sefa'nın yalnız bu kahkahasını değil manidar bakışlarını da hakettim. Fırsattan istifade elimi tuttu. Elini bırakıp geri yaslandım. Gülmeyi kesip ciddi bir şekilde konuştu.
"Çok derin, bak içime kadar inmiş yarası. Sen beni affetmezsen korkarım ki geçmeyecek. Affet beni Hülya.""Etmiyorum." Üzerine basa basa söylediğim kelimeler üzerine başını hayal kırıklığına uğramış bir şekilde iki yana salladı.
"Desene, bu yara bitirecek beni..."
"..."
Sertçe çatalımı zeytine batırıyorum."Bari öpseydin, belki biraz geçerdi."
"Bugün işin var mı?"
"Senden daha önemli ne işim olabilir?"
"Akşam üstü için annemler çaya çağırdı."
"Seninle nereye olsa giderim."
"Tamam Sefa, romantik kahramanı oynamaya ara ver de yemek ye."
"Oyun değil, gerçek. İçimden gelmeyen dilime vurmaz benim."
"Sefa..."
"Tamam tamam, yiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bekleyiş
General FictionKendimi güzel diye adlandıramazdım belki. Ne boyum uzundu, ne nefes kesen güzelliğim vardı; ne gözlerim renkliydi ne de ince belim, güzel bir fiziğim, kadife gibi sesim, bembeyaz tenim. Hikayelerden fırlamış bir kız değildim anlayacağınız. Zaten ben...