'Şşştt kes sesini'

987 61 37
                                    

Asya'nın ağzından/

Kaan yemek almak için kantine inmişti, bende Oğuz'la oturmuş onu bekliyordum. Kafamda çok soru işareti vardı.
Ya anneme bişey olursa?

Yaşayamazdım ben. O benim hayattaki tek tutanağımdı, doktor hayati tehlikesinin olmadığını ama sakatlık durumunun olabileceğini söylemişti. Caniler kim bilir ne yapmıştı anneme, bunları düşünürken kurumuş gözlerimden bir damla yaş aktı.

Ve Oğuz konuştu.

"Lavaboya git bir elini yüzünü yıka istersen bak, ben bile ağlayacağım şimdi.çok ciddi durumlara gelemiyorum zaten. Eğer ağlamazsan sana belki lunapark sözü verebilirim." Dedi.

Beni güldürmeye çalışıyordu, bu hali çok tatlıydı. Gülümseyip ayağa kalktım.

"Elimi yüzümü yıkayıp geliyim." Dedim ve lavaboya yöneldim. Sonra duraksayıp tekrar arkamı döndüm.

"Lunapark sözünü unutmam he" deyip göz kırptım, ardından lavaboya girdim. Oğuz gerçekten ciddi durumlara gelemiyordu. O eğlence adamıydı ve beni öyle ağlarken görünce gerçekten yüzü çok garip bir hal alıyordu.

Bir yandan da Kaan'ı düşünüyordum, o olmasaydı kim bilir anneme nolacaktı. Onun sayesinde annem yaşıyordu.Ona nasıl teşekkür ederim bilmiyorum ama gerçekten şu an o kadar mutluyumdum ki.

Düşüncelerimden sıyrılıp Hemen elimi yüzümü yıkadım ve tekrar Oğuz'un yanına döndüm. Kaan da elinde paketle yanımıza geldi, ve poşeti bana uzattı. Ne kadar iştahım kapalı olsa da elindeki poşeti aldım, çünkü Kaan benim bu halimi görünce üzülüyordu ve ben onun üzülmesini istemiyorum.

Bir insan bir insanın neden üzülmesini istemez?

Aşık olduğu için mi? Yok canım daha neler, ne aşkı?

Sadece ona değer veriyorum. O kadar.

O sırada Salih abi bize doğru geldi ve Kaan'a dönüp konuşmaya başladı.

"Olum sorgu için sizi çağırıyolar polisler."

"Acelesi mi var? Sonra giderim."

"Oğlum sizi bekliyolar."

"Asya'yı burda tek bırakamam, sonra diyorsam sonra ."

"Tek değilki oğlum ben varım annen var. Berna ve eylülde burda. Hadi, çok sürmez zaten."

Kaan kafasını çevirip gideyim mi der gibi bana bakınca bende kafamı sallayıp gülümsedim. Kaan'da Oğuz'a dönüp

"Hadi" deyince Oğuz'la birlikte dışarı çıktılar ve beratı da alıp arabaya bindiler. O sırada Eylül ve Berna yanıma geldi. Eylül omzuma dokundu ve

"Daha iyi misin?"

Gülümsedim. Ve ikisininde elini tuttum.

"Beni bu durumda yalnız bırakmadığınız için Teşekkürler." Dediğimde ikiside gülümsüyordu.

Berna eliyle uzanıp yanıma koyduğum yemek pakedini aldı açtı ve bana verdi.

"Hadi ye şunları, açlıktan bayılacaksın yoksa. Hiçbir şey yemedin sabahtan beri"

Elindeki yemekleri aldım ve

"Siz? Acıkmadınız mı?"

Eylül sorduğum soruyla ayağa kalktı ve

"Ben kantine inip bize de bir şeyler alayım o zaman." Dediğinde Berna kafasıyla onayladı ve bende önüme dönüp sandviçimden bir ısırık aldım. Hiç yiyesim yoktu ama bünyemin daha fazla dayanamayıp bayılabileceğimden korktum.

Bay ukalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin