"Ee neler yaptınız sevgili kardeşimle?"Akşam yemeği yiyorduk ve Sefa epey iştahlıydı. Sanırım bunun nedeni bütün gün Abdullah Orhan ile vakit geçirip yorulmuş olmasıydı.
"Maç yaptık. Bisiklet sürdük. Sohbet ettik. Kereta epey maharetli, çok iyi oynuyor."
"Sevindi mi bari?"
"Sevindi. Seninle evlendiğimden beri onunla daha az ilgileniyormuşum, arkadaşını çaldığın için sana kızgınmış, öyle dedi."
Güldüm. "Çok kıskanç bu çocuk. Orhan'ın adını alınca ona çekmiş herhalde."
Güldü ilkin, sonra biraz hüzün vurdu yüzüne. "Ömrü hayırlı ve uzun olsun inşallah, gerisi Orhanıma çekebilir."
Onu anmışken bir Fatiha yolladım ruhuna. "Çok sakindi Orhan, bizimki biraz celalli."
Sefa tek kaşını kaldırıp bana "emin misin" der gibi baktı. "O dışarıdan öyle görünürdü. İkimizi yalnızken görseydin bir de sen. Haylaz planlarımızın çoğu onun başının altından çıkardı."
"Hadi ya? Hiç belli etmiyordu."
"Yere bakan yürek yakandı." deyip gülümsedi Sefa. Suratına hasret dolu bir mutluluk vurmuştu.
"Bir keresinde Lütfü hoca onu herkesin önünde dövdüğü için kızıp gizlice arabasının tekerini patlattı. Sonra da tekeri söktü kenarı fırlattı.""Yok artık! Onu yapan Orhan mıydı!"
"Allah affetsin, çocuk aklı işte, öfkesini öyle dindirdi."
Ayranından bir yudum alıp anlatmaya devam etti. "Bir keresinde de Sude'ye biri aşk mektubu yazmıştı hatırlıyor musun? Sude de ağlamıştı. Onu yazanı da bulup tekrar şaka olduğunu söyleyen bir mektup yazdıran Orhan'dı."
"Yaa gerçekten mi?! Çok merak etmiştik o zamanlar bu işin sırrını. Sude'ye anlatabilir miyim görünce?"
"Tabiki. Artık sır değil."
"Sınıftaki erkeklerden biri hep kızların saçını çekiyordu, sürekli onlarla uğraşıyordu. O çocuğu da adam etmişti. Hatta Demir vardı ya hani sizin dönemden; altıncı sınıftayken Demirle bu birbirine girmişti de zor ayırmıştık. Sebep küçüklerin kantinden aldığı yiyeceklere el koymaya çalışmalarıydı.""Orhan gizli kahramanmış desene."
"Öyleydi. Ben de ondan cesaret alırdım. Malum o benden epey uzun ve cüsseliydi. Yanında ben bile cılız görünüyordum."
"Peki sen? Yok mu gizli kahramanlıkların?"
"Var tabi. Ama ben genelde senin kahramanlığını yaptım. Kamu kahramanı Orhan'dı."
"Benim mi?"
"Senin."
"Mesela?"
"Mesela...Seni sevdim. Kahramanca değil mi?"
Güldüm. "Çok!"
"Tabi ne sandın. Sevmek en büyük kahramanlık. Hele de seni her fırsatta soğuk suyla uyandıran, ıslanmayı sevmediğini bildiği için gıcıklık olsun diye şişenin kapağını delip seni ıslatan bir kızı seviyorsan."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bekleyiş
General FictionKendimi güzel diye adlandıramazdım belki. Ne boyum uzundu, ne nefes kesen güzelliğim vardı; ne gözlerim renkliydi ne de ince belim, güzel bir fiziğim, kadife gibi sesim, bembeyaz tenim. Hikayelerden fırlamış bir kız değildim anlayacağınız. Zaten ben...