Sonrasında bir kadının şaşkınlıkla bir şeyler söylenip çocuğunu yerden kaldırdığını gördüm, daha sonra bana da yardım etti. Kadın şokta olacaktı ki ağlamaya başladı. Kolay bir şey değil sonuçta.
"Sana ne kadar teşekkür etsem az, az kalsın arabanın altında kalıyordu Ege" dedi ve oğluna sımsıkı sarılıp kokusunu içine çekti.
"Önemli değil" diyerek gülümsedim.Aradan 20 dakika falan geçmişti.
Parkta adının Sanem olduğunu öğrendiğim kadınla uzun uzun sohbetler ettik. Başımızdan geçenleri anlattı annem. Kadında bize gençken benzer olaylar yaşadığını daha sonra eşiyle evlenip rahat bir yaşam sürdüğünü anlattı. İyi bir kadına benziyordu. O an beklemediğim bir şey oldu.Ve kadın teşekkür etmek anlamında inanılmaz bir şekilde bize iş teklif etti. Hiç beklemiyordum.
Kadının zaten zengin olduğu giyiminden anlaşılıyordu ama bir villada yaşayacağını tahmin etmemiştim. Dünyadaki en şanslı kız olduğumu düşünmeye başladım. Gerçi küçüklüğüm çok kötü geçmişti ama yeni bir iş yeni bir hayat demekti. Hem de evden rezil rüsva bir şekilde atıldıktan sonra bu teklifin gelmesi gerçekten inanılmazdı.Annem en başta biraz durgunlaştıysa da kadının ısrarları sayesinde kabul etti. Mutluluğumu saklayamıyordum çünkü daha önce çalıştığımız yerlerde patronlar hep katı ve sert olmuştu. Anladığım ve tanıdığım kadarıyla bu kadının kalbi çok güzel. İnşallah kocası da öyledir.
Daha sonra kadın kırmızı,tatlı ve yeni model arabasına bindirdi bizi. Ben Ege'yle öne bindim. Aşırı sempatik ve sevimli bir çocuk. 14 yaşındayken yaşadığımız mahallede bir kadının çocuğuna bakıyordum , çocukla iyi anlaşıyorduk sürekli parka getiriyordum onu ve Ege o çocuğa aşırı benziyordu , galiba bu yüzden içim çok ısınmıştı ona.
Düşüncelere dalmışken araba durdu . Geldiğimizi anlayarak camdan dışarı baktım ve bu eve villa dediğime pişman oldum. Bildiğin şato bu...
Dalmıştım villaya ki annemin "hadi kızım" demesiyle dünyaya geri döndüm. Önce Ege'yi indirdim arabadan ve ardından kendim indim. Ardından bir tanışma Faslı oldu. Sanem hanımın eşi Salih beyle tanıştım he bide oğulları Kaan mıydı neydi o var.
Benle aynı yaşta esmer .biraz,azıcık ,minnacık da yakışıklı bi tip. Hayır yani evinize yerleşiyoruz belki de sürekli göreceğin bir kişiyim , insan bi döner bakar ya . Yüzüme bile bakmadı. Anladığım kadarıyla Ukala bir tipi vardı , eskiden beri okulumda böyle tipleri görünce hep iğrenmişimdir hatta bazen kavga ettiklerim oluyordu. Kaan'ın da onlardan bir farkı yok gibiydi. Saçları siyah ve dağınıktı gözlerini tam kestirmemiştim ama yeşile benziyordu. Boyunu benden uzun ve kalıplı bir yapısı vardı.
Çocuğu süzmeyi bırakıp önüme döndüm.Genelde tanıştığım insanlar bana ayrı bir sempati duyar. Sevimli falan bulur yani. Salih bey de beni çok sevdi hatta bana Salih bey yerine Salih abi de diye ısrar etti.
Bende itiraz etmedim ve gittim müştemilattaki odama eşyalarımı yerleştirdim. Sonra yatağıma uzanıp düşüncelere daldım. Okulların açılmasına az kalmışı . Yakınlarda hiç devlet okulu yoktu, tabi böyle lüks bir yerde devlet okulu ne arasın ki. Buna bir çözüm bulmalıydım çünkü derslerim gayet iyiydi.Annemin aramasıyla hemen üzerimdeki mavi eski tişörtü çıkartıp siyah geniş tişörtü geçirdim daha sonra evin salonuna geçtim.
Salih abi bana okul için bir teklifte bulundu. Babasından kalma Taşer kolejini kardeşi Kenan beyin yönettiğini ve oraya kayıt olmamı istediğini belirtti. Kaan'la birlikte okula gidersiniz diye de ekledi.
Tabii ki kabul etmedim , zaten bize iş verip evlerine almışlardı. Bir de yüzsüz gibi kabul edemezdim ama çok ısrar edince de tek bir şartla kabul edeceğimi belirttim. Taşer kolejinin bursluluk sınavına gireceğim ve burs kazanmaya çalışıcaktım. Mecbur kabul ettiler. Zaten başarılı bir kızdım ama işten dolayı fazla çalışamıyordum.
Çalışsam belki de iyi bir burs kazanırdım. Annemler konuşmaya devam ederken ben de bahçeye çıktım. Buranın manzarası çok güzeldi. Havası mis gibi kokuyordu ve sessizdi, sessizliği severim ben. Kim sevmez ki?Daha sonra aklıma 1 hafta sonra sınava girmem gerektiği geldi ve benim çalışmam için kitaplara ihtiyacım olduğunu düşündüm. Bunları düşünürken bahçede koltukların birine yayılmış Kaan'ı gördüm , elinde telefon bir şeylerle uğraşıyordu. Umursamaz bir tavırla bakıyordu telefona. Zaten hiç güldüğünü de görmemiştim. Yanına gitmeye karar verdim.
Eğer aynı yaştaysak onda çalışmam için gerekli kitaplar vardır diye düşünmüştüm. Sınava girecektim ve düşük alıp rezil olmak şu an en son ihtiyacım olan şeydi.Utangaç bir tavırla Kaanın yanına gittim.
"selam."
Bu mu yani Asya? Gittin çocuğun yanına ve selam mı dedin? Bravo ya.(Manasız gözlerle bana baktı) ne bakıyorsun acaba insan gibi selam verdik değil mi?
Ne bekliyordun ki zaten. Gözlerine odaklanmaktan konuşamadım en başta. Gözlerinden etkilenmiştim. Yani kötü anlamda değil şey anlamda , şey işte. Neyse.. konuşamıyordum hala Zaten benden önce o konuştu.
"ne var?"
Oww, fazla kibar.
"bişey soracaktım da ?"
...
"seri"
Salağa bak ya. 2 dakika bir şey sorucaz sanki zamanı yok. Allahın ukalası.
"kaç yaşındasın?"
( 3 saniye bekleme)
"hayırdır kendine sevgili falan mı arıyorsun? (Bir süre beni süzdü.) Ayrıca tipim değilsin ." Cinayetten kaç yıl yerim acaba daha gençtim ve ömrümün baharını hapishanede geçirmek istemezdim. Değil mi?
Sakin olmalısın. sakin olmalısın. sakin olmalısın.
O an o kadar sinirlendim ki patronun çocuğu olmasa kafa bile atardım. Sen kimsin beni ne sanıyorsun acaba, sevgili arıyormuşum. Tipi değilmişim. Asıl sen benim tipim değilsin.
2 saniye sinirli gözlerle ona baktım ve arkamı döndüm tam giderken " sinirlendi küçük hanım"dediğini duydum. Duymamazlıktan gelip yürümeye devamı ettim. Patraonun çocuğu o yapma sus. Daha ilk günden olmaz, sus, sabret. Sonra hızla peşimden geldi , kolumdan tuttu beni kendine döndürdü ve " tamam şakaydı" dedi.
Komik miydi şimdi bu? Ölmekten güldüm.
" iğrenç şakalarını kendine sakla" dedim ve müştemilata girdim.
Peşimden gelmedi bile, gelmesin zaten. Artist işte , ben kimsenin ayağına gitmem ayakları falan bildiğin YÜRÜYEN EGO!
Eve girdim ve üzerime sarı pijamalarımı giydim. Mutfağa geçtim ve bir şeyler atıştırdım. Sonra kaldığım odayı incelemeye başladım.
Belki de villanın en küçük odasıydı ama o kadar genişti ki...
Sanem hanım sağolsun benim yaşlarımda kız yeğeninin giymediği kıyafetlerini bana verdi. Daha yepyeniydi hepsi, sadece kıyafet değil işime yarayacak her şey vardı. Daha 2 saat öncesine kadar sokaklarda naparız diye düşünürken şu an cennete düşmüştük sanki. Tabi bazı ukalalar da olmasa daha iyi olabilirdi ama buna da şükretmek lazım. Sinirim hala geçmese de yeni eşyalarımı yerleştirirken sakinleştim biraz. Yepyeni kıyafetlerim vardı artık... tarif edilemez bir duygu. Önce kendi eşyalarımın çoğunu yerleştirdim, çok eski olanları da attım. Sonra yeni eşyaları da yerleştirdim. Etekleri,Tişörtleri, kazakları , makyaj eşyalarını, çantaları , ojeleri sayamadım çünkü uykum gelmişti.Yarın Kaan'ı görmemek dileğiyle uyumaya çalıştım, ah Asya ah nerde uyuz, hep seni bulur. Ama sinirimi kontrol etmem lazımdı.
*selam beybitoşkolarım*
Oy vermeyi unutmayınnn
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ukala
Teen Fiction"Ağlama" diye fısıldadım kulağına. Şiddetli ağlaması devam ediyordu. "Buldum güzelim , buldum anneni ,Ağlama artık. Annen iyi olucak, sana söz verdim ve anneni buldum. Tekrar söz veriyorum, annene bir şey olmayacak söz, Kaan Taşer sözü." Deyip gülüm...