Annem koşarak içeriye girdi. Ben de peşine takıldım. Babamın karşısına oturup telaşla ve sevinçle "İnşallah kurban için sakladığın para aynen duruyordur bey!" diye aniden seslice sordu adama. Yer sofrasında ödev yapan kardeşimin bakışları da "Ne oluyor?" dercesine anneme çevrilmişti."Hayırdır? Daha kurban bayramına çok var."
"Bayram bugün Rıza bey, bayram! Bize bugün de bayram!"
Babam "Niye? Deli miyiz?" deyip anlamaz anlamaz anneme bakarken Abdullah Orhan elindeki kalemi kitabın arasına bırakıp kaşlarını havaya kaldırdı bilmişçe.
"Ablam hamile dimi!?"
Fazla açık olmuştu bu. Annem hemen onayladı ve ben biraz utandım.
"Vay be! Dede olacağız desene! Allah'a çok şükür! Hemen yarın gidip alalım güzel bir koç! Adamıştım torunum olursa keserim diye! Feda olsun!"
Babam sevinmişti, kardeşim ise gözlerini devirip bana baktı. "İnşallah senin gibi gıcık olmaz da Sefa abim gibi olur çocuğun. Hem inşallah erkek olur."
"İnsan hayırlı olsun der Orhan. Ne güzel tebrik ediyorsun ablanı öyle." deyip kaşlarımı çattım.
Sofranın başından kalkıp bana doğru geldi ve hiç beklemediğim bir şekilde bana sarıldı. "Şaka yaptım, özür dilerim. Çok sevindim, gerçekten." deyip biraz daha sıktı beni, sonra geri çekilip gülümseyerek baktı. "Şimdi ben ona neler öğretirim neler. Dayısına çekecek!"
Ben de gülümseyip ona sarıldım. İki kez bir günde onunla sarılmamız uzun zamandır olmayan bir durumdu çünkü kendisi yabani bir çocuktu. O kadar şımartılıp sevilen sanki o değilmiş gibi sevgi göstermeyi bilmiyordu eşşek. Zorla kucaklıyorduk onu normalde. Öptüm saçlarının arasını.
Kollarımın arasından sıyrıldı. "Beni daha az sevdiğini hissedersem çocuğunu kaçırırım ona göre." deyip dersinin başına döndü. Kitabı kapatıp "Dayı olduğum için kendime hediye veriyorum. Bugün ders çalışmayacağım deyip çantasına koydu. Güldük. Kendine hemen de bir pay çıkartmıştı.
"Eee Sefa nerede? O ne dedi? Çok sevinmiştir yavrum. Kendini kötü hissediyordu zaten."
"Sevindi tabi. Gelir birazdan." deyip babamın çayını tazelemek için aldım.
"Zelihalara söylediniz mi kız?"
"O gelince birlikte gidip söyleyeceğiz."
"Ay ben de geleyim. Zelihamla sarılıp ağlaşırız hem."
Anneme gülerek mutfağa geçtim ve çayı tazeledim.
☼
☼
☼
☼
☼
Şehrin üzerine çökmüş sisin bir türlü dağılmaması misali, dünyasının her köşesine sirayet etmiş bir hüzün, aylardır kalkmıyor üzerinden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bekleyiş
Fiction généraleKendimi güzel diye adlandıramazdım belki. Ne boyum uzundu, ne nefes kesen güzelliğim vardı; ne gözlerim renkliydi ne de ince belim, güzel bir fiziğim, kadife gibi sesim, bembeyaz tenim. Hikayelerden fırlamış bir kız değildim anlayacağınız. Zaten ben...