Ders başlamıştı ve ben kafamı sıraya koyup uyumuştum. Zaten ilk gün olduğundan dersler boş geçiyordu, ama gürültüden dolayı yavaş yavaş kendime geldim ve gözümü hafifçe araladım. Kafamı kaldırmadan Kaan'ın sırasına baktım. Gözlerinden ateş fışkırıyordu. Nereye baktığını anlamak için baktığı yere odaklandığımda, yanımda duran ve beni izleyen Emre'yi gördüm.Hiç hareket etmeden beni izliyordu. Kaan'ın neden bu kadar sinirli olduğu şimdi belli olmuştu, yavaşça kafamı kaldırdığım anda zil çaldı. Emre'ye döndüm
"Bahçeye çıkıcam gelmek ister misin?"
"Önce lavaboya gitmem lazım " dediğinde kafamı salladım ve birlikte kapıdan çıktık, kolumda bir baskı hissetmemle arkamı döndüm. Kaan çenesini sıkmış bana bakıyordu. Kolumu da farketmeden baya acıtıyordu.
Benden gözlerini ayırıp kafasını Emre'ye döndürdü,
"Sen bi uza" diye bağırdı çocuğa. Emrede bişey anlamayıp lavaboya doğru ilerledi. Kaan kolumu tutmaya devam edip beni bir odaya sürükledi,kapıyı kapattı ve beni duvara yasladı.
"N'oluyo ya" Sesim titrek çıkmıştı.
"Asıl sana n'oluyo lan. Ne bu erkeklerle takılmalar, şu yeni gelen salakla oturmalar falan, arda olayına daha sonra gelicem" dedi sinirden kasılmış bir şekilde.
"Ne oldu, kıskandın mı yoksa? Bu hayatta senden başka erkeklerde var Kaan Taşer" dedim ifadesizce. Sonda vurgu yapmıştım.
Yutkundu. "Kıskanmak mı? Sen kendine fazla değer yüklüyorsun." Dedi kaşlarını kaldırarak. Bu son söylediği kalbimde deprem etkisi yaratsa da yutkunmakla yetindim.
Kendimi topladım ve yere bakan kafamı kaldırıp Kaan'ın gözlerine sabitledim. Yeşil gözleriyle ifadesizce bana bakıyordu,
"Senin gözünde değerim yoksa kiminle ne yaptığım seni ilgilendirmez."
"İlgilendirir."
"Hangi vasıfla?"
Cevap vermedi . Yumruğunu sıkıyordu. Hep sinirliydi, hep yapıyordu bunu. Ama artık bana emir vermesinden sıkıldım. Okuldaki her kız onu seviyo olabilirdi ama beni elde edebileceğini sanıyorsa, yanılıyordu.
Kaan'ın ağzından/
Sinirden sıktığım yumruğumu gevşettim. Bu kız beni aşırı sinir ediyordu. Dengemi bozuyordu. Hayatımda hiç bir kızı kıskanmamış olan ben bugün bir değişik hissediyordum. Allah kahretsin, bu duyguyu yaşamak istemiyorum.
Tekrar yumruğumu sıkıp Asya'ya döndüm çıkmak için yeltendiğinde elimi yanında ki vitrinin camına geçirip
"Çıkabilirsin demedim." Diye bağırdım.
Korktu. Tam cevap vericekken gözü elime kaydı. Hemen elimi tuttu. Onun dokunuşu vücudumun dengesini bozuyordu. Hızla elimi çektim.
"Kaan elin kanıyor" dedi endişeyle kanayan yarama bakarken. Tekrar elimi tutmak istedi. Geri çektim. "Çık dışarı!" Diye bağırıp kapıyı gösterdim. Yanımda olmasını istemiyordum, dengemin bozulmasını istemiyorum. Hem de basit bir kız için. Bu kızla fazlasıyla yakınlaşmıştım artık kendime gelmenin vakti gelmişti. Korkup bir adım geriledi.
"Ama elin-..."
"Sanane elimden! çık dışarı!" diye bağırdığımda ağlamak üzereydi. Umrumda değildi, bana daha fazla yaklaşmasını istemiyordum. Kapıyı açıp gidecekken kapıdan Berat ve Oğuz girdi. Önce çekip giden Asya'ya sonra bana bakışlarını yönelttiler.
Berat" naptın olum kıza" dedikten sonra elime dolaptan bulduğu peçeteyi sardı.
Oğuz söze girdi. "Yine tek gecelik ilişki yaşayıp sabah kaçmıştır, kızda zavallı sabah yanında göremeyince ağlamıştır." deyip göz kırptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay ukala
Roman pour Adolescents"Ağlama" diye fısıldadım kulağına. Şiddetli ağlaması devam ediyordu. "Buldum güzelim , buldum anneni ,Ağlama artık. Annen iyi olucak, sana söz verdim ve anneni buldum. Tekrar söz veriyorum, annene bir şey olmayacak söz, Kaan Taşer sözü." Deyip gülüm...